Kaybedeni olmayan maç
İnsanlar futboldan başını kaldırıp salonlara pek bakmıyor ama Türk kadın voleybolu bir süredir sessiz sedasız bir devrim gerçekleştiriyor. Türk sporunun lokomotifi haline gelen kadın voleybolunda uluslar arası alanda dün geceye kadar tam 23 kupa elde edildi. Üstelik bunların çoğu son 10 yılda gerçekleşti.
11 kupa kazanan VakıfBank’ı 6 kupayla Eczacıbaşı, 3 kupayla Fenerbahçe, 2 kupayla Bursa Büyükşehir Belediyespor ve 1 kupayla Yeşilyurt takip ediyordu.
VakıfBank, CEV Şampiyonlar Ligi’nde 5, Dünya Kulüpler Şampiyonası’nda 4, Kadınlar CEV Kupası ve Challenge Kupası’nda birer şampiyonluk yaşamıştı.
Eczacıbaşı, FIVB Kadınlar Dünya Kulüpler Şampiyonası’nda 2, CEV Şampiyonlar Ligi’nde 1, CEV Kupası’nda 3 kez mutlu sona ulaşmıştı.
Fenerbahçe, birer kez Kadınlar CEV Şampiyonlar Ligi, FIVB Kadınlar Dünya Kulüpler Şampiyonası ve Kadınlar CEV Kupası şampiyonlukları elde etmişti.
Bursa Büyükşehir Belediyespor, CEV Challenge Kupası’nda 2, Yeşilyurt da aynı organizasyonda 1 kez şampiyon olmuştu.
Bu tablonun futbolda gerçekleşme olasılığını düşündüğünüzde başarının büyüklüğünü daha iyi anlıyorsunuz. Dün de bu büyük başarı yolunun taç giyme töreniydi. İlk kez Avrupa’nın en büyük kupasında iki Türk takımı final oynuyordu. Daha da ilginci yarı finalde bir Türk takımı daha, Fenerbahçe Opet boy göstermişti.
Vakıfbank son döneme damgasını vuran takım. 1986’da kurulan, 2000 yılında Güneş Sigorta ile birleştikten sonra çıkışa geçen Vakıfbank bir müze dolduracak kupa kaldırdı. Eczacıbaşı ise bir ekol takıı. Yarım asrı geçen sürede Türk kadın voleybolunun baş aktörü olmayı sürdürüyor. Faruk Eczacıbaşı ve ekibi kulübü hem yetiştirici hem de yarışmacı takım kimliğinde tutmaya devam ediyor. Eczacıbaşı Spor Kulübü’nün başkan yardımcısı Erdal Karamercan her yıl 4 bin kızın voleybol okullarında eğitim aldığını belirtirken Turuncu- Beyazlıların 56 yıldır süren misyonuna da vurgu yapıyor.
Dün gece böyle bir maç vardı Torino’nun Pala Alpitour salonunda. Biri devletin, diğeri özel sektörün lider takımı; biri tecrübeli hoca Guidetti, diğeri yeni Cengiz Göllü olma yolunda ilerleyen genç yerli hoca Ferhat Akbaş’ın takımı Türk voleybolu için kaybedeni olmayan finalde karşılaşıyordu.
Maç beklendiği gibi büyük bir çekişmeyle başladı. Vakıfbank ilk seti 27-25 aldı. Ligi namağlup bitiren ancak finallerde kaybeden Eczacıbaşı’nın silkinmesi gerekiyordu ama demoralize olma hastalığı nüksetti.
Boskovic maça ağırlığını koyamazken Egonu müthiş oyunu ve sayıları ile ikinci seti de Vakıfbank’a (25-17) getirdi. Eczacıbaşı üçüncü sette tekrar oyuna döndü, başta Hande, Simge olmak üzere 25-23 ile seti finali kolay bırakmayacağını gösterdi.
Gabi ve Zehra’nın etkili oyunu, Egonu’nun sayıları tecrübeli VakıfBank’ı yeniden öne geçirdi. İstediği verimli pasları alamayan Boskovic’in düşük katkısı Eczacıbaşı’nın hızını sürdürmesine engelledi. Ve Vakıfbank, üst üste ikinci CEV Şampiyonlar Ligi’ni kazandı. Türkiye’ye gelen 24 kupanın 12.’sini kaldırdı.
Cumhuriyetimizin 100. Yılında bir gurur gecesi yaşadık. Kupayı Vakıfbank kazandı ama gecenin asıl kazananı, bu özel yılda bizde final mutluluğu yaşatan Türk kadın voleybolu oldu.