Prof. Dr Niyazi Beki yazdı: Kur’an-ı hakîmde yeniden diriliş delilleri

Prof. Dr Niyazi Beki yazdı: Kur’an-ı hakîmde yeniden diriliş delilleri

Kur’an-ı Kerim’in yaklaşık üçte biri haşir ve ahiretle alakalıdır. Kış mevsiminde ölmüş olan yerin bahar mevsiminde yeniden dirilmesi, insanların da aynı şekilde ölüm kışından sonra mahşer baharında yeniden dirileceklerine açık bir delil olduğuna işaret edilmiştir. Bu konuda pek çok ayet vardır.

Bu konuda bir misal olarak Rum suresindeki bir ayetin mealini vermekle iktifa edeceğiz: “Allah’ın rahmetinin eserlerine bir bak! Ölümünden sonra yeryüzünü nasıl diriltiyor? Şüphesiz ki o ölüleri de böyle diriltecektir. O her şeye kâdirdir” (Rum, 30/50). Kur’an-ı hakîmde, yerin ölüp dirilmesi ile insanın ölüp dirilmesi arasında büyük bir benzerlik kurulmakla beraber, doğrudan insanların dünyada iken ölüp yeniden dirildiklerini gösteren canlı misallere de yer verilmiştir. Amme ve Rum Surelerinin her birinde dokuz adet “yeniden diriliş”in delillerine işaret edildiği gibi, Kur’an’ın genelinde de vuku bulmuş canlı dokuz örneğe işaret edilmiştir. Bunlardan birkaçı mecaz olarak kabul edilse bile, Kur’an’ın zahiri ifade tarzında “yeniden diriliş”in vuku bulduğuna yapılan vurgu, bu bağlamda büyük önem arz etmektedir. Bu misallerin bulunduğu ayet mealleri Kur’an’daki sıraya göre şöyledir:

1-Daha önce ölü olan insanların dirilmeleri, ölümden sonra yeniden dirileceklerinin garantisidir.

“(Ey inkârcılar!) Siz Allah’ı nasıl inkâr edersiniz? Oysa siz ölüler idiniz, o size hayat verdi. Sonra o, sizi öldürecek ve yine sizi diriltecektir. Nihayet (hesap vermeniz için) onun huzuruna götürüleceksiniz” (Bakara, 2/28). Bu ayette -görüldüğü gibi- insanların dünya hayatına ayak basmadan önceki halleri “ölüm” hali olarak seslendirilmiştir. İnsanlar elementler/madenler ve bitkiler âleminde, hatta havanlar âleminde varlıklarını sürdürürken birer ölü idiler ve ruhun üflenmesiyle dirildi. Diğer taraftan insan, anne rahminde iken de “nutfe/sperm, alaka/rahmin duvarına yapışmış ve bir kan pıhtısı görünümündeki durumu, mudga/çiğnemlik et parçası görünümündeki şekli, kemik iskeletinin inşası, kemiklere etin giydirilmesi gibi sahnelerin yaşandığı devrelerin hepsinde bir ölüdür. Bu evreleri geçirdikten sonra, Allah tarafından kendisine ruh verilerek ihya edilir. İşte insanların bu hayat hikâyesi de bu ayette ölümden sonra yeninden dirilişin olacağının bir göstergesi olarak sunulmuştur.

2-Bazı insanların ölüp dirilmeleri, bütün insanların yeniden dirilebileceklerini gösterir.

“Bir zamanlar; ‘Ey Mûsâ! Biz Allah’ı açıkça görmedikçe asla sana iman etmeyeceğiz’ demiştiniz de gözünüz göre göre sizi bir yıldırım çarpmıştı. Sonra belki şükredersiniz diye, sizi ölümünüzün ardından tekrar diriltmiştik” (Bakara, 2/55-56). Bu olayın hakikati ne olursa olsun, ayette “yeniden diriliş”in vukuunu gösteren açık bir ifadenin kullanılması, “yeniden diriliş” hakikatini göstermeye yönelik olduğunun göstergesidir.

3-Tek bir insanı diriltebilen kudret, bütün insanları diriltebilir.

