Gazze’de bayram sabahı
Bayram nerede nasıl kutlanıyor bir bakayım diye sosyal medyada gezinirken, Gazzeli kardeşlerimizin paylaştığı sevinç fotoğrafları ve “İsrail’in saldırı ve baskılarına rağmen kutluyoruz: Bayram mübarek olsun” gibi mesajları ile mest oldum.
Bana Eylül 1993’teki bir Gazze seyahatimi ve o seyahatin etkisiyle yazdığım -1995’te Yeni Şafak’ta yayımlanan- bir bayram yazısını hatırlattı bu fotoğraflar ve mesajlar.
1967’den beri İsrail işgali altında olmasına ve pek çok şehit verdiği İntifada’dan daha yeni çıkmış olmasına rağmen yeisten eser yoktu Gazze’de; bilakis ümit telkin ediyordu Gazze, hem de coşkuyla.
Capcanlıydı, dipdiriydi.
İnsanların gözlerinin içi parlıyordu.
En derin manada sabrın / direnişin resmiydi bu.
Oraya giderken Gazzelilere acımaya şartlanmıştım, ama bu resmi görünce onlara gıpta ettim.
‘Ümmet bu haldeyken bayram mı kutlanır’ diyenlerden iken, söz konusu yazımda “Gazze’den feyz ile coşkuyla kutluyorum bayramınızı” dedim.
***
Eylül 1993… Gazze ve Eriha’nin ‘özerkliği’ için imzalanan anlaşmanın kutlandığı günler…
O günlere mahsus bir hal miydi o?
Hayır.
Seneler sonra iki kere daha gittim Gazze’ye.
Gazze bombardıman altındayken de gittim.
Dehşet vardı, acı vardı; ama dehşeti ve acıyı bastıran o en derin manadaki sabır / direniş de vardı.
***
Gazze’de bayramın her şeye rağmen bayram olduğunu gösteren fotoğraflar ve mesajlar da aynı sabrın / direnişin resmi.
Oturdum, “Gazze’den bayram sabahı” diye kısa bir şiir yazdım.
Şöyle:
Bir de baktım ki gülistan olmuş mahallemin enkazı
Üzerine doğan güneş bağrımdan çıktı üstelik
Hayal kursam bilirdim, bu başka bir şey
Cennetten bir neşeyle uyandım bu sabah