Kısmak ile sıkmanın farkına giriş

Kısmak” kelimesinin “kısa” ile aynı kökten olduğunu biliyoruz. Kısmanın sonundaki “s” harfini kaldırıp yerine başka sesli harfler koyalım: Kıyma, kıpırdama, kımıldama, kıvranma, kıvırma, kıkırdama, kıkırdak, kış ve kışkırtma, kıç, kıt, kın, kıl, kırma, kıvırma, kız ve kızma… Bu kelimelerin “kı-” kökü ile irtibatlı olduğunu düşünmek mümkün. Kıvırmak ile kıkırdak’ın ilişkisini ve farklılığını kırmak fiilini de hesaba katarak görebiliriz. Bunu ve diğer saydığım kelimelerin arasındaki ilişki ve mana geçişlerini görmek için Kökses Teorisini bilmek de gerekmiyor.

Bu “kı-” sesinden sonra gelen seslerin kelimeyi nerelere taşıdığını irdeledikten sonra (ki bunu başka bir yazımızda, Kıldan ince kılıçtan keskince bir kelime başlıklı yazımızda yapmıştık, şimdi buna girmeyeceğim.

Kısmak kelimesi ile ilgili ikinci yoklamamızı Kökses Teorisine kulak vererek yani baştaki “k” sesini kaldırarak bakmaya devam etmenin faydaları olacaktır. Bakalım: “-ıs-” kökü ile karşılaşıyoruz. Baştan söyleyeyim ki Kökses Teorisini kabul etmeyenler, itiraz edenler, bilimsel bulmayanlar kelimeyi sadece sondaki sesleri kaldırarak irdelemekle meşguller. (Bilim ve bilimsellik meselesi ve bu kelimelerin neyin nesi olduğuna ilişkin etimolojik irdelemelerimizi görmek, okumak için link verebilirim ama ikide bir kendi yazımın linkini veriyor duruma düşmemek için internetinizin arama motoruna bilim asım gültekin karar yazınız, bakınız, ilgili yazılarım çıkacaktır. Fakat bilimi körü körüne seviyorsanız sakın bakmayın! Demedi demeyin!!!)

Bir de şu iki tarz sapkın köken yoklayıcılar var. Bir dilin kelimesini ille başka bir dile dayandırma düşkünleri veya bunların tam zıddı bir konuma konuşlanıp dünyanın tüm dillerinin bütün kelimelerinin kendi dillerinden o dile geçtiğini savunma düşkünleri var.

Ben bu iki yoldan gidenleri çok fazla dikkate almıyorum. Hiç almıyorum değil, elbette ne diyorlar diye bakıyorum ama genelde bu iki taife de fazla uçuyor. Ben daha ziyade Türkçenin kendisine ait bir kelimenin sondaki eklerini kaldırarak kelimenin kökünü görmeye çalışan yaklaşımı diğerlerine göre daha ciddi buluyorum. Bunu yapanlardan daha fazlasını yaparak kelimenin sadece sondaki eklerini çıkarmakla yetinmeyerek kelimenin başındaki sessiz harfi de kaldırarak kelimenin kökünü yoklayan, hatta orada da kalmayıp o başa başka hangi sessiz harfler gelebilmektedir, bunu da yoklayan ve böylelikle hem kelime kökünü keşfeden hem de tek tek seslerin kelimelere hangi manaları yükleyebildiğini görmeye çalışan yaklaşımı çok kıymetli buluyorum. Bunu yapmamız Türkçe sondan eklemelidir diyenleri yalancı çıkarmış olmuyor, sadece eksik söylemiş olduklarını ortaya çıkarmış oluyoruz.

Bu izahlardan sonra gelelim “-ıs-” köküne. K-ıs, s-ıs, c-ıs, f-ıs, p-ıs, t-ıs gibi kelime köklerini “ıs” kökü ile irtibatlı görebiliriz. Tanıyabileceğimiz kelimeleri ile zikredelim bu kelimeler: sıska, fısıldamak, pısırık, tıslamak. Bu kelimelerin her birinde kısmak, kısılmak ile alakalı mana görebiliyoruz. Fısıldamada sesin kısılarak konuşulması anlamını, sıskada vücudun kilo bakımından kısıtlı bir yapıya sahip olduğu manasını, pısırık kişinin hareket kabiliyeti bakımından kısıtlı bir bünyesi olduğu manasını görebilirsiniz. “Cıs”ta bir çekinme, kaçınma, ısıcak bir nesneden uzak durma manasını, tıslamada ise suyu kısılan hatta kesilen bir musluğun çıkardığı sesi görebiliyoruz.

Kısmak böyle tamam, peki sıkmak nasıl, onu da haftaya irdeleyelim.

Önümüzdeki günlere dair kısa kısa…

*Bakalım yarın akşam insanımız, sesi meydanlarda kısılan emektar büyüğümüze muhabbetini, vefasını Kısıklı’da sesi kısılıncaya kadar yine gösterebilecek mi? İnşallah vefa kazanır.

*Kendim ne kadar eksik, kusurlu da olsam, temsil makamında olmasam da Üstad Sezai Karakoç’un sesinin izinden gitmeye çalışan, o ses ile yoğrulmuş bir Dirilişçi olarak şunu demeden edemeyeceğim: İnşallah “hatalardan ders alın artık” diyenlerin ve “kibir sizin hareketinize hiç yakışmıyor” diyenlerin sesini bir yenilgi yaşandığı için değil de kendiliğinden derslerini çıkartarak dinlemeye başlar yöneticilerimiz.

*Pazartesi akşamı 18.00’de Üsküdar FİKSAD’da Yunus Divanından Etimoloji Dersimiz var.

*Salı saat 13.00’de Konya Necmettin Erbakan Üniversitesinde Rasim Özdenören ile Müslümanca Düşünmek üzerine konuşacağız inşallah.

*Salı akşam Ankara’da dost ahbab ile sohbet edeceğiz.

*Çarşamba Üsküdar Baraka Kültür Evinde saat 18.00’de sadeleştirilmemiş metinlerinden Dedem Korkut, 19.00’da ise Saltukname okuyacağız. Katılmak isteyenler [email protected] a kendilerini tanıtan bir mail atabilir.

YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum