Alevi olduğunu söylemek...
Cumhurbaşkanı Erdoğan günlerdir oynadığı sessiz sinema oyunuyla “seccade-kıble” üzerinden Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Alevi olduğunu ifade ediyordu. Erdoğan’ın leb demesini, mezhep aidiyetini siyaseten önemseyen seçmenler tamamlayacaktı.
Bu coğrafyada, bu topraklarda yaşayan herkes Erdoğan’ın döndüre döndüre, üstüne basa basa söylediği “Manevi değerlere hassasiyeti olmayanın seccadede gözü olmaz”, “Kıbleyi bilmeyenler tabi ki seccadeye ayakkabıyla basar” sözlerinin ne anlama geldiğini gayet iyi bilir.
Nitekim Kemal Kılıçdaroğlu sosyal medya hesabından “Çıkar ağzından baklayı, ‘affedersiniz’ diyerek söyle. Söyle de rahatla” diyerek Erdoğan’a meydan okudu, köşeye sıkıştırdı.
***
Erdoğan sıkıştığı köşeden “seccade -kıble” diyerek sessiz sinema oynamaya devam ediyordu, 14 Mayıs’a kadar da istediği kıvamı tutturacağına inanıyordu.!
Ki…Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 19 Nisan akşamı sosyal medya hesabından yayınladığı “Alevi” başlıklı videoyla gençlere seslendi.
Konuşmasına “Bu gece sizinle çok özel, çok hassas bir konuda konuşmamızın zamanı geldi” diyerek başlayan Kılıçdaroğlu’nun sözleri şöyle:
“Ben Aleviyim. Hak Muhammed Ali inancı ile yetişmiş samimi bir Müslümanım. Allah’ın verdiği bir canım var, kul hakkı yemem. Harama el uzatmam. Kimliklerimiz bizi biz yapan varlığımızdır, onurla sahip çıkmamız gerekir, onları seçemeyiz. Onlarla doğarız, büyürüz ve yaşarız. Ancak hayatta seçebileceğimiz çok önemli şeyler var. İyi bir insan olmayı, dürüst olmayı, ahlaklı olmayı, vicdanlı olmayı, erdemli ve adil olmayı seçebiliriz. Daha iyi bir yaşamı özgür ve zengin bir ülkede yaşamayı seçebiliriz, bu seçimlerimiz hem bizi hem içinde bulunduğumuz toplumu hızla değiştirebilir.”
Şunu ifade etmeliyim ki ülkeme dair hiç bu kadar umutlanmamıştım. Son günlerde bana bu kadar iyi gelen başka bir şey olmamıştı.
Bu yüzden öncelikli olarak buradan kendi adıma Kemal Beye teşekkür ediyorum.
Hepi topu üç dakikalık bir video ile Kılıçdaroğlu gençlerin nezdinde hepimize neyin önemli olduğu muhasebesini yaptırıyor.
Ne önemli gerçekten?
Bizi beş yıl boyunca yönetecek, ülkemizin yönetimini teslim edeceğimiz bir Cumhurbaşkanı’nda aramamız gereken özellikler neler?
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bizi temsil etmesini istediğimiz, maaşını bizim verdiğimiz bir siyasetçide biz hangi özelliklere bakmamız gerekiyor?
Bu ülkenin insanlarını “bizler-onlar” diye ayıracak bir siyasetçiyi milletvekili yapmak istiyor muyuz?
Kıblenin neresi olduğunu bilmesi yetiyor mu?
Dürüst, hakkaniyetli, harama el uzatmaz, erdem sahibi ama Alevi mi?
Ülkeyi çok iyi yönetir, tam bir devlet adamı, ayrıştırmaz, ötekileştirmez, devleti, bürokrasiyi iyi bilir, yolsuzluğa, arsızlığa geçit vermez tamam ama eşi başörtülü mü?
Hakkı, hukuku korur, adaleti sağlar, zulmetmez, kamu malına el uzatmaz, çalmaz, çırpmaz, devlet kurumlarına eşini, dostunu doldurmaz, vatandaş ayrımı yapmaz, harama el uzatmaz, gözünün uzuyla bile bakmaz ama CHP’li mi?
İktidara gelirlerse bu ülkenin enflasyon sorunu olmaz, kişi başına milli gelir artar, yoksulluk biter, işsizlik sorunu çözülür, ülke uçar gider ama CHP’ye oy verilmez mi?
Açta kalınsa, yoksulluk diz boyu da olsa, enflasyon yüzde 85 değil yüzde 150 bile olsa seccade kazansın mı?
Hangisi önemli?
Dürüst olsun, harama el uzatmasın. Kul hakkı yemesin. Ülkeyi on adım daha ileriye götürecek bir vizyona sahip olsun Kürt bir Cumhurbaşkanı olsun.
Ahlak sahibi olsun, liyakat ehliyet sahibi olsun, erdemli olsun, bu ülkenin insanı olsun, bu ülkenin vatandaşı olsun, isterse Ermeni olsun. Yeter ki vatansever olsun, bu ülkenin insanı olsun.
Hakka hukuka riayet etsin, zulmetmesin, ötekileştirmesin, kutuplaştırmasın Müslüman bir Cumhurbaşkanı olsun.
***
Bu ülke çok yoruldu.
Kimlikleri konuşmayacağımız, başarıları konuşacağımız, Lazıyla, Kürdüyle, Alevisiyle Sünnisiyle, başı açığıyla, başı kapalısıyla eşit olduğumuz, kimsenin ötekileştirilmediği, dışlanmadığı, toplumsal uzlaşmanın sağlandığı, fırsatça eşit olduğumuz, özgürlüklerin, kazanılmış hakların siyasi partilerin tekelinde olmadığı, fikirleri, siyasi tercihleri nedeniyle kimsenin düşmanlaştırılmadığı, hukukun sopa olarak kullanılmadığı bir ülke sadece bu ülkenin gençlerinin değil yaşlısıyla, genciyle herkesin arzusu.
Kimlik, ideoloji siyasetinin ülkemizi nereye getirdiği ortada değil mi?
***
Kılıçdaroğlu’nun ‘Alevi’ videosu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bir hayli kızdırmışa benziyor. Sakarya’da Akyazı Recep Tayyip Erdoğan Spor Kompleksi Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada demiş ki:
“Bu zata kimse inancını, mezhebini, meşrebini sormadı. Durduk yere mezhep üzerinden tartışma çıkartıyor, fitne ateşi yakıyor. Niçin yaşın 74’e geldikten sonra, birdenbire mezhebi kimliğinle kamuoyunun huzuruna çıkma ihtiyacı duydun?”
Çok acayip bir yaklaşım. Bir kimsenin Alevi olduğunu söylemesi niçin fitne ateşi yakmak olsun?
Bu ülkede Alevi bir vatandaşın yüksek sesle Alevi olduğunu söylemesi art niyetli bir şey mi? Mezhep tartışması çıkarmak mı?
Sahiden mi? Madem öyle Sayın Cumhurbaşkanı 2014 yılında Kemal Beye “Ben Sünni olduğumu rahatça söylüyorum sen de çık Alevi olduğunu söyle” diye niye sesleniyordunuz? Amacın Sünni kitlelere Kılıçdaroğlu’nun Alevi olduğunu haber vermek değil miydi? Böylece Kılıçdaroğlu’na oy vermemelerini sağlamak değil miydi?!