73 yıldır kanayan yara: Can Kırım
Kırım bizim vatanımızdı, ne acıdır ki şimdi elden çıkmak üzere.
73 sene önce -18 Mayıs 1944- yüz binlerce Kırımlı Müslüman Türk anavatanlarından sürgün edildi. Kırım Türklerinin karşılaştığı en büyük facia. Sürgün dediysem, binlerce insanın şahadeti ve kaybolan bir vatandan söz ediyorum.
O güzel belde şimdi yeniden Rusya’nın işgali altında.
***
Kırım’ı Putin işgal etti. Biz şimdi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i normal bir devlet başkanı, normal bir demokrat ve normal bir insan olarak görüyoruz. Putin’in Rusya’sını her hangi bir Rusya olarak değerlendirmek mümkün değil. Putin Rusya’sı Komünizmin ilkel ekonomik sisteminin kısmen devre dışı bırakıldığı Sovyetlerin devamından başka bir şey değil zihniyet olarak. Putin Rusya’sı hiçbir zaman ve hiçbir şart altında eski Sovyet coğrafyasında eski tahakkümünü şu veya bu şekilde kurmaktan hiçbir şekilde vazgeçmeyecek. Vazgeçmediklerini görüyoruz.
***
Kırım, Karadeniz’in kuzeyinde dünyanın en güzel yarımadası. Yarımada’da yaşayan 3 milyona yakın nüfusun yarısından fazlası Rus. Yüzde 25 Ukraynalı, yüzde 15 kadar da Kırım-Tatar Türkleri yaşıyor.
Bu bilgiler önemli. Fakat daha da önemlisi o bereketli topraklar bir gecede evlerinden alınarak sürgüne gönderilen kardeşlerimizin anavatanı.
Kırım Türkleri bundan 73 sene önce Sovyet yönetimi tarafından hayvan vagonlarına doldurularak Sibirya ve Orta Asya çöllerine sürgüne gönderildi. Bu insanlık faciasında 423 bin Kırım Türkü 22 gün süren sürgün ve sonrasındaki bir kaç ay içinde soğuk, hastalık ve açlıktan hayatlarını kaybederek şehit oldu.
***
Kırım Türklerinin vatanlarına dönme mücadelesi ancak 1956 yılında Stalin’in ölümünden sonra başlayabildi. Kardeşlerimiz orada 15 yıldan fazla Sovyet hapishanelerinde kalmış Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu önderliğinde olağanüstü bir mücadeleyle vatanlarına dönmeyi başardılar. Teröre, şiddete başvurmadan, bir tek masumun gözyaşını dökmeden. Bugüne kadar yaklaşık 300 bin kişi dönebilmiş anayurda. Asıl mücadele de anayurda dönüşten sonra başlıyor aslında.
Kırım Türklerinin bugün en büyük meselesi milli kimliklerini korumak. Rusya’nın işgaliye işleri epeyce zorlaştı. Eski Sovyet coğrafyasından Kırım’a dönenlerin adaptasyonlarını sağlayacak ve bu konuda onlara yardımcı olacak kuruluşlara şimdi çok ihtiyaç var. Okul, cami, kütüphane gibi dini, kültürel ve sosyal kurumlar son derece yetersiz. Fevkalade derin bir kültüre ve tarihe sahip olmalarına rağmen, Kırım Türkleri özel olarak sürgünle gelen, genel olarak tüm diğer halkların zaten yaşadığı kültürel darbeleri üzerinde taşıyorlar.
Sürgün ve soykırımın üzerinden 70 küsur yıl geçmiş olmasına rağmen yaralar sarılamadı. Ukrayna döneminde Türkiye’den halkın, Kırım derneklerinin ve devletimizin TİKA vasıtasıyla yaptığı yardımlar da Rusya işgaliyle birlikte kesildi. Onların şimdi korkusu 1944’teki gibi yeniden sürgün edilmek. Kırım’da yaşayan 300 bin Türkün acılarla dolu hafızası yeniden canlandı. Rus işgaline karşı çıkan Kırım Türkleri büyük baskı altında. 1991 yılından beri seçtikleri en üst temsil organları olan Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) kapatıldı. Kırımoğlu ve halefi KTMM Başkanı Refat Çubarov ve başka liderler Kırım’a sokulmuyor. Meclis’in başkan yardımcısı Ahtem Çiygöz 2,5 yıldır tutuklu. Bir diğer başkan yardımcısı İlmi Ümer tımarhaneye konuldu, çıkarıldı, yargılanıyor. Birçok dini kitap, Mevlana’nın eseri dahi yasaklandı. Kırım Tatar aktivistlerinin evlerine baskınlar sıradan hale geldi. Kaçırma, öldürme, kayıplar, tehditler hız kesmiyor. Dahası işgalciler Kırım Türklerinin işgal öncesinde her yıl Akmescit meydanında 30-40 bin kişiyle gerçekleştirdikleri 18 Mayıs 1944 sürgün kurbanlarını anma mitinglerini yasakladı. Hiçbir yerde toplantı dahi yapamıyorlar. Camilere gidenler fişlendi. Mahkemelerde onları savunan bir iki cesur Rus avukatlar da tehdit ediliyor… Siyasi ve kültürel baskılara dayanamayan, işsizlik ve ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya kalan çok sayıda Kırım Türkü yaşadıkları yeri terk ediyor.
***
Rusya Kırım’daki Türk varlığına son vermek istiyor. Şimdi ortada sürgünden başka bir sorun var: Kırım Türklerinin yitirdiği büyük, telafi edilmez maddi, kültürel, insani kayıpları kim nasıl tazmin edecek? İşgalcilerin baskı ve zulümlerine karşı Kırımlı kardeşlerimizi kim koruyacak?
İsmail Gaspıralı’nın, Cengiz Dağcı’nın yurdu, 1500 yıllık kadim Türk-İslam ülkesinin çilekeş evlatlarına kim sahip çıkacak?