Çocuklarımız konusunda bile uzlaşamadık!
Nasıl da acınası bir halde, nasıl da merhamete muhtaç bir durumdayız.
Kindarlık gözlerimizi öylesine bürümüş ki kapkara bir perdeye dönüşmüş; yenilmişliğin verdiği hırs, öfke, kızgınlık gözlerimizdeki feri söndürmüş.
Hiç olmadığı kadar ayrıldığımız ‘o’ kamplarda, gruplarda insanlığımızı yitirircesine sürekli kavga halindeyiz.
Düşman dahi olmanın sınırlarını çoktan aştık.
“Birbirimize olan saygımızı’ geçtim; insanlığımızı yitiriyoruz... Merhametimizi yitiriyoruz...
Her geçen gün insan olmaktan çıkıp garip yaratıklara dönüşüyoruz.
Bütün insanlığımızı bizden alıp götüren bu kavga, bu düşmanlık ne adına?
Paylaşamadığımız ne? Kahrolası bir iktidar mı!
Bütün dert, olanca sıkıntının sebebi sandıkta, siyasi güreşte yenilmeyen AK Parti ve bir türlü kurtulunamayan Erdoğan!
Sorun sadece sandıkta yenilenler, yenildikçe öfkesi büyüyen tarafta değil elbette.
Sandıkta kazanan, toplumun hala umudu olan, ancak toplumdaki kamplaşmanın, gerilimin başlangıç nedeni olmasa da bu ‘gerilimden, kamplaşmadan’ kazanç gördüğü için sürdürmekte beis görmeyen, hatta fayda sağlayan iktidar kanadı da sorunlu elbette.
Fayın bir hattında yenilmişliğin verdiği öfke ve fersah fersah büyüttüğü düşmanlık…
Fayın diğer hattında ise düşmanlıkların artmasından sağlanan kazanmışlık…
Ve yitirilen insanlık… İnsanlığımız… Hep bir iktidar kavgası uğruna…
Ve sanırım artık girdiğimiz bu çıkmaz yoldan geri dönüş de yok.
Neden bu kadar umutsuzluğa düştüm? Niye ‘insanlığımızı’ yitirdiğimizi düşünmeye başladım.
Sebep ne mi?..
Çocuklarımız…
***
Çocuklarımızın yaşadığı o korkunç olay…
Ve korkunç olay sonrasında biz büyüklerinin verdiği sınav.
Çocuklarımızı bağrımıza basmak yerine, çocuklardan yumruk yaptık kendimize, onların gözyaşlarının üzerine çıkıp tepine tepine siyasi hesaplaşmaya, iktidar kavgasına giriştik.
Bu çocuklar büyüdüğünde, geriye dönüp baktıklarında ne düşünecekler, ne hissedecekler?
***
Ensar Vakfı’nın Karaman şubesinde -‘gönüllü’ ya da ‘gönülsüz’ çalışsın, ne farkeder- bir pedofilinin neden olduğu yüz kızartıcı taciz vakası ve sonrasında yaşananlardan bahsediyorum.
Bir ‘pedofili vakası’.
Bakmayın siz, ‘Bir çift kadın memesine ülkeyi satarım’ diyen dünyadan bi haber şaşkının; ‘Bugüne dek rastlamadığımız bir ahlaksızlık türüyle, bu siyasal İslamcıların döneminde karşılaştık’ demesine!
Bal gibi biliyorlar, pedofilinin dünyada birçok Batılı ülkenin hatta dünyanın sorunu olduğunu. Ve İngiltere’den ABD’ye, pek çok ülkenin pedofili skandallarıyla, davalarıyla çalkalandığı gerçeğini.
Tamam dünyanın bir sorunu olduğu gerçeği Ensar Vakfı’nı ve yöneticilerini temize çıkartmaz. Sorumluluklarını hafifletmez.
Ama en azından pedofili gibi çok hayati bir konuda siyasi kavgalarımızı, ideolojilerimizi, düşmanlıklarımızı bir kenara bırakabilmeliydik.
Bunun siyaset üstü bir mesele, bir insanlık sorunu olduğu konusunda birleşebilmeliydik….
Ama yapamadık. Bir kez daha başaramadık.
İnsana dair en önemli konularda, çoluk çocuğumuzu ilgilendiren bu konuda dahi ne kadar duyarsız bir toplum haline geldiğimiz bir kez daha ortaya çıktı.
Bir taraf körü körüne, ‘karşı tarafa’ malzeme vermemek için ‘savunma hattında’… Diğer taraf ise izanını kaybetmiş bir halde ‘Belki bu sefer iktidarı düşürürüz’ diye tepiniyor…
Çıktığı bir televizyon programında Ensar Vakfı Başkanı’na soruluyor: Bu olay Ensar’ın değil de başka bir vakfın başına gelseydi...
Bu yazıyı bana yazdıran da tam bu soru işte…
Normal bir ülkede yaşamadığımız için bu korkunç olay, Ensar değil de AK Parti muhalifi bir vakıfta ortaya çıksaydı bugün Ensar'a ne yapılıyorsa aynısı yapılırdı.
Ensar’a ne yapılıyorsa aynısı yapılırdı!
Ama iktidarıyla, muhalifiyle normal bir ülkede yaşasaydık, bu kadar düşmanlıkların olmadığı bir ülkede yaşasaydık… Suçun şahsiliğini konuşur, pedofili denen illeti tartışır, bu sorunla ülkece yüzleşirdik.
Ensar Vakfı ne mi yapmalı?
Şahsi düşüncem şudur: Bu tatsız hadisenin yaşandığı Karaman’daki şubesini, temiz sayfasında bir leke olarak durmaması için kapatmalı.
Ve şu muhasebeyi yapmalı: Bu çocuklardan neden biri bile vakfın ‘en’ yetkililerine, sorumlu eğitmenlerine başına gelenleri anlatamadı? Onlara karşı neden güvensizdi çocuklarımız?