Pendikspor’un teknik direktörü, Osman Özköylü, Altay eski teknik direktörü Mustafa Denizli’ye kırgın olduğunu belirterek "Denizli Türk futbolunun efsane ismi. Başarılı bir teknik direktör. Ama geçen sene yaşanan hadise, Mustafa Denizli’nin açıklamaları ve eylemleri son derece üzücü ve kırıcıydı. Bence, Mustafa Denizli gibi büyük bir ismin, adına yakışır şekilde büyüklük göstermesi ve o şampiyonlukta payı olan herkese en azından bir teşekkür etmesi gerekirdi" dedi.
TFF 2.Lig Beyaz grubun şampiyon takımı Pendikspor’un teknik direktörü Osman Özköylü, İstanbul temsilcisini tarihinde ilk defa TFF. 1. Lig’e yükselterek adını kırmızı-beyazlı kulübün tarihine altın harflerle yazdırmayı başardı.
Futbolculuk döneminde 1995-1996 sezonundaki efsane Trabzonspor takımının sembol oyuncularından biri olmayı başaran Özköylü, aynı zamanda EURO 2000 kadrosunda yer alan tek Trabzonsporlu futbolcu olarak gönül verdiği bordo-mavili kulübün tarihine de adını yazdırmayı başarmıştı.
Geçen sezon önce Hekimoğlu Trabzon, daha sonra ise Altay Spor Kulübü’nde görev alan tecrübeli teknik adam, her iki takımdan ayrılış sürecine açıklık getirdi.
Hekimoğlu Trabzon’dan ayrılırken peşinatının yarısını geri ödediğini belirten Özköylü ‘’Hekimoğlu Trabzon benim isteyerek geldiğim, severek çalıştığım, üzülerek ayrılmak zorunda kaldığım bir kulüp almış olduğum peşinatın yarısını geri ödeyerek kulüpten ayrıldım. Altay’a gidişim asla ve asla para için olmadı. Kaldı ki Hekimoğlu Trabzon kulübünde daha fazla kontratım vardı’’ açıklamasında bulundu.
Özköylü, Altay Spor Kulübü eski teknik direktörü Mustafa Denizli’ye olan kırgınlığını ise ‘’Geçen sene yaşanan hadise, Mustafa Denizli’nin açıklamaları ve eylemleri son derece üzücü ve kırıcıydı. Bence, Mustafa Denizli gibi büyük bir ismin, adına yakışır şekilde büyüklük göstermesi ve o şampiyonlukta payı olan herkese en azından bir teşekkür etmesi gerekirdi’’ ifadeleriyle dile getirdi.
Trabzonspor’un efsane ismi, şampiyon Pendikspor’un şampiyon teknik direktörü Osman Özköylü ile futbolculuk hayatının ilk günlerinden, teknik direktörlük hayatının ilk yıllarına kadar uzanan uzun bir röportaj gerçekleştirdik. Sözü daha fazla uzatmadan 50 yaşındaki teknik direktörün kariyer planları, futbolculuk ve teknik direktörlük hayatında yaşadıkları, pişmanlıkları, büyük mutlulukları, teknik direktörlük tecrübeleri ve daha birçok konuya değindiği bölüme geçelim...
FURKAN UZUN
HEDEF LİGDE KALICI OLMAK
Pendikspor’u tarihinde ilk defa TFF 1. Lig’e çıkarttınız. Gelecek yıl Pendikspor’la hedefleriniz neler?
Şampiyonluk hepimizi mutlu etti. Pendikspor tarihinde ilk defa TFF. 1 Lig'de yer alacak. Böyle bir başarıda pay sahibi olmak ve Pendikspor'un tarihine adımızı yazdırmış olmak bizi ayrıca gururlandırdı. Planlarımız amacına ulaştı. Sezon başı takımın başında olan Levent Devrim ve ekibinden başarılı bir takım aldık ve takımı şampiyonluğa ulaştırdık. Onlara da teşekkür ediyorum. Tarihinde ilk defa 1. Lige çıkan bir takım olarak planlamaları doğru ve radikal şekilde yapmamız gerekiyor. Hayalci olmamalıyız. Hedefimiz sadece ligde kalmak değil. Mümkün olduğu kadar üst sıralarda yer alacak bir takım oluşturmak istiyoruz. İzleyen herkesin keyif alacağı bir takım oluşturmak istiyoruz. 'Biz şampiyon olacağız, hedefimiz Süper Lig' asla böyle hayalperest düşüncelerimiz yok. Amacımız 1. Lig’de adından söz ettiren iyi bir takım olmak.
