Kürt sorunu vardır
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhur İttifakı’nın çok uzun zamandır süren, ucuz ve demagojik gürültü düğmesini kapatıverdi.
“Siyasal bir virtüözlük” yaparak Kürt Sorunu’nu çözmek için Meclis’i ve 6 milyon seçmenin oyunu almış olan HDP’yi adres gösterdi.
“Siyasal virtüözlük” demem boşuna değil...
Kemal Kılıçdaroğlu bu hamlesiyle, siyasal iktidarın ağzındaki zehirli emziği almakla kalmadı, ülkenin olması gereken bir ciddiyetle “Kürt Realitesi”ne geri dönmesine; ayrıca da seçimde HDP seçmen desteğinin gönül rahatlığıyla muhalefet cephesinde yer almasına olanak sağladı.
Ne zaman “Kürt Sorunu” konusu açılsa, ben 2013 yılında anma törenine katıldığım, zihnime kazınmış olan Roboski’yi anımsarım.
Roboski Davası’nın üstü kapatıldı ama hiçbirimiz o katliamı unutmadık.
“Kürt Sorunu”na ben hep en sağlıklı turnusol kâğıdı olan “hukuk” penceresinden baktım...
Türklerle Kürtler Eşit miyiz?
Anayasa bu ülkenin tüm vatandaşlarına Türk diyor. Resmi dil Türkçe diyor. Eğitim Türkçe veriliyor.
Aynı ülkede yaşıyoruz, aynı toprakları vatan kabul ediyoruz. Ortak toplumsal sözleşmemize Anayasa diyoruz ama Anayasa’ya göre eşit değiliz.
Sadece bir an için Türk-Kürt, yaşanan tüm acıları silin ve sorun kendinize; Kürtlerle Türkler eşit olsa idi “Kürt Sorunu” ismini taşıyan bir sorun olur muydu?
"Bu Gece Gelip Köyü Yakacağız"
Şimdi Kürt Sorunu gündeme gelince, siyasal iktidara yaranmak için televizyonlarda parendeler atarak, hokkabazlık yapanların her şeyi unutup en son Vartinis Davası’nı da yok saymağa kalktıklarını gördüğümde onlar adına ben utanıyorum.
Vartinis Davası, 3 Ekim 1993'te Muş'un Korkut ilçesi Vartinis (Altınova) Köyü'nün yakılması ve Öğüt ailesinin 7'si çocuk 9 ferdinin yanarak ölmesi hakkında açılan ve Yargıtay'dan dönen dava....
Bu kadar vahim bir cinayet davası 28 yıl sürer mi?
Konu Muş, yitip gidenler de Öğüt Ailesi olduğunda sürüyor işte...
Zaten Kürt Sorunu da bana göre tam da bu...
Kırıkkale'de görülen son duruşmasında o dönem Jandarma Yüzbaşı olan sanık Bülent Karaoğlu hakkında tutuklama kararı verilmese gene de kimsenin umurunda olmayacaktı belki...
Çünkü o vahşet günü amcasının evinde kalan ve olaydan şans eseri kurtulan ailenin büyük kızı Aysel Öğüt'ün 2003 yılındaki şikâyeti üzerine soruşturmanın başlamasından ancak tam on yıl sonra, 2013 yılında dava açıldı.
On yıl boyunca açılmayan dava...
Normal mi?
10 Haziran 2015'te yapılan duruşmasında, savcı esas hakkındaki mütalaasında, “ihmal sebebiyle ölüme sebebiyet vermek” suçundan her ölüm için 25'er yıl olmak üzere, toplamda tüm sanıklara 180 yıldan 225 yıla kadar hapis cezası verilmesini istedi.
Peki, ne oldu?
1 Mart 2016'daki duruşmada tüm sanıklar beraat etti.
“Kürt Sorunu var mı, yok mu ?”
Köy yakılıyor, insanlar yanarak ölüyor ama beraat...
26 Ocak 2021’de, Yargıtay, temyiz edilen dava dosyasını inceledikten sonra Jandarma Yüzbaşı sanık Bülent Karaoğlu hakkındaki beraat kararını, tanık ve mağdurların ortak anlatımıyla olay günü "Bu gece gelip köyü yakacağız" dediği ve operasyonda üst rütbeli olarak sorumlu bulunduğu gerekçesiyle bozdu.
Yargıtay'dan dönen davanın ilk duruşmasında, mahkeme sanık hakkında tutuklama kararı verdi.
Bülent Karaoğlu duruşmada ceza alırsa, 1990'larda yakılan köylerle ilgili davalarda ilk defa bir yetkiliye ceza verilmiş olacak.
Kürt Sorunu Düzelecekse,
Gerçek Bir Hukuk Devletinin Varlığıyla Çözülecek...
Maalesef Türkiye’nin en temel sorunu Kürt Sorunu’dur ve hep siyasal ortamın eşliğinde ve siyaseten tartışılır...
Gerçek bir hukuk devletinde bu sorun böylesine acı veren akut bir hale dönüşür müydü? Roboski Davası buharlaşır mıydı?
Yakılan köy ve insanlara rağmen Vartinis Davası sürüncemede bırakılır, beraatlar verilir ve 30 sene sonra bir tutuklama bile umut uyandırır mıydı?
Yakın zamanlara gelelim;
11 Eylül 2021’de Van'ın Çatak ilçesinde askerler tarafından gözaltına alınan iki köylü helikopterden atılır mıydı? Üzerinden bir yıl geçti ama soruşturması hala ilerlemiyor.
17 Haziran 2021’de İzmir’in göbeğinde HDP binasında çalışan Deniz Poyraz, polis korumasının önünden silah dolu çantası ile geçip gelen Onur Gencer tarafından katledilebilir miydi?
Soruşturmadan henüz haber bile yok...
Hala gözümün önünde Roboski... Roboski’nin hüzün anıtları gibi duran o sessiz insanları...