Belediyelerde ‘tartışa tartışa uzlaşma’ dönemi
Öyle görünüyor ki, önümüzdeki dört buçuk yıl boyunca medyada sıkça “Belediye meclisi toplantılarında kavga çıktığı, arbede yaşandığı”, ya da “Belediye meclisi üyelerinin, diğer partili belediyeleri kilitledikleri ve engelledikleri” yönünde haberler yer alacak.
Nitekim, 31 Mart seçimleri sonrasında “ilk haber” Ankara’dan geldi:
“Mansur Yavaş’ın Meclis toplantısında kavga çıktı.” (14 Mart, Ensonhaber.com)
“Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nde arbede.” (14 Mart, Sabah)
Peki, Millet İttifakı’nın çiçeği burnunda Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın gerçekleştirdiği ilk toplantıda neden arbede yaşandı?
Mansur Yavaş, göreve geldikten sonra belediye şirketleriyle ilgili olarak “şirketlerin birçoğunun tasfiyesi” için talimat verdiğini, bundan sonra "belediye ihalelerinin kendisi tarafından yapılacağını, zira mevcut sistemde ihale verilen şirketlerin aldıkları ihaleleri başka şirketlere verdiğine'' dolayısıyla belediyenin zarar ettiğini açıkladı.
Sonra...
Sayın Yavaş’ın, katıldığı Ankara Büyükşehir Belediyesinin ilk meclis toplantısında, AK Partili ve MHP’li meclis üyeleri tarafından “Belediye Başkanı’na ait olan bütçe belirleme yetkisi, Belediye Meclisi’ne devredilsin” önergesi verildi.
Bu yetki kanunen belediye başkanına ait.
Mansur Yavaş, “Temsil yetkisi benim elimden alınıp üç meclis üyesine verilmek isteniyor, bu bir yetki gaspıdır” diyerek önergeyi reddetti ve sosyal medya hesabından “25 yıldır Belediye Başkanınca kullanılan yetkiyi şimdi Belediye Meclis’ine almak istediler, reddettim” açıklaması yaptı.
Sayın Yavaş’ın, belediye şirketleri hakkında “tasfiye kararı verdim” demesi ne kadar hukukidir, yasaldır, süreç nasıl ilerler, bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz elbette.
Benim dikkatimi çeken asıl husus, Belediye Meclis üyelerinin verdikleri, 31 Mart seçimlerine kadar geçerli olan, sorun teşkil etmeyen, “Belediye Başkanı’na ait olan yasal bütçe belirleme yetkisi, Belediye Meclisi’ne devredilsin” önergesidir.
Ya da 31 Mart seçimin hemen ertesinde, kanunda açıkça “yetkileri devredilemez” hükmü olmasına rağmen, önerge için ilgili bakanlıktan görüş alınmış olmasıdır.
***
Yazının başında da dile getirdiğim gibi, önümüzdeki süreçte buna benzer haberlere sıkça rastlayacağız.
Hatırlatmakta fayda var, Ankara Belediyesi’nde yaşananlar, 31 Mart seçimleri sonrasında yaşanan “ilk hadise” ancak, ilk kez yaşanmadı.
Bakalım...
***
Beş yıl önce...Yer Hatay... Tarih 17 Nisan 2014. Yani 30 Mart yerel seçimlerinden on yedi gün sonra.
Medyaya “AK Partili Meclis üyeleri, Hatay Belediyesi’ni kilitledi” başlıklı bir haber düşer.
2012 yılında kanunlaşan, 6360 sayılı Büyükşehir Yasası ile Büyükşehir statüsüne kavuşan Hatay Büyükşehir Belediyesi için il genelinde hizmet verecek personel ve bütçeye ihtiyaç vardır. Seçimlerin akabinde gerçekleşen belediye meclisi toplantısında, AK Partili meclis üyeleri, ihtiyaç duyulan personel ve bütçeyi reddeder.
Oysa AK Partili meclis üyeleri, Hatay’ın Belediye Başkanı Lütfü Savaş’a yabancı değiller. Lütfü Savaş 2009 ve 2014 yılları arasında AK Parti’nin Antakya Belediye Başkanlığını yapmış bir isimdir. 30 Mart 2014 seçimlerine bu kez CHP adayı olarak giren Savaş, 41.01 oyla yeniden Hatay’ın belediye başkanı seçilmiştir.
Bu süreçte, “Lütfü Savaş’a meclis freni”, “belediyecilik hizmetinde meclis üyeleri engeli” gibi pek çok haber yer alır.
Yıl 2019. Lütfü Savaş 31 Mart’ta Millet İttifakı’nın adayı olarak girdiği seçimde, aldığı yüzde 55.16 oy oranı ile üçüncü kez Hatay’ın belediye başkanı olarak seçildi.
Sayın Savaş’ı aradım ve kendi partisinden olmayan Meclis Üyeleri ile nasıl çalıştığını ve oyunu nasıl artırdığını sordum. Savaş’ın cevabı şu oldu:
“Sabırla, azimle mücadele ettim. Bu Büyükşehir Yasası’nın güzel yanları da var, muğlak olan, belirsiz olan, düzenlenmesi gereken yanları da. Belediye’yi halka açtım, şeffaflaştırdım. Hatay’ın sivil toplum kuruluşları ile yakın çalıştım. Muhtarları topladım ne yapmak istediğimi anlattım. Halka dokundum, toplumun desteğini aldım. Ve bir şekilde uzlaşmayı sağlamaya çalıştım.”
Sihirli cümle “uzlaşma” sağlamak.
Belediye başkanı başka bir partiden, belediye meclis üyeleri başka partilerden. Dolayısıyla, belediye başkanı yapacağı her icraat için meclisin onayını alacak. Mecliste uzlaşma arayacak. Uzlaşma nasıl olacak? Tartışarak.
Yetkilerin önemli bir bölümü belediye başkanlarında, bir bölümü ise belediye meclislerinde. Yetkiler paylaştırılmış durumda.
Örneğin, yapılacak park, asfalt gibi her türlü işlemde başkanın imzası yeterliyken, belediyenin amblemi konusunda yetki belediye meclisinde bulunuyor. Bölgede yapılacak imar ve benzeri düzenlemelerde başkan tek başına karar veremiyor, kararın belediye meclisinden çıkması gerekiyor. Ancak belediye başkanının hukuksuz bir imar kararını yargıya götürme yetkisi var.
Neden anlatıyorum bunları? Şundan: Önümüzdeki süreçte belediye meclislerinde, belediye başkanları ve belediye meclis üyeleri arasında yaşanan tartışmalara sıkça tanıklık edeceğiz. Ancak bunun kötü bir şey olmadığını söyleyebilirim. Ortaya çıkan sonuç partileri zorlayacak olsa da bundan karlı çıkacak olan halk gibi görünüyor.
Zira, yerel yönetimlerden nihai olarak beklenen, vatandaşın memnuniyeti ve katılımını temel alan bir yönetim anlayışına sahip olmalarıdır.