Uluslararası Para Fonu (IMF), 2001 yılında Türkiye’den borçlarını azaltması için milli gelirin yüzde 6,5 oranına denk gelen faiz dışı fazla ayırmasını istemişti. Bugün ise Yunanistan ve kreditörleri 2015 faiz dışı fazla hedefini 0 olarak belirlemiş durumda.
[Karar]
Türkiye 1999 yılının sonunda ekonomik açıdan son derece kötü günler geçiriyordu. Ekonomi yüzde 6 oranında küçüldü, enflasyon yüzde 70’e ulaştı, hazine faizlerinin yıllık ortalama bileşik oranı yüzde 106’ya ulaştı. Bu koşullarda Türkiye, 1999 yılında IMF stand-by desteğiyle üç yıllık bir program uygulamaya koydu.
Enflasyonu Düşürme Programı olarak adlandırılan bu program döviz kurunu nominal çapa olarak kullanan para ve kur politikasının yanı sıra çok sayıda yapısal düzenlemeyi barındırıyordu. 2000 yılı itibariyle ekonomide canlanma sinyalleri görülürken, Türkiye’ye sermaye girişi arttı fakat enflasyonda düşüş beklendiği kadar hızlı olmadı.
Reel kur değerlenme eğilimine girerken, ithalatın hızla artması ile dış açık kaygı verici düzeyde büyümeye başladı. 2000 yılının Kasım ayında likidite sıkışıklığı dayanılmaz boyuta ulaştı. Likidite Krizi olarak bilinen bu durum sonunda Ekim ayında yüzde 39 olan gecelik faiz, Kasım’da yüzde 95’e, Aralık’ta ise yüzde 183’e kadar çıktı.
Türkiye’den milli gelirin yüzde 6,5’i kadar faiz dışı fazla talebi
Şubat 2001’de yaşanan siyasi gerginlikler, hüküm süren kriz havası, kamu bankalarında likidite sorunu ve banka sistemindeki büyük sarsıntının ardından 2001 yılının Mayıs ayında Kemal Derviş’in açıkladığı “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı”, IMF ile imzalanmış stand-by düzenlemesi, Dünya Bankası kredisi ve üretimdeki düşüşün denetim altına alınmasıyla fayda sağladı.
Söz konusu program 2001 yılının ilk 6 ayında ihracatın yüzde 13 artmasına, iyileşmeye, dış ticaret açığında ve cari açıkta azalmasına olanak sağlarken, IMF, Türkiye’ye yaklaşık 34 milyar euro verirken ülkeyi gerçekten zorlayacak koşullar öne sürdü. Bu kapsamda IMF, Türkiye’den, borçlarını azaltması için milli gelirin yüzde 6,5 oranına denk gelen faiz dışı fazla ayırmasını talep etti.
Kamu harcamalarında kısıtlama, özelleştirme ve af kanunları
Konulan hedeflere ulaşabilmek için kamu harcamalarında kısıtlamalara gidildi, özelleştirme uygulamaları hız kazandı, af kanunları gibi gelir artırıcı tedbirlere başvuruldu. Söz konusu maliye politikalarıyla 2002-2008 yılları arasında önemli ölçüde faiz dışı fazla verildi. Bu dönemde faiz dışı fazlanın GSYİH’ya oranı yüzde 6 kadar çıkarken, 2002 yılında yüzde 11.5’e kadar çıkan bütçe açığının GSYİH’ya oranı 2007 yılında ancak yüzde 0,6’ya kadar düşürülebildi.
Şimdi, Türkiye’ye bu koşullarının dayatılmasının ardından 14 yıl geçti ve Yunanistan oldukça ciddi bir ekonomik kriz yaşıyor. Acaba IMF, Türkiye’den istediği oranda faiz dışı fazlayı Yunanistan’dan da isteyebilir miydi? Bu ihtimalin teorik olarak ihtimali olsa da, kuruluş, Yunanistan’a bu konuda dokunmadı çünkü bu, Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nden çıkması gibi ya da AB’nin dağılması gibi olaylarla sonuçlanabilirdi.
Yunanistan için faiz dışı fazla hedefi yüzde 0
Bugün, Yunanistan ve kreditörleri bu yıl faiz dışı fazla hedefi sıfır olarak belirledi ve ekonominin yüzde 2.1 ile yüzde 2.3 arasında daralacağını öngördü.
Şu sıralarda Yunanistan, Avrupa Birliği ve IMF yetkilileri, ülkenin iflas etmesini engellemek ve Euro Bölgesi’nde kalmasını sağlamak için 86 milyar euroluk kurtarma anlaşmasının son detaylarıyla ilgili görüşmelerini devam ettiriyorlar.