Sömürgecilik tartışması
Hatırlar mısınız, 31 Ağustos 2001’de Güney Afrika’nın Durban şehrinde BM Irkçılıkla Mücadele Konferansı toplanmıştı.
O konferansta birçok Afrikalı lider, geçmiş asırlardaki transatlantik köle ticaret ve sömürgecilikten ötürü Batılı devletlerden hesap sormuş, özür ve tazminat talep etmişti.
Aynı günlerde Amerika Birleşik Devletleri’nde yüzlerce avukat, milyonlarca Afro-Amerikalı adına hükümete ve geçmişte köle çalıştırmış olan şirketlere milyarlarca dolarlık tazminat davaları açmaya hazırlanıyordu.
Dünya medyasının genişçe yer verdiği bu gelişmeleri biz de Gerçek Hayat’ta heyecanla takip ediyor ve okurlarımıza heyecanla duyuruyorduk.
Derken New York’taki İkiz Kuleler saldırıya uğradı ve o kulelerle beraber bu şahane gündem de yerle bir oldu.
Bir daha bu meseleler o zamanki hararetiyle tartışılmadı hiç.
***
İtalya Başbakan Yardımcısı Luigi Di Maio’nun Afrika’daki Fransız sömürgeciliği hakkında verdiği demeç, yeni bir tartışma başlattı.
Daha doğrusu, Afrika’da öteden beri devam eden bir tartışmayı dünya gündemine taşıdı.
Bu tartışmada konu tarihteki sömürgecilik değil, halen devam etmekte olan sömürgecilik (Ama tartışmanın ileriki safhalarında geçmişe de uzanabilir).
Şöyle dedi Di Maio:
“Bugün insanlar ülkelerini terk edip Avrupa’ya geliyorsa bunun sorumlusu en başta Fransa’dır. Fransa onlarca Afrika ülkesini sömürmeyi hiçbir zaman bırakmadı. AB Fransa’ya ve Fransa gibi Afrika’yı yoksullaştırarak bu insanların ülkelerini terk etmesine yol açan tüm ülkelere yaptırım uygulamalı. Çünkü Afrikalılar Afrika’da olmalı, Akdeniz’in dibinde değil… Fransa Afrika’yı sömürmeseydi bugün dünyanın en büyük ekonomileri sıralamasında altıncı değil 15’inci sırada olurdu… Fransa 14 Afrika devleti için para basan ve onları ekonomik gelişmesini engelleyen, bu yüzden de göçmenlerin ülkemize gelmesine ya da gelmeye çalışırken yolda ölmesine yol açan ülkelerden biri. Eğer Avrupa cesur olmak istiyorsa Afrika’nın dekolonizasyonu (sömürgecilikten arındırılması) meselesiyle yüzleşecek cesarete sahip olmalı…”
***
12’si eski Fransız sömürgesi olan 14 Afrika ülkesinde para birimi olarak “CFA Franc” kullanılıyor (“Afrika Finans Birliği Frankı”).
Para, Fransa Merkez Bankası tarafından basılıyor, kur ayarını Fransa yapıyor; ilgili Afrika ülkelerinin finans sistemi Fransa’nın kontrolü altında.
Ta 1945’te başlayan bir uygulama bu.
Zamanın Fransa hükümeti güya “Afrikalıları yoksullukları ile baş başa bırakmamak için” için başlatmış bu uygulamayı.
Fakat Afrikalı yurtseverler ‘Yalan!’ diyor, ‘Sömürgeciliğin devamından başka bir şey olmayan bu uygulama, ülkelerimizin yoksulluktan kurtulmasını engelliyor!’
İlginçtir; aşırı milliyetçi Fransız Ulusal Cephesi lideri Jean Marine Le Pen de aynı görüşte.
2017’nin Mart ayında Orta Afrika ülkesi Çad’ı ziyaret eden Le Pen, orada yaptığı bir konuşmada şöyle demişti:
“Prensip olarak kendi para birimlerine sahip olmaları gerektiğini ve CFA Frankı’nın ekonomik gelişmelerine mani olduğunu söyleyen Afrika devletlerinin şikâyetlerine hak veriyorum. Bu bakış açısını tümüyle paylaşıyorum.”
***
Dünya çapında yayın yapan El Cezire, BBC gibi televizyonların tartışma programlarında şu günlerde “CFA” meselesi hararetle tartışılıyor.
Neticesi hayr olur inşaallah.