Sezonun ikinci yarısında ilk 7 haftada alınan 8 puan, lider ile açılan puan farkı, ezeli rakibi karşısında 20 yıllık yenilmezlik serisinin bitmesi, 24. haftadan şampiyonluk yolunda havlu atmaya gelinen nokta...
Ersun Yanal’ın kurduğu takım 7. sırada. Geçen sezon Fenerbahçe ligi 6. sırada bitirirken “Bu kadro bana ait değil” demişti. Son yılları başarısızlıklarla geçen hoca, kendini tekrar ispat etmek için taraftarın desteği ile geldiği Fenerbahçe’den belki de tarihinin en kötü istatistiği ile ayrılıyor.
Her maç sonu “Fenerbahçe şampiyon olacak, diğerleri sıralamasını belirlesin” demekten, ne kadar büyük bir kulüpte olduğunu anlatmaktan ve taraftarın desteğini konuşmak dışında, oyuncularından uzak, oyuncularının performanslarını görmeden her maç sabit oyuncular ile maçlara başlayan “Fenerbahçe savunma yapmaz, savunma yaptırır” sözlerine kasıt her maç 6 defansif yönlü futbolcu ile sahada olan, kanat oyuncularını orta saha yönlü seçen, gerçek bölgesi hücum oyuncusu olan oyuncularını kadro dışı bırakan ya da yedek tutan hoca, söylediği büyük sözlerinin altında ezildi... Ve beklenen son pazar günü gerçekleşti. Yanal, kendi isteği ile istifasını verdi. Son kez kupada takımının başında olacak hoca, bu maç acaba Kadıköy’de olsa kabul eder miydi?
Ersun hoca gemileri Kadıköy’de Beşiktaş maçından sonra atmıştı zaten, istifa düşüncesi o an belliydi, ayrılsa kim bilir Fenerbahçe hala zirveyi kovalıyor olabilirdi...
Fenerbahçe’de teknik direktör dışında diğer sorun yönetim. ‘Sayın Başkan’ın rakip başkanlarla atışması, TFF ile kavgalar, spor yorumcuları, muhabirler ile yapılan münakaşa, Galatasaray maçında yaşanan taraftar olayı, yöneticilerin takımdan uzak hava yaratması... Büyük umutlarla gelen Sportif Direktör Comolli, açıklamalarında kulüpte negatif havanın olduğu, transferleri kendisinin yapmadığını belirttiği, Başkan Koç’un her konuşmasında, hakemler ve TFF’yi suçladığı, Yanal’ın hep aynı sözleri söylediği ortamda tek suçlu sanırım ‘Taraftar’ olacaktır…
