Tuna nehri akmam diyor
“Tuna nehri akmam diyor Etrafımı yıkmam diyor Şanı büyük Osman Paşa Plevne’den çıkmam diyor”
Oy Plevne… Vay Plevne… Rusları dize getiren ve aylarca uğraştıran Gazi Osman Paşa’nın dillere destan Plevne savaşlarını yaptığı şehirdeyim.
Savaşların en şiddetli geçtiği tepeye bir Panorama yapılmış. “1877 Plevne Destanı” adı verilen binanın içinde Bulgar ve Rus ressamların tablolarıyla Plevne Savaşı anlatılmış. Benimse dudağımda bir türkü… Tuna nehri akmam diyor, etrafımı yıkmam diyor, şanı büyük Osman Paşa Plevne’den çıkmam diyor. ***
Murad Hudavendigâr’ın sadrazamı Çandarlı Ali Paşa tarafından 1388 yılında fethedilen Plevne, 1878’e kadar bir Türk şehri olarak kalmış. “93 Harbi” olarak bilinen Osmanlı-Rus Savaşı’nın yapıldığı, Gazi Osman Paşa ile birlikte andığımız ve insan ruhunda genişlik duygusu uyandıran şirin bir şehir.
Sofya girişinden sonra bir Osmanlı köprüsü dikkat çekiyor ilk olarak. Osman Paşa o köprüde gazi olmuş. Köprünün yanında yer alan küçük evde teslim oluyor Ruslara. Osmanlıdan kalma toplar, silahlar, Balkanlardan ayrılışımızı simgeleyen pek çok heykel, pek çok anıt şehrin her yerinde sergileniyor. Türklerin Balkanlardan çıkışı Plevne’den başladı. Bulgarlar ve Ruslar o savaşla çok gurur duyuyor, Plevne’yi yaşatıyorlar şehrin her yerinde.
Şehir çok düzenli. Viyana’ya, Belgrat’a yakın. Viyana mimarisinden esinlenmiş belli ki. Seksen bin nüfusu var, yirmi beş bin civarında Türk/Müslüman yaşıyor. Ama pek çok Bulgar şehri gibi Plevne de gençleri olmayan bir şehir. Sokaklar bomboş. Genç yok sokakta, çocuk yok. Ama sokakları çok güzel, meydanları çok güzel düzenlenmiş. Türkler/Müslümanlar daha çok köylerde yaşıyor. Bir zamanlar yirmi dördü cami olmak üzere, yüzün üzerinde Türk eserinin bulunduğu şehirde şimdi sadece bir cami var. Onun dışında ayakta kalan bir kışla, beş-altı adet çeşme, sekiz-dokuz adet konak…
***
1912 yılında başlayan Balkan savaşlarından önce Balkanlarda Ruslarla sayısız savaş yaptık. Bunlardan en önemlisi kuşkusuz “93 Harbi” olarak bilinen -1877/1878- Osmanlı-Rus Savaşı’dır. Mehmetçiğin Balkan cephesinde verdiği en önemli savaş, Tuna boylarında Plevne’de Ruslarla yaptığı savaştır. Tarihe altın harflerle geçen, mertlik ve yiğitliği ile düşmanların bile saygı ve sevgisini kazanan Osman Paşa, aylarca aç ve susuz Plevne’yi başarı ile savundu.
***
Aldığı emir üzerine Vidin’den Plevne’ye gelen Osman Paşa daha şehre ulaştığı gün Ruslar tarafından yapılan bir taarruza karşı gelir ve ilk Plevne zaferini kazanır. Bundan sonra askerlerini yeni bir savaşa hazırlayan, istihkâmlarını düzenleyen Paşa, düşman kuvvetlerinin saldırılarını bekler. Plevne’nin her yönünün düşman kuvvetleri ile çevrili bulunmasına rağmen Osman Paşa komutasındaki kuvvetler, güçlerinden hiç bir şey kaybetmeksizin günlerce üstün düşman kuvvetlerine karşı koymaktan çekinmez. Aradan aylar geçmesine ve hiçbir yerden yardım gelmemesine rağmen Osman Paşa, savunmadan bir an şaşmaz ve yapılan bütün teslim olma tekliflerini reddeder.
Ordunun yiyecek ve silah yedeklerinin tükenmeye başlamasıyla birlikte “şehirden bir saldırı ile çıkmak” kararı verilir. Dört bir yanı üstün düşman kuvvetleri ile çevrili Plevne’den süngü kuvveti ile çıkma planları hazırlanır. Bu plan dahilinde Osman Paşa öncülüğündeki ordu 10 Aralık 1877 günü Vid suyunu geçerek düşman kuvvetlerine saldırır. Çok kanlı bir şekilde ve süngü süngüye yapılan bu çıkış harekâtı sırasında düşman orduları yirmi bin asker kaybeder. Osman Paşa’nın kaybı ise dört bin şehittir. Mehmetçik, Plevne savunmasında büyük kahramanlıklar gösterir. Ama ne yazık ki beklenen yardımın gelmeyişi savaşı kaybetmemize neden olur. Teslim olmaya yanaşmayan Osman Paşa yaralanarak esir düşer, Türk tarihine adeta bir destan yazan Osman Paşa Plevne savunmasında gösterdiği üstün başarı sebebiyle gazilik unvanını alır.
Türk, dünyayı kötüler yönetmesin diyen insanların adıdır. Bunu yaptı yol boyunca. Sonra takati yetmedi.
Askerinle bin yaşa Türk’ün paşası diyerek ayrılıyorum şehirden, geride hüzünler bırakarak.
Unutmadan, Plevne kahramanının kabri Fatih Camii bahçesindedir.