Yunanistan’ın yaptığını niye yapamadık?

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, orman yangınlarıyla mücadele ederken muhalefetin çıkardığı fitne yangınlarıyla da mücadele ettiklerini söyledi.

Daha ağır da konuşabilirdi.

İktidar propagandası ve medyası, muhalefeti nelerle suçlamadı ki!

PKK’nın çıkardığı yangını körüklemekle mi suçlanmadı muhalefet?

‘PKK yaktı, bunlar destekledi’ hezeyanları mı savrulmadı?

Nedeni, muhalefetin ‘söndürme uçaklarımız nerede, hazırlığımız niye yok’ diye sormasıydı.

Yangınlara etkin müdahale edilememesini kim eleştirdiyse, hızlı söndürülememesinden de o sorumlu tutuldu.

Çünkü iktidarı, kendilerinin yaktığı fitne ateşini de söndürmekle uğraştırmışlar.

İktidarın bir kusuru, sorumluluğu yok tabii.

Yangın bölgelerinde kundakçı avını tahrik eden, linç girişimlerini kışkırtan, insanların can güvenliğini tehlikeye atan fitne, sanki muhalefetin eleştirileriydi.

‘Söndürme uçakları nerede’ diye sorulması, ateşe benzin dökmüş gibi.

Halkı dolduruşa getiren, sorumluluğu iktidardan uzaklaştırmak için uydurdukları savunma değildi dersiniz.

Dış güçler bırakmadı, teröristler fırsat vermedi, kundaklama ve sabotaj olmasa iktidar aslında çok başarılı söndürecekti, başarısızlığın nedeni saldırı eseri olması yani...

Bu kurguda yangını çıkaran dış güçleri, resmen yardıma çağırmış olmamız da rahatsız etmiyor.

Söndürme uçağı gönderen AB mi, ABD mi vardı yangınların arkasında?

Neresinden tutsanız dökülen bir tutarsızlık...

Çok mu zordu, Yunanistan Başbakanı Miçotakis gibi çıkıp yangın söndürmedeki zafiyetlerden dolayı halktan özür dilemek?

Sorumluluğu üstüne almamak için bin dereden su getirmekten daha mı zor yahu!

Ordu söndürme helikopterlerinin hazırlık ve bakımlarından sorumlu Yunan Hava Kuvvetleri Komutanı Kumentakis bile istifasını verdi.

Bizim envanterimizde söndürme uçağı da helikopteri de yok. Cumhurbaşkanı talimatıyla alım çalışmalarına başladıklarını, Bakan Pakdemirli açıklamıştı. Sorumlusunun istifayı düşünmesi çok mu zor?

Söndürme uçağı filosuna sahip Yunanistan’da hükümet, yetersizliğini itiraf edebiliyor.

Bizim yerlilik ve millilik bilincimiz mi buna mani?

Yunan hükümeti, ‘zavallı ve aciz görünürsek görünelim, yeter ki fazladan bir karış orman yanmasın’ diye bakıyor. Komplekse kapılmıyor, gururuna yediriyor, tenezzül meselesi yapmadan Türkiye’nin de yardımını kabul edebiliyor.

Bizim devleti ve hükümeti aciz göstermemeye verdiğimiz hayati önemi, devleti ve hükümeti acze düşürmemeye vermemiz çok mu zor?

Fazladan bir karış ormanın daha yanmaması için, gerekirse Yunan’dan yardım almayı izzet-i nefsimize yedirmemiz çok mu zor?

Yanarsa hepsi yansın, kuyruğu dik tutmak uğruna bütün ormanlarımızı küle çevirmeyi tercih eder ama ölürüz de Yunan yardımı almaz mıyız?

Kim ki onlar bizim imdadımıza yetişecek, hadlerine değil mi bize yardım teklif etmek?

‘Fakir fukara’ görünmeyelim, vaziyeti çaktırmayalım, günü kurtaralım, ‘güçlü Türkiye’ algımız bozulmasın, içeride millete sattığımız imaj çizilmesin, gerçeği belli etmeyelim, gerisi mühim değil mi?

Yunan demokrasisinin bizimki kadar olamadığı şeyler de sıralayabiliriz elbette.

Ama başarısızlığı üstlenmek, hesap vermekten kaçmamak gibi konularda, yönetim anlayışımızın onlarınki kadar olup olamadığı ortada.

Yetkiyi alırken sorumluluk unutulmuş

Cumhurbaşkanlığı sisteminin en büyük vaadi, mazeretçiliği bitirmekti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletten istedikleri her yetkiyi aldıklarını, artık mazerete yer olmadığını, başarmaktan başka seçeneklerinin kalmadığını ilan etmişti.

Görünen o ki milletten her yetki alınırken sorumluluğu da almak unutulmuş. Bütün yetkiler iktidarda, her türlü sorumluluk muhalefette kalmış.

Muhalefetin suç ortağı da hala dış güçler. İkisi bir olup bırakmıyor ki iktidar, yangınları bile çok başarılı söndürsün. Nerede bir fiyasko görürseniz sorumlusu hala bunlar.

Yoksa biz kendimize yetmeyi bırakın, dünya muhtaçlarına da yeter, evvel Allah filo sahibi komşunun yangınına bile olmayan iki söndürme uçağımızla koşar mıyız?

Berat Bey’in bakanlıktan ayrılırken buyurduğu üzere “At izi it izine karıştı, Hak ile batılı ayırmak zorlaştı” belki.

Ama bazı şeyler de kabak gibi meydanda...

Kafa karıştırıcılara güvenip nasılsa bu karambolde doğruyla yanlışı çoğunluk ayıklayamaz sanılmasın. Milletin aklını bu kadar da hafife almamak gerekir.

YORUMLAR (55)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
55 Yorum