Son haftalarda kendi evinizde evinde iki yenilgi aldınız. Bu yenilgileri rehavet yüzünden aldığınızı mı düşünüyorsunuz? Cevabınız evet rehavet ise bunun önüne geçmek için neler yaptınız?
İç sahada oynadığımız maçlarda 4 yenilgi aldık. Bunun en büyük nedeni sahamıza gelen rakiplerin kapanan bir oyun tarzını benimsemesi. Kapanan takımları açmak kolay olmuyor. Kendi sahamızda şanssız yenilgiler aldık. Biz futbolun doğrularını yapmaya çalışan bir takım olarak her zaman kazanmak için oynadık. Kaybettiğimiz maçları kazanmış olsak 10 hafta önceden şampiyonluğu garantileyebilirdik. Şampiyonluk yaşayan takımların en büyük sorunu kendi sahasında oynadığı maçlardır. Biz göreve geldiğimizden beri deplasmanda hiç yenilmedik. Futbol oynamak üzerine kurulu plan yapan takımlara karşı daha rahat oynuyoruz.
TRABZONSPOR LİGİ DOMİNE ETTİ
Trabzonspor'da son haftalarda benzer bir süreçten geçti. Bir antrenör bu tip durumlarda oyuncularını nasıl motive edebilir?
Trabzonspor camiasında beklenti çok büyük. 30 yılı aşkın bir sürenin açlığı var. Seyirci size strese sokabiliyor, oyuncu grubu hata yapabiliyor. Ama bir şekilde oyuncu grubunuzla bu süreci atlatabiliyorsunuz. Biz atlattık, Trabzonspor'da bu süreci atlatacaktır. Bu sezon mükemmel bir Trabzonspor izliyoruz. Ligi domine ettiler. Son haftalardaki puan kayıpları olmasa belki de şuan şampiyonluğu kutluyor olacaklardı. Bu başarıda emeği olan herkese teşekkür etmek gerekiyor. inşallah Trabzonspor en kısa süre içerisinde şampiyonluğu garantiler ve o özlediği şampiyonluk kupasını gurur ve mutlulukla kaldırır.
TANIDIĞIMIZ OYUNCULARI TRANSFER EDECEĞİZ
Gelecek sezon için kiralık ya da bonservisle kadronuza katmak amacıyla Trabzonspor’dan özelikle takıp ettiğiniz genç oyuncular var mı?
Gelecek yılın planlamasını yavaş yavaş yapmaya başladık. Yerli-yabancı tanıdığımız oyuncuları kadromuza katmak istiyoruz. Tüm takımlardaki oyuncuları tarıyoruz. Tarihinde ilk defa 1. Ligde mücadele edecek bir takım olarak transfer yaparken zorluklar yaşayabiliriz. Her oyuncu teklifimizi kabul etmeyebilir. Bu tür risklerle karşı karşıyayız. Ama iyi bir takım kuracağımızı düşünüyorum. Ayrıca yönetimimiz altyapıya yatırımlar yapıyor. Pendikspor'un altyapısı her zaman iyi oyuncular çıkarmıştır.
MUSTAFA DENİZLİ’NİN AÇIKLAMALARI KIRICIYDI
Geçen sezon Altay’ın Spor Toto Süper Lig’e yükselmesinde büyük bir emeğiniz vardı. Sizin ayrılmanızla beraber Mustafa Denizli, Altay'da görev aldı ve şampiyonluk kutlamalarında size ve sizden önce Altay’da görev almış olan Yücel İldiz’e teşekkür etmedi. Mustafa Denizli’ye kırgın mısınız?
Mustafa Denizli’nin hocalığa laf edemem. Türk futbolunun efsane ismi. Büyük takımları şampiyon yapan başarılı bir teknik direktör. Ama geçen sene yaşanan hadise, Mustafa Denizli’nin açıklamaları ve eylemleri son derece üzücü ve kırıcıydı. Bence, Mustafa Denizli gibi büyük bir ismin, adına yakışır şekilde büyüklük göstermesi ve o şampiyonlukta payı olan herkese en azından bir teşekkür etmesi gerekirdi. Burada bence Altay başkanı ve yönetimi de büyük hata yapmıştır. Altay gibi büyük bir camiada çalışmak, katkı vermek, taraftarlarından değer ve saygı görmek bizim için büyük bir şans büyük bir onur ve ayrıcalıktır.
