Halka rağmen halk için

1930'larda Halkevleri'nin kapı üstünde yazan slogan: Halk için, halk adına, halka rağmen...

Yani halk, gerçek sorun ve ihtiyaçlarını bilmez, anlamaz.

Halka dayatılıyor gibi görünen çözümler, halkın iyiliği içindir.

Cumhuriyet'in tepeden inmeci bu modernleşme projesiyle hesaplaşma rüzgârları, AK Parti'yi iktidara taşıdı.

Yüzyıl geçti, 22 yıldır AK Parti yönetiyor... Fakat ne değişti? Bugün hâlâ halka, gerçek sorun ve ihtiyaçlarının başka olduğu söyleniyor.

Halk içinden çıkmış, halkın iktidarı olma iddiasındaki AK Parti, bu sloganın tam zıddını temsil ediyordu.

Bir yere kadarmış...

Şimdi halka, gerçek gündeminin sandığı gibi enflasyon, hayat pahalılığı, kamuda israf, rüşvet ve yolsuzluk veya kötü yönetim olmadığı buyuruluyor.

Meğer acilen yeni bir Anayasa'ya ihtiyacı varmış. Hangi derdini çözecekse halka bu dayatılıyor.

O sırada bir halk kızı, Beyoğlu'nda sokakta yürürken önü kesilip iki kişinin saldırısına uğruyor. Taciz ediliyor, tecavüzden son anda yardıma yetişenlerce kurtarılıyor.

İki saldırgana ne mi oluyor? Gözaltına alınıp emniyet ifadesinden sonra salıveriliyorlar.

Görüntüler düşüp sosyal medyayı ayağa kaldırmasa tekrar gözaltına alınmayacaklardı.

Üstelik iki saldırganın da sabıkası kabarık. Daha önce cinsel saldırı, kasten yaralama, mukavemet, gasp ve otomobilden hırsızlık gibi suçlara karışmışlar. Poliste kayıtları çıkıyor.

İşe gelmediği zaman uyulmayabilen yeni Anayasa mı, suç makinelerinden halkı koruyacak?

Haberi okurken isyan etmez misiniz!

19 yaşındaki bir suç makinesi, daha geçen gün Ümraniye'de, sokakta polisle çatışıp bir kadın polisi şehit etmemiş sanki... Yargıda 19, poliste 26 suç kaydı çıkmamış... Bu sabıkayla sokakta nasıl serbestçe dolaşabildiği, halkı dumura uğratmamış sanırsınız.

Anayasa'lık bir durum yok. Cezalar mı yetersiz, kanun mu değiştirmek lâzım? Ne duruyorlar, siyaset bunun için değil mi? Meclis'i, siyasetçilerin elini tutan ne!

2020 ve 23'teki infaz indirimlerinden hangi suçlar yararlandıysa hepsi, 19'luk suç makinesinde bulunuyordu. Yani o tarihlerde içeri atılmış olsaydı da serbest bırakılacaktı.

Kim indirdi o cezaları, cezaevlerini katil ve tecavüzcülerden boşaltmak için kim erken tahliye etti?

Üstünde bile durulmadı, infaz indirimini yapanlar kulaklarının üstüne yattı. Halkın böyle bir sancısı, ıstırabı yokmuş gibi yaptılar.

Yüzleşmek yerine gündem saptırmayı seçip idam çığırtkanlarına çanak tuttular.

Duyan da cinayetten, tecavüzden yatanları, cezalarında infaz indirimiyle salmayı başkası istedi ve başardı zannedecek.

"Ülke Teksas'a döndü, Kemalist rejim suç makineleri üretiyor" hezeyanları dahi savruldu.

Yeter ki gerçek sorunların üstü örtülsün; sorunun nereden kaynaklandığı sorgulanmasın, anlaşılmasın.

İstanbul'da 19 yaşındaki çocuk, yarım saat arayla 19 yaşındaki iki kızı hunharca katledip surlardan atlayarak intihar ediyor. Dün böyle bir dehşete de düşürüldük.

Toplum sağlığı, ahlâkı ve düzenini bozulmaktan korumak için, habere yayın yasağı getirildi.

Yokmuş gibi yapınca, üstüne gidip konuşmayınca bozulma yok olmuyor, aksine büyüyor oysa.

Bu profillerin; kader mahkumu diye sokağa salındığı, cezasızlıktan cesaret aldığı gerçeğiyle yüzleşmekten kaçınırsak aynı dehşeti yaşamaya devam etmeyeceğimizden emin miyiz?

Bir daha sorayım; son 4 yılda 2 infaz indirimiyle her şeyi yapıp Teksas'tan başka nereye benzeyecektik?

E hani gerçek sorun ve ihtiyaçlarının ne olduğunu halk bilirdi! Hani halka sorulacaktı, son söz milletindi!

Halkın iktidarı, halktan görünerek halk arasına karışmak için ekiplerine kılık değiştirir hâle gelmişse... Halka yabancılaşmışsa... Artık halka rağmen halkçılıktan başka bir şey beklenebilir mi?

YORUMLAR (8)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
8 Yorum