Astana zirvesinden çıkan ‘çatışmasızlık bölgeleri’ planına yeşil ışık yakan Şam rejimi, karara bağlı olduklarını yineledi. Dışişleri Bakanı Muallim, IŞİD ile savaşan Kürtler için de “Onların savaşı meşru’ yorumunu yaptı.
Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, Türkiye, Rusya ve İran’ın garantörlüğünde Kazakistan’ın başkenti Astana’da gerçekleştirilen toplantıda alınan ‘gerilimi azaltma planı’ ya da ‘çatışmasızlık bölgesi’ kararına bağlı kalacaklarını söyledi. Şam’da konuşan Muallim, muhalif grupların sözlerini yerine getirmeleri halinde kendilerinin de anlaşmaya uyacaklarını bildirdi. Muallim, Suriye hükümetinin Astana’da sağlanan anlaşmaya olan bağlılığını bir kez daha dile getirerek, anlaşmanın başarılı olup olmayacağına ilişkin konuşmanın erken olduğunu belirtti. Muallim, “Şam’da görüşülmesi gereken lojistik detayları var ve anlaşmaya olan bağlılığı göreceğiz” yorumunu yaptı. Güvenli bölgelerin militanlardan temizlenmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Muallim, silahlı muhalif grupları ile El Kaide arasında ayrımın yapılması gerektiğini belirtti. Suriyeli Bakan, silahlı güçlerin militanlarının kendi alanlarına çekilmelerine sağlanmasının garantörlerin görevi olduğunu belirterek Şam rejiminin güvenli bölgelerin BM tarafından gözetilmesi fikrine de karşı olduğunu ifade eti. Ne BM ne de diğer ‘uluslararası güçlerin’ bu bölgelerde rolü olacağını belirten Muallim, BM’nin Suriye krizinin çözümü için Rusya’yla uzlaşıya varması gerektiği sonucuna vardığını iddia etti. Ana omurgasını YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin terör örgütü IŞİD’e karşı savaşmalarının meşru olduğunu anlatan Suriyeli Bakan, Kürt grupların ülkenin bütünlüğünü koruma çerçevesi içerisinde olduğunu savundu.
ANKARA’DAN PROVOKASYON UYARISI
Rusya’nın Suriye’deki ateşkesi izleme merkezinden yapılan açıklamada, Türkiye’nin silahlı muhaliflerin liderlerine terör gruplarının provokasyonlarına gelmemeleri yönünde çağrı yaptığı öne sürüldü. ‘Güvenli bölgelerdeki’ durumun istikrarlı biçimde sürdüğü kaydedilen açıklamada sahadaki ihlallerin çoğunun El Nusra ve IŞİD’in kontrolündeki bölgelerde gerçekleştiği de vurgulandı.