HEKİMOĞLU TRABZON’DAN AYRILIRKEN PEŞİNATIMIN YARISINI GERİ ÖDEDİM
Altay öncesinde Hekimoğlu Trabzon’dan ayrılmıştınız. Hekimoğlu Trabzon kulübünün internet sitesinden yapılan açıklamada hakkınızda ağır ithamlarda bulunulmuş, kulübü yarı yolda bıraktığınız iddia edilmişti. Hekimoğlu Trabzon’dan ayrılış süreciniz ve bu iddialar hakkında neler söylemek istersiniz?
Hekimoğlu Trabzon benim isteyerek geldiğim, severek çalıştığım, üzülerek ayrılmak zorunda kaldığım bir kulüp. Başkanın “ben küçülmeye gidip genç oyuncularla devam edeceğim işine geliyorsa kal işine gelmiyorsa başının çaresine bak” demesi beni hayal kırıklığına uğrattı. Gelirken konuştuklarımızın tamamen tersi bir söylemdi bu. Her zaman hedefe oynayan takımlarda çalışmış şampiyonluklar kazanmış Play-offlar oynamış yarışmacı bir teknik adam olarak bu benim kabul edebileceğim bir durum değildi. Bunun karşılığı olarak almış olduğum peşinatın yarısını geri ödeyerek kulüpten ayrıldım. Altay’a gidişim asla ve asla para için olmadı. Kaldı ki Hekimoğlu Trabzon kulübünde daha fazla kontratım vardı. Ben her şeye rağmen başkanımız Celil Hekimoğlu’na ve tüm yöneticilerimize çok teşekkür etmek istiyorum. Takımı dokuzuncu sırada alıp ikinci durumda bırakıp Süper Lig takımı Kayserispor’u kupadan eleyerek çok başarılı bir dönem geçirdik. Daha büyük hedefler planlıyorduk fakat nasip olmadı. Her zaman kalbimde ve dualarımda olacaklar. Play-off’da onlara başarılar diliyorum.
ÖZKAN SÜMER TRABZONSPOR'DAN AYRILMAMIZI İSTEMİŞTİ
Trabzonspor’un formasını 9 yıl terlettiniz ve 2002 yılında Trabzonspor’dan ayrılarak Samsunspor’a transfer oldunuz. Trabzonspor’dan ayrılmak sizin bir tercihiniz miydi? Yoksa dönemin yönetimi mi sizi buna itti?
Yönetimde bize böyle bir talep geldi. Başkan Özkan Sümer, Hami Mandıralı ve bana ''kendinize kulüp bulun'' demişti. Hiç beklemediğimiz bir durumdu, bize de sürpriz olmuştu. Hami Mandıralı ve ben antrenörlük kursuna katılıyorduk. Bu kurslara katılmak için Başkan Özkan Sümer'den izin almıştık. Takım o yıl çok kötü bir sezon geçirerek son haftalarda kümede kalmıştı ve emin olun Trabzonspor'un o sezon ligde kalmasında Hami Mandıralı ve benim çok büyük payım vardı. Hami Mandıralı'yı anlatmaya gerek yok Trabzonspor'a çok katkı sağladı. Biz o kurslara izin alarak katıldık. Haftanın 3 günü kurslara katılıp kalan günlerde Trabzonspor forması için mücadele ettik. Ancak daha sonra bu olayı bizim önümüze 'Takım zor dönemdeyken kursa katıldılar' diyerek mazeret olarak gösterdiler ve kulüple ilişiğimizi kestiler. Çok üzülmüştüm. Hiç beklemediğimiz bir durumdu. Kulüpten gönderilmemizin tek nedeni antrenörlük kursuna katılmaktı.
TFF BAŞKANI HALUK ULUSOY'UN RİCASIYLA KAYSERİSPOR'A İMZA ATTIM
Döneminizin en iyi savunma oyuncularından biri olarak gösteriliyorsunuz. Trabzonspor’daki günlerinizde Avrupa’dan teklif almış mıydınız?
Samsunspor’dan sonraki süreçte Hollanda ligi takımlarından NEC Nijmegen takımıyla görüşmüştük. Hatta imza atmak için Hollanda’ya gideceğim günlerde dönemin TFF Başkanı Haluk Ulusoy beni aradı ve beni Kayseri şehrine davet ederek Kayserispor’a imza atmamı rica etti. Haluk Ulusoy bizim için çok değerli olan bir büyüğümüz. Haluk Ulusoy o dönem bir takım açılışları gerçekleştirmek için Kayseri’ye gelmişti. O böyle bir talepte bulununca ben Kayserispor’a imza atmak zorunda kaldım ve böylece Avrupa defterim hiç başlamadan bitmiş oldu. Haluk Ulusoy'un ricasını geri çeviremezdim. Hollanda'ya gitmediğim bazen 'keşke' diyorum. Ama Allah böyle nasip etmiş. Hayırlısı böyleymiş.
