Suriye Kürtleri ve federalizm açıklaması (II)
Siyasal talepler hususunda Suriye Kürtleri arasında belli bir homojenleşme yaşanmaktadır. Hem Barzani’ye yakın Kürt Ulusal Konseyi hem de PYD, Suriye’nin siyasal sistemine dair ‘federasyon’ fikrinde buluşuyorlar. Bu nedenle PYD’nin farklı Kürt gruplarının herhangi biriyle istişare etmeden ilan ettiği federasyon kararı, bu gruplar arasında herhangi bir anlamlı itirazla karşılaşmadı; hatta Mesut Barzani federasyon fikrine desteğini yeniledi.
Peki, siyasal hedefler konusunda ortak bir vizyona sahip olan Suriyeli Kürt grupların ayrışma noktaları nelerdir?
Kürt Ulusal Konseyi, Suriye devriminin daha ilk aşamalarından itibaren Suriye muhalefeti ile beraber hareket etme kararı alarak, Suriye muhalefetinin kurduğu bütün kurumsal yapı ve platformlarda yer aldı. Konsey, Kürtlerin siyasal talep ve arzularını ‘Suriyelilik’ ajandasının içerisine yerleştirip oradan bir çözüm arayışına girdi ve siyasal tutumunu hızla değişen jeopolitik okumalar üzerine değil, ahlaki bir zemin üzerine oturtmayı tercih ederek, jeopolitik fırsatçılığa tevessül etmedi. Buna karşın PYD, kendi tabiriyle ‘üçüncü yolu’ tercih etti. Siyaseten doğru bir noktada durmaktan ziyade, jeopolitik olarak kazançlı bir noktada durmayı daha makbul gördü. Bu anlayışın bir sonucu olarak PYD, dinamik bir şekilde müttefiklerini değiştirip yeni müttefikler edindi. İran, Rusya, rejim, ABD ve Batı ile ittifak ilişkileri geliştirdi. Hatta, Türkiye’deki Çözüm Süreci’nin bir devamı olarak Türkiye ile PYD uzun süre görüşmelerini sürdürüp Süleyman Şah Türbesinin taşınması konusunda olduğu gibi zımnen işbirliği yaptılar. Örgütün çıkar maksimizasyonu dışında, bütün bu ittifaklarını ortak kesen, onlara rengini veren ortak bir deger, ilke ve sabiteden bahsetmek güç. PYD, her bir ittifak ilişkisinde farklı sonuçlar ummakta: Rusya ile ittifak, PYD/YPG’ye ciddi bir jeopolitik kazanç sağlarken, ABD/Batı ile ilişkiler askerî teçhizat ile hava desteğinin yanı sıra PYD’ye uluslararası meşruiyet ve makbuliyet getirdi.
***
Bunun haricinde, Suriyeli Kürt hareketinin bu iki kanadı şiddetin kullanımı konusunda farklı okumalara sahip olup farklı motivasyonlarla hareket ediyorlar. Barzani’ci kanat Suriye’de kullandığı şiddet ayıracını rejim/muhalefet ekseninde konumlandırarak, şiddetin büyük oranda sadece meşruiyetini yitirdiğini ifade ettiği rejime karşı kullanılması gerektiğini savunuyor. Buna karşın PYD, kullandığı şiddetin sınırını çizerken “kendisi” ve “diğer herkes” kıstasını benimsiyor. Bu bakış açısının neticesi olarak PYD/YPG, çıkar maksimizasyonu, sosyal mühendislik ve yeni bir kimlik inşası hedeflerine ulaşmak adına, diğer Kürt grupları, muhalefet, IŞİD, rejim gibi birçok aktöre karşı şiddet kullanıyor. PYD izlediği politikalara, onların sonuçları/başarıları ölçeğinde meşruiyet atfetmektedir. Buna karşın Barzani’ci kanat meşruiyet ölçütünün sadece sonuç için değil, aynı zamanda süreç için de geçerli olması gerektiğini savunuyor.
***
Suriye’nin federal bir sistemle yönetilmesi öncelikle Suriyelilerin buna rıza göstermesi ile mümkündür. Fiili olarak yaşananın meşruiyet kazanıp uluslararası kabul görmesi ancak onun hukuki temele oturtulması ile mümkündür. Bu da, Suriye’de Kürt olmayan nüfusun federal bir siyasal sisteme bakışını önemli kılmaktadır. Daha önce de ifade ettiğim üzere, Suriye’de bölünmenin panzehiri üniter, merkeziyetçi bir Suriye değildir. Tam aksine, merkeziyetçi bir yaklaşım bölünme senaryosunu daha reel bir opsiyon haline getirmektedir. Suriye’de bölünmenin antitezi rızaya dayanan bir adem-i merkeziyetçi siyasal sistemin inşasıdır. Burada rıza, dolayısıyla hedef elde edilmeye çalışılırken başvurulan yöntem ve süreç önem kazanıyor.
Devam edeceğiz…