Mucizeler ve gerçekler
Futbolda mucize yoktur. Disiplin, çalışma, konsantrasyon, arzu, yeterlilik, uyum vardır. Ve bir dünya dış etken. Tüm bunlar bir araya gelince şansı çağırırlar.
Yani piyangoda ikramiye çıkması için önce bilet almak gibidir. Ersun Yanal da Fenerbahçe’nin bileti. Şimdi sıra şansın dönmesine kaldı ama onun için de zaman gerekir.
Yanal’ın da bir fani olarak elinde sihirli değnek yoktu. Doğal olarak Fenerbahçe de eski Fenerbahçe’ydi. Ama ilk yarıda daha istekli, oyunu rakibin alanına yığan, kanatları daha etkili kullanan bir takımdı. Yan ortalar Slimani’ye güdümlüydü ama bitirici hamle yine ondan gelmedi, gelemedi. Şutları kaleciyi değil gökteki kuşları avladı durdu. Kilidi açan ise Isla’nın arka direğe ortasını çok iyi takip eden Ayew oldu. Valbeuna’nın ilk golü anımsatan ortasında Skrtel farkı ikiye çıkartarak yeni hocalarına hoş bir merhaba dedi.
İlk yarıda Fenerbahçe’nin enerjik futbolunda takım olarak yardımlaşma kadar Valbeuna ve Mehmet Ekici’nin etkili oyunlarının payı vardı.
Erzurum bu yoğun baskıya ancak ikinci yarıda iki değişiklik birden yaptıktan sonra karşılık verebildi. Konuk ekip devre dönüşü bulduğu golle moral buldu ve maça ortak oldu. Kalan süre geniş alanda oynandığı için her iki takım da gole yakın durdu ve stada yeni umutla gelen taraftara eski filmi izletir oldu.
Ayew’in karşı karşıya kaçırdığı gol farka giden yolu tıkadı belki ama Erzurum da puana hep yakın durdu fırsatını bulduğunda golünü de buldu.
Sonuç olarak ilk yarıda Ersun Yanal’ın Fenerbahçe’si, ikinci yarıda Cocu’nun 90 dakikayı çıkaramayan Fenerbahçe’sine dönüştü. Umutlar da önümüzdeki maçlara ve devre arasındaki kampa kaldı.