Hani bir zamanlar bir adam öldürmüştünüz de suçu birbirinizin üstüne atmıştınız. Oysa Allah, gizlediğiniz şeyi ortaya çıkaracaktır. Bundan dolayı dedik ki; “İneğin bir parçasıyla ona (öldürülene) vurun! İşte Allah böylece ölüleri diriltir ve düşünesiniz diye ayetlerini size gösterir” (Bakara, 2/72-73). Bu ayette yine İsrail oğullarından faili meçhul bir cinayetin aydınlatılması için kesilmesi emredilen bir ineğin etinden bir parça ölüye vurulmuş ve Allah’ın inayetiyle adam diriltilmiştir. Bu olay da yeniden dirilişin bir delili olarak ilan edilmiştir.

4-Binlerce kişinin öldükten sonra yeniden dirildiğine dair örnek.
        

Binlerce kişi oldukları halde, ölüm korkusundan yurtlarını terk edenleri görmedin mi? Allah onlara “Ölün!” dedi ve sonra onları diriltti. Şüphesiz Allah, insanlara karşı lütuf ve kerem sahibidir. Ama insanların çoğu şükretmezler” (Bakara, 2/243). Bu ayette İsrailoğullarından binlerce kişinin öldürülüp yeniden diriltildiğine işaret edilmiş ve bütün insanların da öldükten sonra yeniden diriltileceğine bir canlı örnek olarak takdim edilmiştir. Bu olayın perde arkası -ister mecaz ister hakikat olsun- Kur’an’ın açık ifadesinde ölülerin diriltildiğine vurgu yapılması “yeniden diriliş” için yeterli bir ifade tarzıdır.    

5-Öldükten tam yüz sene sonra tekrar diriltilen bir kişinin hayat hikâyesi.

“Yahut altı üstüne gelmiş ıssız bir kasabaya uğrayan kimseyi görmedin mi? O kimse ‘Allah, burayı ölümden sonra nasıl diriltecek?’ demişti. Bunun üzerine Allah onu öldürüp yüz yıl ölü bıraktı. Sonra onu tekrar diriltti. ‘Ne kadar kaldın?’ dedi. O da ‘Bir gün veya bir günün bir bölümü kadar kaldım’ dedi. Allah ona; ‘Hayır sen yüz sene ölü kaldın; (böyle iken) yiyeceğine ve içeceğine bak, hâlâ bozulmamış; bir de merkebine bak; seni insanlar için bir ibret kılalım diye (bunları böyle yaptık). Şu kemiklere bak! Onları nasıl bir araya getirip sonra onlara et giydiriyoruz?’ dedi. Böylece (her şey) kendisine apaçık belli olunca; ‘Artık Allah’ın her şeye kâdir olduğunu çok iyi anlıyorum’ dedi” (Bakara, 2/259). Bu olayın kahramanı tefsir kaynaklarında Hz. Uzeyr olarak gösterilmiştir. Kur’an’da bu kişinin ismi verilmemiştir. Çünkü maksat, olayın kahramanını ilan etmek değil, yaşanan bir “yeniden diriliş” öyküsünü nazara vermek ve öldükten sonra bütün insanların tekrar diriltileceklerine canlı bir örnek sunmaktır.

6-Hz. İbrahim’in kalbini tatmin eden bir diriltme olayı

İbrahim bir zaman: ‘Ey Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster’ demişti. Allah da ‘inanmadın mı?’ dedi. İbrahim: ‘Evet inanıyorum fakat kalbimin iyice mutmain olmasını istiyorum’ dedi. Allah, ‘öyle ise dört tane kuş al, onları kendine alıştır, sonra onları parçalayıp her dağın başına onlardan birer parça koy. Sonra da onları çağır, koşarak sana geleceklerdir. (Bunu gördükten sonra artık iyice) Bil ki; ‘Allah her şeye galiptir, hüküm ve hikmet sahibidir’ dedi” (Bakara, 2/260). Bu ayette, yeniden dirilişe iman etmekle onu bütün benliğiyle sindirmek arasında bir fark olduğuna, Allah dostu Hz. İbrahim’in bile bu konuda gönlünü yatıştırmak istediğine işaret edilmiş ve onun sayesinde her insan için “yeniden diriliş” hakkında önemli bir delil olacak bir olay gerçekleştirildiğine vurgu yapılmıştır.

