Kime oy vereceğim
Bugün cumhurbaşkanı ikinci tur seçimi var. Bu saatten sonra size şunu seçin, öbürünü seçmeyin demem doğru olmaz. Zaten seçim yasağına girer. Ama bir şeyler söyleyebilirim.
En başta: Lütfen sandığa gidin ve oyunuzu kullanın. Oyunuzu kullanmazsanız, yarın, öbür gün, Türkiye’de olup biten üstüne söz söyleme hakkınız pek sağlam bir temele oturmaz. Size dönüp, “Konuşuyorsun, konuşuyorsun ama bir oy vermeye bile zahmet etmedin.” derler. “Bunlar böyle, bu millet adam olmaz.” hem doğru değildir, hem de gerekçe değildir. Oy vermemekle sen de “adam olmayanlar”a, “böyle olanlar”a katılıyorsun. Farkında mısın?
“Benim bir oyum var, ne olacak? Neyi değiştirecek ki?” Bu da son derece yanlış bir düşünce. Türkiye’yi daha yıllarca kimin idare edeceğinin kararı, hep bu bir oyu olanlarca veriliyor. Oy kullanan 60 milyon küsur seçmenin her biri de tıpkı senin gibi sadece bir oy veriyor.
SES VER
Bir koro düşünün. Yirmi kişi, yok elli kişi olsun ve korodakilerden biri şöyle düşünsün: “Ben bir kişiyim. Ben söylemesem ne olacak? Ne değişecek ki?” Sonra bu düşünce hâkim olsun... O koro susar! Oy verin ki Türkiye susmasın. Konuşsun. “Oy” kelimesinin ses vermekten geldiği söyleniyor. Azerbaycan’da oy yerine ses diyorlar… Ses ver!
Peki, kime vereyim?
Bakın, ben en edepli davranana, saldırmayana vereceğim. Siz de öyle yapın. Ne demiş La Edri Hazretler1?
Her ilim makbul imiş
İlla edep, illa edep!
Küfredene, aşağılayana vermeyeceğim.
Alçak gönüllü olana vereceğim. Kibirliye vermeyeceğim.
Bakın hangisi “Küçük dağları ben yarattım… Yok yok, büyükleri de ben yarattım. Benden evvel dağ var mıydı?” havasında… İşte ona vermeyin.
Adayların yüz ifadelerine bakın. Yüz, kalbin aynasıdır. Yüzü nefret dolu olana, küçümseyerek bakana vermeyin. Basur sancısı çekiyormuş gibi bir suratla dolaşana vermeyin.
Bugün dediğini yarın da söyleyecek mi? Söyleyecek olana verin. Kâhin değilsiniz, nereden bileceksiniz, değil mi? Şuradan bileceksiniz: Bugün dediğini dün de söylüyor muydu? Yoksa dün tam tersini mi söylüyordu? Öyleyse ona vermeyin. Çünkü bugün beğendiğiniz sözünden yarın dönebilir.
YETKİ- SORUMLULUK- HESAP VERME
Bir zamanlar Türkiye’de bütün partilerin başkanları birlikte televizyona çıkar ve tartışırlardı. Memleket meseleleri üstüne farklı fikirlerini anlatırlardı. Edep dairesi içinde… Kimse kimseye hain, terörist, akılsız falan demezdi. YouTube’a girin, “Demirel, Ecevit, Türkeş, seçim, televizyon programı” yazın. Karşınıza birçok tartışma programı çıkacak. Yine öyle olsun ister misiniz? Hakaretsiz, aşağılamasız, nefretsiz bir siyaset ortamı? Cevabınız evet ise, hangi aday bu davranışa yakınsa oyunuzu ona verin.
Basın, memleketin bekçisidir. Hırsız, uğursuz gelirse bekçi düdüğünü çalar, milleti uyarır. Hangi aday basının sesinin serbestçe çıkmasına izin verecekse oyunuzu ona verin. Hırsız, uğursuz, memleketin malına el uzatamasın.
Yöneticileri siz seçiyorsunuz. Sizin oylarınızla yetki alıyorlar. Fakat demokrasi oy vermekle bitmiyor. Her yetkinin sorumluluğu vardır. Sorumluluk olmadan yetki olmaz. Hangi aday yetkiyi verdiğinde sorumluluğunu da kabul edecekse onu seçin edin; ben onu seçeceğim.
Oyunuzla yetki verdiniz. Sorumluluk da verdiniz. Peki şimdi? Şimdi, seçtiğiniz aday hesap da verebilmeli. Basın yoluyla sorulan sorulara, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde sorulan sorulara cevap vermeli, vermek zorunda olmalı. Kim hesap vermeyi kabullenecekse oyumu ona vereceğim, siz de öyle yapınız.
DEMOKRASİ VE ADALETİ SEÇİN
Nihayet, kimin hukuku, adaleti yükselteceğine inanıyorsanız, oyunuzu mutlaka ama mutlaka ona verin. Nihayet dedim, en sona aldım ama bu, önem sırasında en sonda anlamına gelmez. Türkçede en önemli en sonda söylenir. “Adalet” demiş Hazreti Ömer, “mülkün temelidir.” Mülk, devlet demektir. Şimdi siz mülkün melikini seçiyorsunuz. Öyle seçiniz ki seçtiğiniz sultan veya kral olmasın. Sizin adınıza mülkü yönetsin. Adaletle yönetsin. Adalet yok olursa devlet yok olur. Adaleti tutup yükselteceğine inandığınız adayı seçiniz. Ben öyle yapacağım.
Peki bütün bunlara göre birini tercih edip seçtiniz, fakat bir baktınız ki yanlış adamı seçmişsiniz. O zaman öyle birini seçin ki o seçildikten sonra yanlış yaparsa, yine oylarınızla onu değiştirebilesiniz. Karl Popper ne diyor: Demokrasinin ölçüsü iktidarın seçimle gelmesi değildir. Demokrasinin ölçüsü, iktidarın seçimle gitmesidir.
Demokrasiyi seçin.
1- Canım ben de biliyorum La Edri’nin anonim demek olduğunu. “La Edri Hazretleri” rahmetli Halide Nusret Zorlutuna’nın latifesiydi, ben de aile geleneğini devam ettiriyorum.