Akıl ve patates…
Herhalde bu dönemin en akılda kalacak ve en doğru lafını yeni Maliye Bakanı Mehmet Şimşek söyledi: “Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır.”
Yirmi yıllık iktidarın maliye bakanının sözlerinin öncelikli muhatabanın kim olduğu belli… Ekonomiyi ve hukuku “akıldışı” yerlere çekenler… Ülkeyi bir enflasyon ve rüşvet sarmalına sokanlar.
Mehmet Şimşek onlara, “deniz bitti, aklınızı başınıza alın” diyor.
İktidar bu sözlerden bir ders çıkartacak mı göreceğiz… Şimşek’i bakan yapmaları, “denizin bittiğini” onların da gördüğünün bir işareti gibi.
Ama akla dönmesi gereken sadece iktidar değil… Muhalefetin de akla dönmesi gerekiyor.
Seçim bitti… Yenildik.
Şimdi ciddi bir analiz ve özeleştiri zamanı…. Vaktimizi sadece iktidarın “akla dönmesini” bekleyerek harcayamayız.
Ana muhalefet partisinin de bazı sorunları olduğu çok açık.
Ben yıllar yılı aday olmadığım kongrelere katıldım, demokratik usulü savundum, blok listeye karşı çıkın diyerek yazılı bildiriler bile dağıttım. Yapısal olarak delegeliğin kaldırılmasını hep dillendirdim.
Ama yıllar yılı blok liste yerleşti, ön seçimin ismi kaldı. Delegeler planlandı. Blok listelere eller kalktı.
Kongreler belediyelerde işe alınma vesilesi oldu.
Milletvekili adayını, genel başkan odalarında gezdiren belediye başkanı gördük, liste hazırlayıp götüreni de …
Şimdi yeni bir dönem başlıyor.
AK Parti yeni kabinesini açıkladı.
Ardından CHP yeni MYK’sı geldi…
Murat Karayalçın “Oysa bana göre, asıl tartışılması gereken konu, Cumhuriyet Halk Partisi'nde düşük kapasiteye yol açan yapısal sorunlardır.
Bu sorunlar CHP’nin merkez ve taşra örgütlerinin yeniden yapılandırılması ile aşılabilir” dedi.
HDP de kurultaya gidiyor, Buldan ile Sancar aday olmayacakmış…
Demirtaş “il ve ilçe örgütlerinden Genel Merkeze, Kadın ve Gençlik Meclislerine kadar tüm alanlarda ciddi bir nitelik zayıflaması oldu. Özverili ama deneyimsiz arkadaşlar ellerinden geleni yaptılarsa da yeterli olamadı” dedi.
Bana göre de kronik köhnemiş siyasetin benzeşen zafiyet tanımı…
İktidarıyla muhalefetiyle siyasetin yeniden “rasyonaliteye” dönmesi gerekiyor ama hayat onları beklemiyor, bildiğimiz sarı patates Mayıs ayının zam şampiyonu oldu…
Siyaset kendine “akla uygun” bir örgütlenme modeli, “demokratik bir yönetim” tarzı bulamıyor.
Siyasetin “iktidar” kanadı zaten çoktan “akıl dışının” semalarında kuyruksuz uçurtma gibi uçuyor.
Ama hepsini toplasan güçleri bir patatese yetmiyor.
Aylarca peşinden koştuğumuz siyaset bizi zenginleştirdi mi, özgürleştirdi mi, mutluluk, barış getirdi mi?
Getirmedi. Niye?
Çünkü sadece siyaset değil toplum da “akıl dışına” çıktı… Bunu yalnızca bir kesim için söylemiyorum…
Her kesim aynı akıldışı nefretin ve öfkenin pençesinde kıvranıyor.
Siyasetçilere söylediğimizi kendimize de söyleyebiliriz… Birbirimizi yiyoruz, birbirimizden ölesiye nefret ediyoruz, diğeri mutlu olmasın diye ülkenin batmasına razıyız da hepimiz topluca bir patates ile baş edemiyoruz… Biz ne yaparsak yapalım patates gene pahalı, gene pahalı.
İngiltere’den gelen Mehmet Şimşek, ülkeye uzaktan bakabilmiş olmanın avantajıyla bence herkese sesleniyor.
“Akla dönün.”
Dönebilecek miyiz?
İktidar dönebilecek mi akla? Muhalefet dönebilecek mi?
Hepsinden önemlisi bu halk akla dönebilecek mi? Bu çıldırmış nefretten kurtulabilecek mi? Siyasi kararlarını “akla uygun” olarak verebilecek mi?
Tabii bu arada Mehmet Şimşek’e de şunu soralım: “rasyonaliteye dönmek için önce hukuka dönmek gerektiğinin farkındasınız, değil mi?”
Bu yeni dönemde artık soruların tek muhatabı iktidar değil. Muhalefete de sormalıyız:
Cumhuriyeti demokratikleştirme gibi tarihsel bir hedef ile yola çıktık. Peki ilk önce bu hedefe yürüyecek partinin topyekûn demokratikleştirilmesi gerekmez miydi?
Milyonlar değişim istiyordu, umutluydu, inanmıştı. “Sandıklarda eksiksizdik, sistem defalarca test edilmişti.”
Neden sandıkların tümü kontrol edilemedi? Nerelerde hata yapıldı? Niye hatalarda ısrar edildi?
Değişim için sadece iktidar değişimi yeterli değil… Artık bu çok açık.
Muhalefetin de değişmesi gerekiyor.
Akıl dışına savrulan bir toplumu “akla döndürecek” güçlü bir siyasete ve güçlü cesur siyasetçilere ihtiyaç var.
Halka gerçekleri korkmadan söyleyecek birilerine.
Türkiye yeniden aklın yolunu bulacaktır.
Değişim yenilgi dinlemez çünkü… Dinlese adı değişim olmaz…