Kemal Bey haklı, dünyanın sonu değil ama…
Dün Ankara’nın Keçiören ilçesinde bir kahvehanede vatandaşlarla sohbet eden CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bir vatandaşın Millet İttifakı’nın seçimleri kaybetmesine ilişkin yaptığı sitem üzerine, seçimi az bir farkla kaybettiklerinin altını çizerek “Kazanamadık ama bu dünyanın sonu değil. Yapılan ilk seçim de değil, son seçim de değil” demiş. (10 Temmuz)
Öncelikli olarak şunun altını çizmeliyim, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ya da Altılı Masa’nın diğer liderleri bundan sonra sokakta, çarşıda, pazarda kendisine oy veren vatandaşlarla yüz yüze geldiğinde ‘seçimi neden kaybettiniz’ sitem sorularının muhatabı olacaklar. Uzunca bir süre bu sitemlere yanıt vermek durumunda kalacaklar.
Çünkü 21 yıldır iktidarda olan AK Parti en dezavantajlı olarak girdiği seçimi kazandı. Muhalefet ise neredeyse kendileri için çantada keklik olacak bir seçimi kaybetti.
Bu sıradan bir hadise değil.
Nitekim Keçiören’deki kahvehanede vatandaşlarla sohbet etmek isteyen CHP lideri de sitemle karşılaştı.
***
Elbette Kılıçdaroğlu’nun cevabı bu iki cümleden ibaret değil, ancak yanıtındaki bu sözlerini bir hayli yadırgadım, tuhaf karşıladım.
Kılıçdaroğlu haklı, elbette ki dünyanın sonu değil, ama zaten seçim de dünyada yapılmadı, sandıklar ülkemizde kuruldu. Yine Kılıçdaroğlu haklıdır, ülkemizde ilk kez seçim yapılmıyor, son seçim de değildi.
Ülkemizde demokrasinin düzeyi, kalitesi hiçbir zaman iyi bir noktada olmadı. Kör topal yol almaya çalışan demokrasimiz CB sistemiyle birlikte maalesef entübe durumda. Biçimsel olarak demokrasiyle yönetiliyoruz ve demokrasinin gereği olarak da ülkemizde seçimler gerçekleşiyor. Her demokrasiyle yönetilen ülkelerde olduğu gibi siyasal iktidarların meşruiyeti halk iradesiyle sağlanıyor.
Dolayısıyla seçimler yapılmaya devam edecek; 14 -28 Mayıs ne ilkti ne de evet son seçimlerdi.
***
Kılıçdaroğlu’nun ‘Kazanamadık ama bu dünyanın sonu değil. Yapılan ilk seçim de değil, son seçim de değil” sözlerini yadırgamayabilirdim, eğer Millet İttifakı olarak seçim kampanyasında “Türkiye’nin son seçimleri” propagandası yapmasaydılar...
Millet İttifakı’nın liderleri de, siyasetçileri de cumhurbaşkanı adayı olarak Kemal Kılıçdaroğlu da 14 Mayıs seçimlerinin “Türkiye’nin son seçimi” olduğu propagandasını yaptılar.
Şu sözler mesela Kemal Kılıçdaroğlu’nun:
“Bu seçim Türkiye’nin kader seçimidir, bu seçim sıradan, herhangi bir seçim değildir. Elinizi vicdanınıza koyun, oyunuzu öyle kullanın.”
“Bu seçim bildiğimiz klasik bir seçim değil, bu seçim Türkiye’nin var olma, yok olma seçimi. Demokrasi ya var olacak ya demokrasi yok olacak.”
“Bir seçime gidiyoruz. Kader seçimi. Bu seçimde gerçekten biz otoriter bir yönetimden yana mı olacağız, demokratik bir yönetimden yana mı?”
***
Mesela İYİ Parti lideri Meral Akşener diyordu ki:
“Demokrasi için son çıkıştayız. Bu seçimi kazanmak, başarmak zorundayız. Kaybedersek bundan sonra hep tek adamı seçmek zorunda kalırız.”
“Bu seçim milletimiz için köprüden önceki son çıkış ya da devam eden yıkımın son halkası demektir. Yaklaşan seçimler ülkemiz için hayati önem taşıyor.”
***
Mesela DEVA Partisi lideri Ali Babacan diyordu ki:
“Şu an Türkiye, en önemli yol ayrımlarından birinin önünde duruyor. Karar vereceksiniz. Vereceğiniz karar, sadece benim veya sizlerin hayatlarını değil, torunlarınızın, çocuklarınızın hayatını belirleyecek.”
“Bu seçim bir referandumdur. İki temel tercih var, gerisi teferruat. Otoriter bir zihniyet mi, yoksa demokrasi mi, bunu oylayacağız.”
***
Mesela Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu diyordu ki:
“14 Mayıs günü yeni bir tarihi kavşağın eşiğinde olacağız. Oylarımızla Türkiye’nin geleceğini çizeceğiz.”
“Bir yol ayrımındayız. Erdoğan-Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı-Cumhur İttifakı tercihlerinin çok ötesinde bir meseleyle karşı karşıyayız. Bu bir seçim değil. Net ve açık söylüyorum, bu bir seçim değil, bir referandumdur.”
Bu sözlerden bir alarm değil miydi? Bu sözler, seçimlerin sıradan bir seçim gibi gösterilmesindeki yanlışı ortaya koşmuyor mu?
***
Ki, ben bu sözlerin tamamının altına imzamı atarım, abartılı, hamasi sözler değildi. El hak doğruydu.
Bütün bunlara rağmen Millet İttifakı seçimi kaybetti. Sonuçta milli irade bir karar verdi. Terazisine koydu, tarttı, elindeki mezurasıyla ölçtü, makasıyla biçti ve bir karar verdi. Taneyle soğanı alacağı gerçeğini göre göre, daha çok yoksulluk, daha çok işsizlik gerçeğini bile bile tercihini iktidardan yana yaptı.
Peki ama bütün bu vahim tabloyu rağmen seçmen niye iktidara oy verdi? Millet İttifakı nerede yanlış yaptı?
Elbette seçimin bir kazananı bir de kaybedeni olacaktı. AK Parti kaybetseydi Cumhurbaşkanı Erdoğan seçmeninin sitemlerine muhatap olacak, “seçimi neden nasıl kaybettiniz” sorularını yanıtlayacaktı.
Şimdi Millet İttifakı’nın liderleri bu sitemlerle muhatap oluyor, seçimi neden ve nasıl kaybettiniz sorusuna cevap vermek zorunda kalıyorlar.
Nasıl yanıt verirlerse versinler, o yanıtın içinde asla olmaması gereken, asla kurulmaması gereken, ağızdan asla çıkmaması gereken “kazanamadık ama dünyanın sonu değil, yine seçim var, son seçimler değil” sözüdür.
Böyle yanıt olmaz. Bu bir yanıt falan değildir. Hayal kırıklığı yaşayan seçmene biraz saygı, az biraz nezaket lütfen.