Can sıkıcı sorular
Bazı sorular geliyor aklıma. Biraz can sıkıcı. Üzerinde düşünülmesi için paylaşmak istiyorum.
-İsrail’in Mısır tarafından Hamas’ın saldırısından iki – üç gün önce “Gazze’den alışılmamış müthiş bir saldırı geleceği” noktasında uyarıldığı iddia ediliyor. Bu doğru mu?
-Amerikalılar da, Hamas’ın saldırısından önce Mısır uyarısının kendilerine ulaştığını ifade ediyorlar. Buna rağmen İsrail’in saldırıda gafil avlandığı bilgisine itibar etmek gerekiyor mu?
-Peki İsrail, böyle bir bilgiye sahipse, Mossad’ın bu ölçüde madara edilmesine, Demir kubbe’nin etkisiz kaldığı algısına ve tabii Hamas saldırısı ile daha ilk planda 1000’i aşkın İsraillinin ölmesine nasıl razı olabildi, olabilir?
-Acaba İsrail, ardından Hamas’ı bitirmek, Gazze’yi haritadan silmek için gerekçe üretmek amacıyla böyle bir sürecin başlamasına göz yummuş olabilir mi?
-Acaba Hamas, İsrail’in bir biçimde bu hazırlığı haber almış olabileceği ihtimalini hiç dikkate almamış mıdır?
-Acaba Hamas, Mısır’ın bu hazırlıkları İsrail’e haber verebileceği ihtimalini hiç önemsememiş midir?
-Hamas, şu anda öncelikle İslam dünyasından, ve tabii insani duyarlılığı olan herkesten İsrail vahşetine karşı yardım - destek istediğine göre bu işin “algı ve destek” boyutunu dikkate almış olmalıdır. Peki İslam ülkelerinden herhangi biriyle istişare etmeden tüm İslam dünyasını bağlayacak bir hamleyi başlatırken “Biz başlayalım, herkes arkasından gelir” gibi bir düşünce ile mi hareket etmişlerdir?
-Şu anda İsrail ve arkasında destek için hizalananlar, “Bu İsrail’in 11 Eylülüdür” söylemi ile bütün cinayetleri “terörle mücadele” parantezine almaktadırlar. Hamas – İŞID – Eil Kaide denklemi dünyanın zihnine kazınmaktadır. Süreç adeta Hamas’a dokunanın elinin yanacağı bir noktaya doğru evrilmektedir. Acaba İsrail, Hamas’ın saldırısını tam da böyle bir süreci başlatmak için gerekçe olarak kullanmak üzere “haber almamış” gibi daıvranmış, o süreçte hayatını kaybeden İsraillilere de “Eğitim zayiatı” gibi bakmış olabilir mi?
Acaba Hamas böyle bir ihtimali dikkate almış mıdır?
-Evet, ilk hamleyi Hamas başlatmış ve “ortaya kibirden gözü dönmüş İsrail’i gafil avlamak” gibi bir görünüm çıkmıştır. Şu anda ise ister gökten yağdırdığı bombalarla ister başlatılan kara harekâtı ile yerle bir edilen Gazze gerçeği vardır. Rakamlar her saat yükseliyor…. Yazımı yazarken 2000’li rakamlar konuşuluyordu Gazze kurbanları için… Tabii ki çocuk, genç – yaşlı, kadın - erkek ayırt etmeksizin. Vahşet öyle yürür çünkü…. İsrail “İntikam” sözcüğüne bağladı her şeyi ve gözü dönmüş bir şekilde ilerliyor.
Amerika – Avrupa o gözü dönmüşlüğün hınk deyicisi… Uçak gemileri gönderiyorlar… Soru şu: Hamas, işin o ilk hamle ile biteceğini mi düşünmüştür, ardından böyle bir bela geleceğini hesap etmiş midir? Ondan sonrası sadece İsrail’in Gazze’ye yönelik hunharlığınıa karşı dünyanın ilgisini çekmekten mi ibaret olacaktır? Böyle bir ilgi Gazze’yi, o bombalar altında can veren çocukları kurtarmaya yetecek midir? “Ya dünya İsrail’in arkasında hizalanırsa….” gibi bir ihtimal hiç akla gelmemiş midir?
-Yoksa “Bir kere biz fitili ateşleyelim, bu toprakların İsrail’in mezarı olacağı vadedilmiştir” gibi, içinde Mehdi ve Deccal rivayetlerinin de bulunduğu bir kanaatle mi hareket edilmektedir? O vaadin vaktinin tam da bu vakit olduğuna ve bu işe karar verecek olanların da Gazze’yi yöneten bir grup olduğuna mı inanılmıştır?
Mehdi ve Deccal olayları… Rivayetlere göre bunlar adeta sınırsız güç kullanabilen varlıklardır. Yani onlar arasındaki savaş, bizim bildiğimiz kuvvet muhasebeleri ile bağlantılı değildir. Dünya tam o mücadelenin yaşanacağı bir “kıyamet öncesi”ne doğru mu seyretmektedir? Tam da böyle bir zeminde “Kudüs merkezli bir hilâfet kurulacağı” rivayetleri Hamas dünyasını ne kadar etkilemiştir?
-Bütün bunları değerlendirirken aklı aşan ve fizik ötesi lütuflara mazhar olunacağını ümit etmek bir iman hassasiyeti midir?
-Bu hafta Cuma namazı için gittiğim camide hoca, ilk rekatta İsra suresinin şu mealdeki ayetlerini okudu:
“Biz Kitapta İsrailoğullarına “Siz yeryüzünde iki kez bozgunculuk çıkaracak ve büyük bir kibre kapılacaksınız.” diye bildirmiştik.
“Nitekim o iki (kargaşa)dan ilkinin zamanı gelince, üzerinize oldukça güçlü ve acımasız kullarımızı¹ gönderdik de onlar (sizi) evlerin aralarına kadar girip araştırdılar. Bu gerçekleşmiş bir sözdü. (İsra, 4-5)
İkinci rekatta ise Fetih Suresinden şu ayeti okudu:
“Andolsun, Allah, Peygamberinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse, siz güven içinde başlarınızı kazıtmış veya saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bildi ve size bundan başka yakın bir fetih daha verdi.” (Fetih, 27)
Düşündüm: Bu ayetler tam da bugün yaşadığımız olaylarla güncellenen mesajları mı ihtiva ediyor?
Hocaefendi neden onları seçmiş olabilir?
-Son bir soru: Acaba Kur’an’da yer alan “Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet hazırlayın….”(Enfal, 60) şeklindeki uyarı, üzerinde kafa yorulmayı daha çok hak etmiyor mu?
Herzog’un yürüttüğü akıl asıl İsrail için geçerli
İsrail Cumhurbaşkanı Yitzak Herzog, Gazze ile ilgili olarak “Sorumlu olan orada yaşayan bütün bir ulustur. Sivillerin haberdar olmadığı, olaya dahil olmadığı söylemi doğru değil. Kesinlikle doğru değil. Ayaklanabilirlerdi. Bir darbeyle Gazze’yi ele geçiren o şeytani rejime karşı savaşabilirlerdi” demiş. Şu an yürütülen yok etme politikasının arka planı bu.
Bay Herzog, benzeri bir akıl yürütmenin İsrail ve Yahudi toplumu için de kullanılabileceğini neden aklına getirmiyor? Asıl İsrail’in sivilleri ordunun uzantısı haline getirdiği bir gerçek.