Duymak ile işitmenin farkı ne?
Bu çözülmesi zor bir soru. Duymak kelimesini çözmek o kadar da zor değil esasen. Hangi esasen? Neye esasen? Kökses teorisi esaslarına esasen. Esas mı diyorum essah mı diyorum? Essah mı essahih mi? Esas (elif sin sin) ile yazılırken esah (elif sad “noktasız h”) şeklinde yazılıyor. Esas öz, kök, bünyad, işin doğrusu anlamını taşırken esah veya essah veya es sahih; bunlar işe işin doğrusu, daha doğru gibi bir anlam taşıyor. Esah daha doğru demek iken Es Sahih dediğimizde aslı “el sahih”tir ama Arapçanın artikeli diye bilinen el takısı şemsi harfin önüne geldiği için “es sahih” denir. Kelimeye belirginleşme anlamı katar derler.
Biz tabii bildiğimizden değil, diyenlerin aktarıcısıyız. Duymuşuz, uyuyoruz duyduğumuza. Okumuşuz yayıyoruz, yazıyoruz. Ama öyle çok bilerek de değil. Duymak ve işitmek kelimelerinin farkı ne, diyorduk. Aralarında bir fark var mı ki, diyecekler çıkabilir. Bir fark olduğu kesin ama nasıl bir fark var, bunu bulmak zorlu.
İsmet Zeki Eyüboğlu duymak kelimesini Uygur Türkçesinde anlamak, sezmek anlamında kullanıldığını bildirir Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğünde. Tuy kelimesinin Kaşgarlı Mahmud’ta halk, budun anlamında geçtiğini de hatırlatır. Hasan Eren’in Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğünde duygun maddesini buluyorum. Doğan için tuygun kullanılıyor imiş. Bu beni doymak/ toy kelimelerine de götürdü biraz. Doymak ile duymak irtibatlı mıydı acaba?
İşitmek Hasan Eren’de de yok, İsmet Zeki Eyüboğlu’nda da yok. Tietze’de var ama onda da tatmin edici bir bilgi olmamakla beraber duymak ile işitmek arasındaki farkı çözmemize yarayacak bir bilgi de verilmemiş.
“Duymak” kelimesini kökses teorisine göre irdeleyip bölüp parçaladığımızda baştaki “d” sesini kaldırıyoruz, “uymak” kelimesi ile karşılaşıyoruz. “Duymak” ile “uymak” arasında bir ilişki var mıdır? “Duyma”nın içinde “uyma” ile alakalı bir anlam olmak durumunda. Annesinin kendisine söylediği sözü duymamazlıktan gelen bir evlat aslında annesini duyduğunun belli olması durumunda ona uymak durumunda kalacağını bildiği için onu duymamazlıktan geliyordur. “Duyduk ve itaat ettik” bu ifade Bakara suresi 285. ayette geçen “Semi’na ve ata’na” ifadesinin Türkçe tercüme edilmiş şekli. Aslında bu ayet daha çok işittik ve itaat ettik şeklinde tercüme ediliyor meallerde. Alim Şerif Onaran’ın yanlış hatırlamıyorsam Fransızcadan tercüme ettiği, Orhan Pamuk’un tamamını kimsenin okuyamadığını, okuyanların ölüverdiğine inanıldığını söylediği, tamamını 15 yıl önce okuduğum ama bir türlü ölmediğim Binbir Gece Masallarında “İşitmek ve itaat etmektir.” şeklinde tercüme edilmesine şaşırmıştım. Acaba Alim Şerif Onaran “Semi’na ve ata’na” ayetini hiç işitmemiş miydi?
Aklıma takıldı, Muhammed bin Hamza yani benim isimlerini eşleştirmem ile Akşemseddin bu ayeti nasıl tercüme etmiş, bakayım dedim. Şöyle: “İnandı Yalavaç ana kim indürinildi ona, Çalabısından dahi mü’minler. Dükeli inandı Tanrı’ya, dahi feriştelerine, dahi kitaplarına, dahi yalavaçlarına. Ayırmazuz hiç birisi arasında yalavaçlarından. Dahi eyittiler: “İşittik dahi boyun verdik, yarlığamağun senin ey Çalabımız yani yarlığa! Dahi senin dapadır dönecek yer.”
Duymak ile işitmenin farkını biraz daha görebilmek için haftaya da buyrun…
Davet:
- Dil Evi Etimoloji Topluluğumuzun Yunus Emre Divanından Etimoloji dersi pazartesi günleri saat 18.00’de Üsküdar Balaban Tekkesinde devam ediyor. Dersimiz ayda bir FİKSAD’da yapılıyor.
- Sadeleştirilmemiş metinden Dede Korkut Okumalarımız her Çarşamba 18.00’de Baraka Kültür Evi’nde
- Saltukname dersimiz her Çarşamba 19.00’da Baraka Kültür Evi’nde.
- Baraka Kültür Evi Mimar Sinan Mh. Bektaş Sk. No:2/3 Üsküdar
Topluluğumuza ve derslere katılmak için [email protected] a kendinizi tanıtan kısa bir mail atabilirsiniz. Dersler ücretsizdir. Bazen güzel kitaplar hediye edilir.