Tedirginliğimiz ölümden değil
Tedirginiz, yaşamak için geç kaldık çünkü. Bugünü kendimize, bugünü birbirimize veremedik. Geçemedik kapıların eşiğinden. Işıklara, bizim olmayan gündemlere, bizim olmayan dünyalara sürüklendik.
Herkes bir âlem içinde, oyalanıyor. Yalnızız. Birbirine hoşlukla bakmıyor insanlar. Bütün gövdeleriyle dönmüyorlar birbirlerine.
Kaybolduk ve tedirginiz.
Kayboluşumuzun şaşkınlığıyla tedirginliğimiz sürüyor.
Tedirginliğimiz ölümden değil, kalbimizdeki kilitlerden.
Her gün yeni kilitlerle dönüyoruz eve, azaltmak için korkularımızı. Anahtarları kaybedeceğiz diye uyuyamıyoruz.
Çok kilit var üstümüzde.
Kilitler güveni, şefkati, merhameti kaldırıyor. Altından, gümüşten kilitler; yağmuru, baharı, kışı, garipliği yok ediyor.
Var mı kırk birinci bir oda?
Kilitler bize gönüldekini verseydi tedirgin olur muyduk? Gönüldeki kilitler açılsaydı hayretle donar mıydı dünya? Kilitler açıldığında bu bizleri mutlu kılar mıydı?
Hikâye nasıl biter bilinmez. Kilitler ne getirir bilinmez. Yaklaşan ve açan ne bulur bilinmez.
Umduğunu bulan mı mutludur, bulduğunu sunan mı? Mutluluk nedir bilinmez. Bilinmez talih kuşunun son kanat çırpınışı. Tedirginliğe yaklaşanın son hali nedir bilinmez.
Tedirginliğimiz ölümden değil, kalbimizdeki kilitlerden.