HAKKIMI HELAL ETMİYORUM
Kayserispor forması altında Trabzonspor'a karşı oynadığınız karşılaşma sonrasında ''benim futbolu bırakma zamanım gelmiş'' şeklinde açıklama yaptığınız öne sürüldü. Böyle bir açıklama yapmış mıydınız?
Hiçbir zaman böyle bir açıklamam olmadı. Bu tamamen uydurma bir haber. Ben Kayserispor'dan sonra 3 yıl daha futbol oynadım. Bunlar çok saçma söylemler. Art niyetli söylemler. Bunları nasıl uyduruyorlar? Akıl dışı söylemler. İnsan bunları kabul edemiyor. Ben bunu beni zedeleyici bir açıklama olarak görüyorum ve hakkımı helal etmiyorum.
DIŞARIDAN DA OLSA TRABZONSPOR'UN ŞAMPİYONLUĞUNU DOYA DOYA KUTLARIM
Trabzonspor bu sezon olağanüstü bir aksilik olmazsa sezonu şampiyon olarak tamamlayacak. Kutlamalar için özellikle bir davet bekliyor musunuz?
Ben Trabzonsporluyum. Trabzonspor'un bir üyesiyim. Trabzonspor'a küskünlüğüm asla olamaz ''neden davet etmediniz?'' diyemem. Trabzonspor'un sevinciyle seviniyorum. Yönetim bizi davet ederse uygun olursak onur duyarız. O büyük sevince katılmak isteriz. Trabzonspor'da 9 yıl geçirmiş bir insanım. Trabzonlu olmayan futbolcular arasında Trabzonspor'da en uzun süre oynayan isimlerden biriyim. Böyle bir davet gelirse tabi mutlu olurum. Ama böyle bir davet gelmese de kimseye kırgınlığım olamaz. Herkesin işi başından aşkın. Dışardan da olsa Trabzonspor'un şampiyonluğunu doya doya kutlarım.
Biz orada hangi ortamda, nasıl bir vasıfla bulunacağız bunlar önemli. Taraftarın arasında olur onlarla mutluluk yaşarız. Ama farklı bir organizasyon olursa bu daha mı hoş olur? Bunu da düşünmek lazım ayrıca Trabzonspor'da oynamış yüzlerce futbolcu var. Hangi birisini davet etsinler? Bu yüzden kimse alınmamalı, gücenmemeli. Yıkılan Avni Aker Stadyumu'nun kapılarında ismi olan, Trabzonspor'un bir efsanesi olarak kabul edilen bir isim olarak tabi kutlamalara katılmak isterim. Şampiyonluk kutlamaları için bir davet alırsam ve programım müsait olursa inanın Trabzon'a uçakla değil koşa koşa giderim.
TRABZONSPOR BENİ İYİ Kİ FENERBAHÇE'YE SATMAMIŞ
Geçtiğimiz günlerde 1996'daki efsane takımın futbolcuları ile bir araya geldiniz. Neler konuştunuz?
Bir araya geldiğimiz zaman eski günleri anıyoruz. Güncel konuları masaya yatırıyoruz. Trabzonspor ve ülke futbolunun durumunu konuşuyoruz. 1996'daki o takımın bambaşka bir özelliği var. O takımdan herkes bir aile gibi. Ünal abi, Tolunay Kafkas, Orhan Kaynak, Hasan Özer, Hami abi... O takımın önemli isimleri her zaman bir aradayız. Eşlerimizde aynı samimiyete sahip. O ruh başkaydı. Eminim ki bizim o dönemki birlikteliğimiz ve samimiyetimiz gibi bir ortam kolay kolay oluşmaz. Hala o samimiyeti koruyoruz. Biz yıllardır beraberiz. İyi günümüzde, kötü günümüzde her zaman beraberiz. Trabzonspor bu dostlukları yaratan bir marka olarak bizim için her şeyden daha değerli.