 7-Hz. İsa’nın bir mucizesi olarak, onun eliyle ölülerin diriltilmesi
            

“(Allah) Onu (İsa’yı) İsrailoğullarına elçi olarak gönderecektir. (Ve onlara şöyle diyecek:) Şüphesiz ben size Rabbinizden bir mucize getirdim. Ben size çamurdan kuş şeklinde bir şey yapıp ona üfleyeceğim. O da Allah’ın izniyle derhal bir kuş oluverir. Ve Allah’ın izniyle anadan doğma körü ve alaca hastalığına yakalananı iyileştiririm ve ölüleri diriltirim. Evlerinizde yediğiniz ve biriktirdiğiniz şeyleri de size haber veririm. Eğer inanan kimseler iseniz, bunda sizin için elbette alınacakbir ibret vardır” (Al-i İmran, 3/49). Bu ayette Hz. İsa’nın lisanıyla “ölülerin diriltilmesi” mucizesine yer verilmiştir. Ancak her mucize gibi bu mucizenin de asıl yaratıcısının Allah olduğunda şüphe yoktur. İşte bu gerçeğin altı çizilmek üzere, aşağıdaki maide suresinin ilgili ayetinde “diriltme” mucizesi doğrudan Allah’a ait olduğunu gösteren ifadelere yer verilmiştir. İlgili ayetin meali şöyledir: Hani Allah şöyle diyecek: ‘Ey Meryem oğlu İsâ! Sana ve annene olan nimetimi hatırla! Hani seni, Ruhü’l-Kudüs (Cebrâil) ile desteklemiştim. Hem beşikte, hem de yetişkin iken insanlarla konuşuyordun. Sana kitabı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretmiştim. Hani benim iznimle çamurdan kuş şekli yapıp ona üflediğinde o da benim iznimle kuş oluyordu. Anadan doğma körü ve alacalıyı benim iznim ile iyileştiriyordun. Ölüleri iznimle (diriltip kabirlerinden) çıkarıyordun. Hani sen İsrailoğullarına mucizelerle geldiğinde, onlardan inkâr edenler; ‘Bu ancak apaçık bir büyüdür’ dedikleri zaman, ben seni onlardan korumuştum” (Miade, 5/110).

8-Ölüm-vari uykuya daldıktan tam üç yüz dokuz yıl sonra yeniden hayata döndürülen Ashab-ı Kehf örneği

“Onlar/Ashâb-ı Kehf, mağaralarında üç yüz yıl kaldılar. Ve dokuz yıl da buna ilave ettiler” (Kehf, 18/25). Ayette meşhur Ashab-ı Kehf denilen yedi mağara arkadaşlarının üç yüz küsur seneden sonra tekrar hayata döndürüldüklerine işaret edilmiştir. Mağaradaki kalma süresi, güneş takvimine göre üç yüz, kameri hesaba göre ise üç yüz dokuz yıl olduğuna vurgu yapılmıştır. Olayın kahramanları olan Ashab-ı Kehf bağlı bulundukları Hristiyan toplumlar güneş takvimini, Kur’an’a bağlı olan Müslümanlar ise kameri takvim kullanırlar. Ayette bu iki takvime de yer verilmesi, her iki toplumun da kendi takvimlerine göre yaptıkları hesapların doğruluğunun onaylanması manasına gelir. Bu da ayrı bir inayet cilvesidir.

 9-Uykudan sonra diriltilenler, ölümden sonra da diriltilirler.
           

“Allah, insanların ruhlarını ölüm anında alır. Ölmeyenleri de uykusu sırasında alır. Böylece ölümüne hükmettiğini yanında tutar. Ötekilerinin (ruhlarını) de belli bir süreye kadar salıverir. Şüphesiz ki, bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır” (Zümer, 39/42). Bu ayette ölümle uykunun birbirine çok yakın iki gerçek olduklarına, her iki olayda da ruhun insanı terk ettiğine; uykudan sonra ruhların her zaman geri verildiği ve sahibinin yeniden hayata döndürüldüğü örneğinden hareketle biraz geç de olsa ölülerin de ruhlarının bir gün geri verileceğine işaret edilmiştir.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN