Kadir Mısıroğlu’nun ardından
Resmî tarihe, resmî ideolojiye meydan okuyarak Kemalist vaizlerin konforunu bozdu.
Soru işaretlerine ve parantez içinde ünlemlere boğduğu Kemalist literatürün selameti için ‘tedavülden kaldırılmasına’ hükmedildi.
Onu zindana tıktılar, işkenceden geçirdiler, hicrete zorladılar; 1960’lı yılların ikinci yarısından 1980’li yılların sonuna kadar çileden çileye sürükleyerek yıldırmaya çalıştılar; ama Kemalizm’le mücadeleye adadığı o gür sesini asla kısamadılar.
Bir milim eğilmeden, bir milim bükülmeden devam etti mücadelesine.
Sonuna kadar…
Nefesinin yettiği yere kadar…
Ömrünün son demlerinde ‘Yunan işgalini savunan Türk düşmanı’ iftirasına maruz kaldı (Hem de “Yunan Mezalimi – Türk’ün Kara Kitabı” adlı abidevî eserin müellifi olmasına rağmen!).
Bu akıl almaz tezviratla itibarsızlaştırılacaktı güya.
Cevap: Büyük Çamlıca Camii’ndeki cenazesinde muazzam bir insan seli.
Üzerinde fikrî emeği bulunan binler, binler, binler…
Ben de oradaydım.
Bunu önemsiyorum.
“Bu adamın cenazesine gidenleri not edeceğiz” diyenler vardı; beni de not etsinler.
***
Öldüğünde “Bir Osmanlı öldü” denmesini istiyordu.
Vasiyetine uyalım: Bir Osmanlı öldü.
Kadir Mısıroğlu’na Rahmet-i Rahman, yakınlarına sabr-ı cemil diliyorum.
Kuytul’a özgürlük!
FETÖ dediler, PKK dediler, IŞİD dediler…
‘Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı’ misali bir alakasızlık destanı yazdılar.
Yazdılar, yazdılar, yazdılar, ama yazdıklarına kendileri de inanmadılar.
Baktılar ki çok komik kaçıyor, vazgeçtiler o iddialarından.
Furkan Vakfı Başkanı Alparslan Kuytul’un terörist veya terör işbirlikçisi olduğunu ileri süren üç beş ‘trol’ kaldı sadece.
Ama Kuytul hâlâ tutuklu.
15 aydır anlamsızca tutuklu.
Geçen Ocak ayında bir ara tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi, iki gün sonra tekrar tutuklandı.
Niye tahliye edildi?
Furkan Vakfı’yla ilgili bir iki ‘teknik’ meseleden -her vakıf için söz konusu olabilecek meselelerden- başka kulp takılmaya müsait olmadığı için.
Niye tekrar tutuklandı?
İzaha muhtaç.
Siyasi garez şüphesi var ve bu şüpheyi giderecek bir izah işitmedik henüz.
Yarın yine duruşma günü.
Kuytul’un avukatları tahliye talep ediyor.
Mahkeme bu talebi kabul eder ve Kuytul mübarek Ramazan’ı ailesinin, dostlarının, sevenlerinin yanında geçirir inşaallah.
Bitsin artık bu çile.
İstanbul seçimleri
Madem birçok sandık kurulu başkanı ve üyesinin devlet memuru olmaması seçim iptalini gerektiriyor, öyleyse İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi ile beraber İstanbul’un ilçe belediyeleri için yapılan seçimler de iptal edilmeli değil miydi?
Kaçamak cevaplarla geçiştirilemeyecek bir soru bu.
Ağır bir soru.
Öyle ağır ki, AK Parti ve YSK’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin tekrarıyla ilgili bütün argümanları bu sorunun altında ezim ezim eziliyor.