İnsanların o kadroya, o oyuncu grubuna olan bakış açısı bambaşkaydı. Bu bizim için büyük bir şans. Trabzonspor tarihinde böyle bir takım içerisinde yer almak, camianın ve taraftarın sevgisini kazanmak bizi gururlandırıyor. O dönemki takımın taraftara verdiği keyif ve enerji çok farklıydı. Şimdi çoğu futbolcu Trabzonspor'a transfer olurken maddiyata dayalı hesaplar yapıyor. Biz paradan daha çok Trabzonspor'u düşünen insanlardık. Para bizim için hep ikinci plandaydı. O dönem para hiç konuşulan bir nebze değildi. Zaten kulüp bize hakkımızı veriyordu. Ama Trabzonspor değerleri ve kulübün forması bizim için çok daha değerliydi. Biz bunları önemsiyorduk.
Mustafa Denizli Fenerbahçe’nin başındayken Fenerbahçe beni Trabzonspor'dan istemişti. Ben sonradan öğrenmiştim. Bilgim yoktu. Kulüp bu teklifi direkt reddetmiş iyi ki de reddetmiş. Ben Trabzonsporlu Osman'ım! Gittiğim her yerde insanlar beni Trabzonsporlu Osman olarak biliyor, ilgi gösteriyor. Bu benim için parayla ölçülemez. Çok şükür rabbim bana Trabzonsporlu Osman olmayı nasip etti. Trabzonspor'da oynamanın önemini bildiğimiz için Trabzonspor'da kaldık. İyi ki de böyle olmuş.
1996’daki Trabzonspor-Fenerbahçe karşılaşması Trabzonspor açısından bir yıkımla sonuçlandı. O karşılaşmada sahadaydınız. Maçı tekrar izlediğiniz zaman “keşke Aykut Kocaman’ın golünde ayağımı uzatsaydım, topa müdahale etseydim” şeklinde kendi kendinize hiç düşündünüz mü?
Aykut Kocaman'ı o golde görmemiştim. Top paralel şekilde kalenin önünden geçer diye düşünmüştüm. Topa ayağımı uzatsam bu sefer topu kendi kaleme atma riskim vardı ve tüm ihale bana kalabilirdi. Ayağımı uzatmadım gol oldu yine üzüntüler içerisine girdim. Orada pozisyon öyle bir yerden doğup gol oldu ki çok talihsizdi.
1996'DA ŞENOL GÜNEŞ SAYESİNDE 82 PUAN TOPLADIK
1996’daki Fenerbahçe karşılaşması öncesi, maç sırası ve sonrasında neler oldu. Bireysel olarak Futbol hayatınızın önemli bir kırılma anı bu maç sanırım?
Çok rahat oynamamız gereken bir maçtı. Çok iyi oynuyorduk. Sezonun en iyi oyunlarından birini ortaya koymuştuk. İki hata ile maçı kaybettik. Yaşananlar olayın gidişatını değiştirdi. Seyirci ateşlendi ve bizi de ateşledi sanki bize beraberlik yetmiyormuş gibi atmosfer oluşturuldu. Biz o maçı gerçekten kazanmak zorundaymışız gibi hissettik. Bu da bizi hataya götürdü. Taraftarın ‘’yenelim, fark atalım, eze eze şampiyon olalım’’ düşüncesi belki de bize hata yaptırdı. Bütün her şey aleyhimize gelişti. Fenerbahçe'de orada biraz mağduru oynadı. Maçı gerdiler, stadyumu gerdiler ve 3 puanı aldılar. Şampiyon oldukları için onlar doğruyu biz ise yanlışı yapmış olduk. Trabzonspor açısından en büyük kırılma maçıydı. Trabzonspor'un geleceğine sebep olan bir yenilgiydi. Büyük bir travma oldu. O seneden sonra önemli oyuncular başka takımlara transfer oldu ve takım bir anda kimlik değiştirerek dağıldı. Transfer edilen oyuncular da Trabzonspor'un ağırlığını kaldıracak seviyede değildi bu yüzden de sonraki yıllar başarısızlıkla geçti.
O yenilgi de asla Şenol Güneş'in bir kabahati yoktu. Tam tersine bize sürekli olarak sakin olmamız konusunda uyarılarda bulundu. Trabzonspor'un tarihini etkileyecek bir maça çıkıyorsunuz. Burada her türlü heyecan, stres ve gerginliğin olması çok normal çünkü nerden baksanız 20 bin insan o gün orada şampiyonluğu bekliyordu. Burada hocanın 'sakin olun' demesi kadar normal bir durum yok. Şenol Güneş o gün yapması gereken her şeyi yaptı ki o takımın oraya kadar gelmesinde iyi futbol oynayıp 82 puan almasında en büyük pay Şenol Güneş ve ekibine ait. Haksız eleştirilere uğradı.
