‘Senaryo aynı aktörler aynı imam farklı’
Başlık tanıdık geldi mi? Gelmiştir! 26 Ocak 2014 tarihinde, din adamı görünümlü iki proje; Pakistanlı Tahir’ul Kadri ile Pensilvanya’daki Fethullah Gülen arasındaki birebir benzerlikleri ortaya koyan yazımın başlığı idi. Yazıyı okuyanlar hatırlayacaklardır. Kızılca kıyamet kopartan yazılarımdan biri de bu yazıydı.
Evet, kızılca kıyamet koptu. Sadece bu yazı için on ayrı soruşturma açıldı. Zaman ve Bugün’de aynı gün çapraz itibarsızlaştırma yazıları yayınlandı. O kadar ki, 24 saat içerisinde Pakistanlı bir gazeteci olan Naveed Ahmad’a “Tahir’ul Kadri’nin gerçek hikayesi” başlıklı Tahir’ul Kadri’nin ‘din adamı’ kılığına bürünmüş, gerçekte ise dini kullanan kötü bir insan olduğunu anlatan bir sipariş yazı yazdırıldı.
Sanki ben Tahir’ul Kadri iyi demişim gibi!
Kızılca kıyameti kopartan sadece “paralel çete” tarafı değildi. Erdoğan ve ailesini hedef alan “paralel çetenin” peşpeşe operasyonlarına devam ettiği o günlerde, AK Parti içerisinde siyaset yapan ve “paralel çete”ye dair kafası karışık isimlerin de “Bu kadarı da fazla, sonuçta şaşmış olabilir ancak bir din adamı” türünde tepkilerine maruz kaldığımı söylemeliyim. Bazı AK Partili siyasetçilerimize ve bazı AK Parti yakını entelektüellerimize göre ‘sonradan pişmanlık duyacağım’, hatta ‘haddi aşan’ bir yazıydı.
Hadi “haddimi aştığım”a inanılan yazıda neler yazmışım, özetle hatırlayalım: “Birinin adı ‘Fethullah Gülen’, ötekinin adı ‘Muhammed Tahir’ul Kadri’. İkisi de imam. Birisi gerçekten ‘imam’, diğeri ‘nam-ı’ imam... İmam Gülen 1999 yılında, İmam Kadri ise 2007 yılında ‘ama dönüşümüz muhteşem olacak’ diyerek ülkelerini terk etmişler.
Birisi Pensilvanya’ya hicret etmiş diğeri ise Kanada’ya... Eğitime, dinler arası diyaloğa, ılımlı İslam’a önem veren, dünyanın pek çok ülkesinde temsilcilikler açan ve okullar kuran iki isim...
İki ‘imam’da yıllardır dinler arası diyalog, hoşgörü diyerek tüm Batı ve ABD’nin hatta İsrail’in gönlünü kazanmaya çalışıyor.”
“İkisi de yaptıkları ahlaksızlıkları, söyledikleri yalanları, müfteriliklerini ‘peygamberi rüyamda gördüm şöyle talimat verdi acize’ diyerek meşrulaştırmaya çalışan aşağılık yaratıklardır.”
“İki ‘imam’ da müritleri ve sempatizanları üzerinden ‘benim şu kadar müridim var, şu kadar oy kitlem var ama’ diyerek kendi çıkarları için ‘seçilmiş hükümetle’ pazarlık yapmaktan kaçınmıyor...” (2011 genel seçimlerinde Erdoğan’a sunulan ve Erdoğan’ın elinin tersiyle ittiği 100 kişilik milletvekili listesini bir kez daha hatırlayalım.)
Tahir’ul Kadri önce devlet içerisinde ‘paralel yapılanması’nı tamamlamış... Tüm gücü eline geçirdiğine kanaat getirince... Seçilmiş hükümeti devirmek için önce ‘yolsuzluk, kötü yönetim, enflasyon, yetersizlik, hukuksuzluk’ diyerek harekete geçirmiş.
7 yıldır Kanada’da yaşayan Pakistanlı imam Tahir’ul Kadri Pakistan’da seçimlere aylar kala... Yargı, emniyet ve ordudan oluşan devlet içerisindeki bürokratik oligarşinin de desteğini alarak “Pakistan’ı kurtarmaya geldim” diyerek seçilmiş hükümeti devirmek için müritlerini sokağa dökmüş...
Sık sık konuşmalarında övdüğü, bağımsız yargı diyerek göklere çıkardığı, selamlar çaktığı yargıçlar, askerler ve polisler, seçilmiş hükümetin üyelerine ve ülkenin başbakanının kollarına kelepçeyi takarak darbe yapmışlar...”
***
Bu yazının üzerinden iki yılı aşkın bir süre geçti. Diyebilirim ki, ABD’nin Pensilvanya’da koruyup kolladığı kullanışlı aşağılık, Pakistanlı Tahir’ul Kadri’den daha aşağılık ve sapkın bir yaratık.
Bugün geldiğimiz süreçte…
Eğer sadece Erdoğan ve ailesini değil, devleti, Türkiye’yi, bu toplumu hedef alan FETÖ’yle mücadelede AK Partili siyasetçiler ve devlet kurumlarınca Cumhurbaşkanı Erdoğan yalnız bırakılmasaydı, tehlikenin farkına varılmış olsaydı…
Allahü a’lem, belki de 250 canımız yitmemiş olacaktı ve bu ülke o vahşet gecesini yaşamamış olacaktı.
Diyeceksiniz ki, ‘kaderden kaçılmaz’, ‘akacak kan damarda durmaz’, ‘250 canımızın kaderinde şehit olmak varmış’… ‘15 Temmuz gecesi yaşanmasaydı, bunların eli kanlı, gözü dönmüş bir terör örgütü oldukları anlaşılmayacaktı!’
Eyvallah… Elbette her yaşanan şerde bizim bilmediğimiz hayırlar vardır. Ama ben de derim ki, üç yıldır FETÖ mensuplarına yönelik göstermelik, şova yönelik tasfiyeler yerine daha ciddi bir tasfiye yapılmış olsaydı. Ondan sonra tevekkül etseydik…
http://haber.star.com.tr/yazar/senaryo-ayni-aktorler-ayni-imam-farkli/yazi-834798
http://haber.star.com.tr/yazar/tahirul-kadri-olmadiysa-hasan-sabbah-vereyim/yazi-837703