“Devalüasyon hacizdir”

Çok yıllar önce, bir mühendis arkadaşım, Prof. Dr. Murat Çekirge, 'Devalüasyon hacizdir!' demişti.

Çarpıcı bir ifade, çarpıcı bir hükümdü. Türk Lirası’nın yabancı paralar karşısında hızlı bir asansör gibi inmesi bana ta 1980’lerde işittiğim bu sözü hatırlattı. İnsanlar konuşur: Dolar fırlamış. Veya daha romantik: Doların ateşi düşmüyor. Sonra sorarlar, peki Avro da çıkmış mı? O da mı çıkmış. Aslında aziz dostlar ne dolar çıkıyor, ne Avro. Biz iniyoruz. Hızla inen bir asansör gibi dedim ya. O asansördeki herkes, bütün manzaranın yükseldiğini görür. Aslında manzara yerli yerinde durur. Onlar yükselmiyor, biz iniyoruz.

Şu anda olup biten devalüasyon mudur? Evet devalüasyondur veya hayır değildir dersem terimin anlamıyla ilgili gereksiz bir münakaşa olur. Devalüasyon, yani değerinin düşürülmesi, tıpkı revalüasyon, yeniden değerleme- aslında değerinin yükseltilmesi- gibi genellikle paranın sahibinin kararıyla, egemen devletin iradesiyle olan bir iştir. Biz TL’nin yabancı paralarla takas edilebilirliğine geçmeden önce devalüasyon yapardık. Yani dolar şu kadardır diye verdiğimiz kararı, yine kendimiz değiştirir ve hayır, o kadar değil şu kadardır diye ilan ederdik. Bu ilan işi yapılana kadar da gizlilik korunurdu. Şimdi devalüasyonumuzu milletlerarası piyasa yapıyor. Şahsım istemese de yapıyor. Arzu ederseniz adına başka bir şey deyin; olup biten, paramızın değer kaybıdır sonuçta.

PARSEL PARSEL TÜRKİYE

Şimdi dönelim Murat Hoca’nın sözüne: Devalüasyon hacizdir! Prof. Çekirge sözünün anlaşılma zahmetini de bana bırakmayıp açıklamıştı. Sizin malınızı, tabiî kaynaklarınızı, emeğinizi yabancıların ucuz ucuz, yok bahasına almaları demektir. El-hak öyledir!

Bir başka arkadaşım da geçen gün bir video kaydı göndermiş. Bizim Türk malı sandığımız birçok markanın, yabancılar tarafından alınıp, artık onların malı olduğunu anlatıyordu… Neler yoktu ki? En eskilerden Hacı Şakir, daha yenilerden Beymen, Banvit, İçim (Süt, vs), Komili, Filli Boya, Yumoş ve daha niceleri. Bunlar şirketler. Bunların dışında, gün geçmiyor ki yabancılar arazi alıyor, yeni inşaatların çoğunu yabancılar alıyor haberleri gelmesin.

Ne var bunda diyeceğim. Alırlar, satarlar… Biz de alır satarız. Bir haksızlık yok… mu? Mesela şu anda bizim bütün şirketlerimiz, bütün menkul ve gayrı menkullerimiz, arazilerimiz, her şeyimiz, birkaç gün içinde yüzde şu kadar ucuzladı. Bir haftada %7. Şu andaki dolar fiyatıyla hesapladım. Peki bir yılda? 10 Ağustos 2019 günü 1 dolar 5,47 TL imiş. Şu anda 7,31. %30’un üstünde bir… Bir ne? Devalüasyon mu diyeyim, değer kaybı mı? Ama ben dolar veya Euro veya benzeri bir para birimi ile iş gören bir şirket veya şahıssam, başka bir kelime kullanırım: Kelepir! İsterseniz haciz de diyebilirsiniz. Haciz malları ucuza gider ya…

ÇOK UCUZLADIK

Başka bir ölçü alayım. İstanbul Borsasındaki en değerli 100 şirketin hisse senetlerinin toplam değerini gösteren BIST 100 indeksi. Bu doğrudan doğruya sanayi ve ticaret varlıklarımızın en önemli kısmının fiyatının ölçüsü demektir. Piyasanın onlara biçtiği değer budur. Çarpıcı gözlem şu, 2017 yılının bu günlerinde BIST 100 aşağı yukarı bugünkü değerindeymiş. Peki 2017 Ağustos’unda dolar neymiş? 3,54 TL. Bugün yüzde 106 artmış. Yani dışardan bakan için bizim en büyük şirketler bugün yarı fiyatında!

Kelepir! Haciz malları bunlar! Aktion. Sale. Kampanya. Görülmemiş ucuzluk. Türkiye indirimde! Kapanın elinde kalıyor. Nitekim Hindistan sitesi investment.com, BIST 100 için “Kuvvetli alım” tavsiyesinde bulunuyor. Fakat görüyoruz ki bu tavsiye pek dinlenmiyor. Çünkü yıllardır BIST’in bir yere gittiği yok. Ülkenin genel durumundan diyorlar. TL’nin durumundandır diyorlar. Bunun yerine, cesareti olanlar gelip doğrudan doğruya BIST 100’deki şirketleri alıyor.

EMEĞİNİZ DE UCUZ

Son bir not: Yabancılar alıyor da, alırken paraları yerlilere veriyor. Bu para yeni yatırımlar, yeni şirketler demek değil mi? Hem alırken döviz bozduruyorlar. Nerde bu dövizler? Ne yeni şirketler görüyoruz, ne döviz bolluğu. Galiba satan yerliler o dövizle başka bir iş yapıyor ve bu iş Türkiye’de değil.

Biz sıçraya duralım, yabancılar bizi kıskana dursun… Bir hesaplayın bakalım, bir telefon almak için sizin kaç gün çalışmanız gerekiyor. Bir araba almak için. Bir kilo et almak için. Bir de bakın bakalım bir Alman veya Amerikan’ın bunları almak için kaç gün çalışması lazım. Bir bakın bakalım bir litre benzin, bir kilowat-saat elektrik onlarda kaç para bizde kaç para. Yurt dışında lisansüstü, doktoraya gönderdiğimiz öğrenciler, Türkiye’ye döndüklerinde ne görsünler… Dr. Öğretim Görevlisi, hatta Doçent olduklarında alacakları ücret, öğrenci bursundan az. Ve kara kara düşünürler: Gitmek mi zor, kalmak mı zor?

Haciz bir tarafa, yukarıda saydığım ürünlerin çoğunda dünyanın başka ülkelerinde görülmemiş vergiler vardır. Neden? Çünkü bizim ödenecek borçlarımız var. Ödenecek hazine taahhütlerimiz var. Bir de taviz veremeyeceğimiz itibarımız.

Çalışın. Emeğiniz ucuzladı ama çalışmaktan başka yapacak bir şey yok. Çalışmanız yetmiyorsa anadan-babadan kalma araziyi, evi, dükkânı satarsınız, eğer varsa. Yabancıya göre onlar da ucuzladı; size göre pahalılaşsa da.

Buna haciz diyorlar veya kampanya. Bir Türk şirketi alana ikincisi bedava. Satın alınacak adamlar da ucuzladı. Hayırlı işler.

YORUMLAR (17)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
17 Yorum