Şenol Güneş o takımı o noktalara getirerek büyük bir başarı elde etti. O kadro ve Şenol Güneş, lig şampiyonluğu hariç tüm şampiyonlukları yaşadı. O takım 34 maçta 82 puan topladı. Asıl düşünülmesi gereken o Trabzonspor takımı 20 bin taraftarın önünde Vanspor'a nasıl yenildi? İşte futbol bu. Her takım her takımı yenebiliyor. Bir yerde bazı takılmalar yaşanacak. Keşke şampiyonluk apoletini takabilseydik. O dönem Hakem hatası ile kazandığımız ya da kaybettiğimiz maçlar olmuş olabilir. Ama genel olarak o dönem VAR'a ihtiyacımız yoktu. Çok iyi bir takımımız vardı. Sahaya çıkıp rakiplerimizi yenip geçiyorduk.
Fatih Tekke bir röportajında ‘’94-97 arasında Trabzonspor’da genç bir oyuncu olarak çok zorluk yasadım. Takımın tecrübeli isimleri bize argo ifadeler kullanıyordu’’ demişti. Takımda nasıl bir hiyerarşi ve düzen vardı?
Ben 94 senesinde 24 yaşındaydım. Ben de genç bir oyuncuydum. Böyle bir şeyi asla duymadım. Takımdaki çoğu kişi birbiriyle yaşıttı. Kırıcı, argo laflar hiç duymadım. Belki Fatih özel olarak böyle bir olay yaşamıştır onun için söylemiş olabilir.
AVNİ AKER'İ ÇOK ÖZLÜYORUM
Avni Aker’de 9 yılınız geçti ve artık o stadyum yok. Orayı özlüyor musunuz?
Avni Aker'e son olarak yıkılmadan hemen önce gitmiştim. Avni Aker'deki son Fenerbahçe derbisini stadyumdan takip etmiştim. Trabzon'da Avni Aker'in önünden her geçişimde iç geçiriyorum. Çok özlüyorum. Hayatımızın önemli bir dönemi orada geçti. Orada büyük gururlar, sevinçler yaşadık. Şimdi bile tüylerim diken diken oldu. Orayı unutmak mümkün değil. Avni Aker, Trabzonspor'un en büyük başarılarını kazandığı yerdi. Orası Trabzonspor'un ve Trabzon şehrinin kalbiydi. Avni Aker'in başka bir ruhu vardı. Tribünlerin stadyuma yakınlığı, rakip oyuncular üzerinde yarattığı etki, bizim üzerimizde yarattığı etki.. Oradaki o atmosfer çok başkaydı, oranın bambaşka bir ruhu vardı.
ŞENOL GÜNEŞ'E HAKSIZLIK YAPILDI
Son olarak Şenol Güneş’in Milli Takım’ dan ayrıldığı günlerde Şenol Güneş’ e destek paylaşımında bulunmuştunuz. Bugün gelinen süreçte Milli Takım 2022 Dünya Kupası’na katılamadı. Sizce, Şenol Güneş ile devam edilebilseydi bu turnuvaya katılabilir miydik?
Şenol Güneş o dönem çok yıpranmıştı. Basından ve halktan gelen tepkiler sonucunda hocanın ve takımın enerjisi düşmüştü. Şenol Güneş'e çok büyük haksızlık yapıldı. Bu insan bu ülkeye Dünya Kupası'nda büyük mutluluk yaşattı. Avrupa Şampiyonası'na katılmamızı sağladı. Fransa gibi bir devi alt ederek oraya ulaştı. Şenol Güneş sayesinde Portekiz ile oynadığımız Play-off karşılaşması oynadık.
Başlangıcı hatırlayın. Hollanda ve Norveç karşısında aldığımız galibiyetler olağanüstüydü. Milli Takım’ da yaşanan problemler sadece Şenol Güneş yüzünden değildi ama nedense Şenol Güneş İstanbul basını tarafından sevilmedi, değer görmedi. Mecburen değer gördü. Belki Trabzonlu olduğu için böyle bir tavırla karşılaştı. Camiaların etkileri mutlaka var. Şenol Güneş farklı bir insandır. Tamamen işine konsantre olan bir karakterdir. Medyayla, dışardaki insanlarla pek fazla diyalog kurmadan işini yapan bir insan olmadığı için belki o sıcaklığı vermemiştir, insanlar da bu yüzden onu kabul etmemiş olabilir.