Trabzonspor için kötü başlanan bir ligi üçüncü sırada bitirmek sezonu kurtarmak demek. Tabii bir de seneye Avrupa Ligi’ne iyi bir yerden katılmak demek.
Beşiktaş içinse kazanmak, mucizelere bağlı olsa da şampiyonluk yarışının içinde kalmak, en azından Şampiyonlar Ligi hakkını kovalamak demekti. Ancak gel gör ki Beşiktaş, Galatasaray derbisinden sonra kepenk indirmişti. Temposuz hatta isteksiz futbolu dün de devam etti.
İlk yarıda daha istekli bir Trabzonspor ve görece dengeli bir oyun vardı sahada. Bu yarıda Beşiktaş oyunu yavaşlatarak dengeyi kurmaya çalıştı. Burak’ın altıpastaki şutunu müthiş bir refleksle çıkaran Uğurcan’ı başka bir pozisyonla rahatsız edemediler. Quaresma ve Ljajiç’in yavaşlığına Güven de ayak uydurunca Burak ileride hep yalnızları oynadı.
İlk yarıda baskı kurmaya başlayan ev sahibi ekip ikinci yarıda sonuca gitmesini bildi. Şenol Güneş’in Necip ve Kagawa’yı ikinci yarının hemen başında sahaya sürmesi de topun Beşiktaş’ta kalmasını sağladı ama bireysel hataların önüne geçemedi. Abdülkadir Ömür’e eskortluk yapan Mirin’in hatası Novak’ın golüyle sonuçlandı. Topu çevirmek dışında ağırlığını sahaya koyamayan Beşiktaş Kagawa ile skoru eşitledi ancak aynı Kagawa’nın kaptırdığı top Yusuf’un golü olarak da faturalandırıldı.
Trabzonspor’da Uğurcan iki nefis kurtarışla parlamaya devam etti. Pereira, Hüseyin, Hosseini, Novak dörtlüsü en rahat maçlarından birini yaşadı, çok az baskı gördü. Sosa, Abdülkadir Parmak uyumu yine üst düzeydi ancak yenilen golde Sosa’nın hatası vardı. Yusuf, Abdülkadir Ömür, Nwakaeme, Rodallega hattında ise günün adamı genç Abdülkadir’di.
Beşiktaş’ta Karius şık kurtarışlar yaptı ama gollere engel olamadı. Adriano, Mirin, Vida, Caner dörtlüsünden bir tek Vida görevini tam yaptı. Medel, Atiba orta alanı tutmaya çalıştı ama Adem Ljajic, Quaresma, Güven Yalçın üçlüsü sapır sapır dökülünce Burak Yılmaz silahı da etkisiz hale geldi.
Sonuç olarak maçı, daha çok isteyen kazandı.
