Elektronik beyin!

Önceleri mekanik hesap makineleri vardı. Sürgülü cetveller ve şu car car çevrilen kollu Facitler, en alıştıklarımızdı. Almanların şifre makinesi Enigma da en meşhuru. Elektronik bilgisayarlarla elektronik hesap makineleri yaklaşık aynı zamanların ürünüdür. Mekanik makinelere “analog bilgisayar” derdik, elektroniklerden ayırmak için. “Elektronik Beyin” de gayrı resmî fakat yaygın bir tabirdi. Eh Türk şakacılığı ile fıkralar bile türetmiştik. Elektronik beyne ne sorulsa cevap veriyor demişler. Bizim kahramanımız da gidip bir şeyler fısıldamış ve makine çalışmış, çalışmış, çalışmış; dumanlar çıkarmaya başlamış ve sonunda yanmış. Elin adamı dehşet içinde bizimkine dönüp sormuş:

─ Ne dedin? Ne dedin?

─ Hiçbir şey. Sadece “Ne var ne yok?” dedim.

ZENGİN OLUP BİLGİSAYAR ALMAK

O zamanların elektroniği lambalara dayanırdı. Lambalar, daha sonra çıkan transistörlere göre kolay bozulan parçalardı. Elektronik beyin hata yapmaya başlayınca hangi lambanın ne yaptığını belirleyen uzmanlar türemişti. Bunlara, elektronik beyin psikiyatrı deniyordu. Günümüze kadar gelmiş bir tabir, program böceği, “bug”dır. Programcıların mutlaka yaptıkları hatalara verilen addır. Program geliştirmenin bir aşaması – hatta birkaç aşaması – programın böceklerinden temizlenmesi, “debugging”dir. Kelimenin doğuş hikâyesi o lambalı bilgisayarlardan birinin devrelerinin içine giren gerçek bir böceğe, bir güveye dayanır.

Bilgisayarlar trilyonlarca kat güçlendi, aynı oranda ucuzladı… Çocukluğumda – seyrettiğim bir filmin ilhamıyla – bir hayal kurmuştum: O kadar zengin olacaktım ki evimde kendime ait bir bilgisayarım olacaktı. On yıllar geçti. Asır devretti ve ben zengin falan değilim ama evimde, eskileriyle birlikte birden fazla bilgisayar var.

Bilgisayar hayatımızın kanıksanan bir parçası oldu ve artık ne “elektronik beyin”den ne de bilgisayar psikiyatristlerinden söz ediliyordu.

ASIL ELEKTRONİK BEYİN ŞİMDİ

Derken yapay zekâ çıktı!

İşte, “elektronik beyin” lafını etmenin tam zamanıdır. Nedense kimsenin aklına bu eski söz gelmiyor. Elektronik bilgisayarların insan – veya hayvan – beyniyle pek bir benzerliği yoktu. Hâlbuki yapay zekâ neredeyse bire bir beyin taklidi. Nöronlarıyla, sinir demetleriyle, bağlantılarıyla, sinapslarıyla gerçekten elektronik beyin. Yapay zekâda bu yaklaşıma da zaten “nöral ağlar” deniyor. Beyin de tam budur. Nöral ağlar.

Yanlış anlaşılmasın, yapay zekânın içinde bu saydıklarımız elle tutulur parçalar gibi değil. Yapay zekâyı bir bilgisayar programı sanal olarak kuruyor. Onu kuran şey bir program. Her program gibi bir algoritma. Fakat yaratılan şey algoritma değil. Tıpkı beyin gibi eğitilen, öğrenen, tecrübe kazanan bir yapı. Eğitimi de bir bakıma beyinlerin eğitimi gibi: Doğru yaptıkça ödüllendirilen, yanlış yaptıkça cezalandırılan bir kurgu.

Yapay zekâ bir algoritma değil. Algoritma, yani bütün bilgisayar programları, 1, 2, 3… gibi belirli adımlarla çalışır. Bu adımların bazılarında dallanmalar vardır. Yani şöyleyse 4, başka türlüyse 5, daha da başkaysa 6 vs. gibi. Fakat programın her zaman ne yapacağı bellidir. Bir hata olduğunda arayıp hatanın hangi adımdan kaynaklandığını (böceğin nerede olduğunu) bulup düzeltiriz. Yapay zekâda bu mümkün değil. Bazen yapyalnış şeyler söylüyor. Bazen gerçekte var olmayan makalelere, kitaplara atıflar yapıyor. Düpedüz uyduruyor. Fakat nerede takıldığını bilmiyoruz. “Hayal görme – halüsinasyon” dediğimiz bu yanlışları en aza indirmeye çalışıyorlar.

NE VAR NE YOK?

Hata yapabiliyor yapmasına da üniversite girişten lise geçişe kadar her türlü sınavda insanlardan çok daha başarılı. ABD baro sınavlarında avukat adaylarını solluyor.

Elektronik beyne soru sormak geçen asırda fanteziydi. Yapay zekânın “chat” cinsleri tam bunun için kurgulanmış. Soru soruyorsunuz cevap veriyor. O hâlde fıkradaki soruyu sorabilirim dedim ve sordum. chatgpt.com sitesine (GPT 3,5) “Ne var, ne yok?” yazdım. Buyrun cevabı:

— İyiyim, teşekkür ederim! Sen nasılsın? Sana nasıl yardımcı olabilirim?

Fıkrada, elektronik beynin Türkçe soruyu kelime anlamıyla algıladığı ve aptal bir makine olduğundan sigortalarının attığı – yandığı kabulü vardı. ChatGPT 3,5 Türkçedeki bu sorunun gerçek maksadını biliyor.

Peki, 4o versiyonu ne cevap verdi? Buyrun:

─ Merhaba! Her şey yolunda, teşekkür ederim. Seninle sohbet etmek her zaman keyifli. Senin tarafında neler var, nasıl gidiyor?

Bu samimiyete hata veya halüsinasyon diyemezsiniz. Çünkü sorunun kendisi de fazla samimi. Yapay zekâ da aynı havada cevap veriyor. Bizim klasik algoritmaya dayanan bilgisayar programlarımız zamanındaki gibi ne diyeceğini bildiğimiz günler daha mı iyiydi? Buyrun: İşte beyin, işte zekâ. İster alın, ister bırakın.

YORUMLAR (14)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
14 Yorum