Başkanlık seçimi için 2019 yılını bekleyecek miyiz?
Farkındayım. Yazının başlığından ‘dan’ diye ‘hınzırca’ böyle bir soru sorulmaz.
Ama. Ama. Ama…
Beştepe’deki ‘başkanlık sistemini’ çalışan ekip de bu soruya cevap bulmaya çalışıyor?
Aslında cevap bulmaya çalışıyor demek yerine…
***
Beştepe yakınlarından, Yeni Anayasa metnini yazacağını söylediğim üç akademisyen (Prof.Dr. Yusuf Şevki Hakyemez, Prof. Dr. Adem Sözüer ve Prof. Dr. Yavuz Atar) ismine, (şahıslarıyla alakalı değil) şöyle bir itiraz geldi.
“Yeni Anayasa toplantılarına dair yazdığınız arka plan doğru. Evet, 10 başlık altında bu toplantılar yapıldı, yapılmaya devam edecek. Yazıya iki itirazım var, birincisi isim vermenize. O isimlerde olabilir ancak uzman –teknisyen ekipler sadece ilk tartışma taslağını hazırlayabilir.
Sivil anayasa tartışması yaparken, anayasanın hukukçular tarafından değil siviller tarafından yazılması gerektiğini dile getirmiyor muyduk?”
El hak doğru.
Mevcut Anayasamız bir darbe ürünü olduğu kadar berbat, anlaşılmaz bir dile de sahip.
Bir dakika…
Tam, bu satırları yazarken…. Telefonum çaldı. AK Partili milletvekilerinden de itirazlar gelmeye başladı.
Özetle onlar da diyor ki:
“Anayasa milletin anayasası olacak. Dolayısıyla Yeni Anayasa, milletin seçtiği kişiler tarafından yazılmalı. Eğer yine hukukçular yazacaksa, mevcut berbat Anayasa’dan farkı ne olacak? Bugüne kadar hukukçular yazdı anayasayı. Anayasa ortada. Taslağın taslağına bile dokundurulmamalı hukukçular. Yeni Anayasa yazımının içinde olsunlar, katkılarını sunsunlar ama o kadar.”
Baksanıza…
Yeni Anayasa’nın yazılmaya başlaması bile ciddi anlamda tartışmaları da beraberinde getiriyor.
Bu itirazları, tepkileri görünce…
Ne yalan söyleyeyim, Yeni Anayasa’ya kavuşacağımız umudumu artırdı.
***
Şimdi Beştepe’ye, Türkiye’nin sistem sorunu üzerine çalışan ekibin masasına kulak verelim.
Neden?
Türkiye’nin hükümet sisteminin yenilenmediği bir Anayasa yeni bir Anayasa değildir… Olsa olsa, kısmen yenilenmiş bir Anayasa olur.
Beştepe kulisleri diyor ki:
Bu ülkenin nasıl bir anayasaya ihtiyacı var. Biz bunu anlamaya çalışıyoruz. Toplumun taleplerini dikkate alan, toplumun her kesiminin benimseyeceği bir Anayasa yapılacağından kimsenin kuşkusu olmasın.
Acelemiz de yok.
Nisan sonu gibi mayıs ortası gibi Yeni Anayasa taslağı hazırlanmış olabilir. Ortaya çıkan taslağın STK’larda, meslek örgütlerinde, üniversitelerde, yani toplumun her kesiminde tartışılması sağlanmaya çalışılacak. Ortaya çıkan metnin en az 2 ay tartışılacağı öngörülüyor. Ama taslak üzerinde müzakereler devam ettiği sürece önü kesilmeyecek. Yapılan tartışmalar neticesinde, gelen öneriler, yapılan itirazlar dikkate alınarak ‘taslak’ yeniden revize edilecek.
184 milletvekilinin imzasıyla Meclis’e ‘Yeni Anayasa’ teklifi olarak gelecek. Ve Meclis’ten geçen ‘anayasa metni’ referanduma sunulacak.
Yani ‘halkla başlayan ve halkla nihayetlendirilen’ bir süreç işleyecek.
***
ABD sisteminden esinlenen model artık iyice netleşmeye başlamış. Diyorlar ki:
Güçlü bir denge denetim mekanizmasının ve güçlü bir Meclis sisteminin olduğu, ABD modeli bir başkanlık modeli olacak.
Yürütmesi de güçlü olacak, yargısı da güçlü olacak.
ABD sistemindeki tıkanmaların giderildiği bir hükümet sistemi olacak.
Peki, ABD sistemindeki tıkanmaların revizesi için nereden faydalanılacak?
Sistemdeki tıkanıklar ABD’nin de 50 yıllık tartışma konusu, neredeyse külliyat sayılacak bir dökümana sahipler. Beştepe’deki ekip, o dökümanlardan faydalanıyor.
Gelelim, yazının başlığındaki sorunun cevabına.
Beştepe’deki ekip ikiye bölünmüş durumda.
Masadaki çoğunluk, “Türkiye’de sistem değiştikten sonra beklemenin bir anlamı yok. Bu belirsiz durumdan kurtulalım” derken…
Masadaki birkaç kişinin önerisini yazmaya lüzum var mı?
Sanırım… Sanırım… Sanırım…
2017 yılında Türkiye ‘Başkanını’ seçmek için sandığa gidecek.
2018 yılına kalır mı? Bir ihtimal.