Mutiurrahman Nizami hakkında idam kararı veren mahkeme, İstiklal Mahkemeleri’ne benzetildi

Mutiurrahman Nizami hakkında idam kararı veren mahkeme, İstiklal Mahkemeleri’ne benzetildi

Bengladeş rejimi, dünyanın sessiz bakışları arasında Cemaat-i İslami liderlerinden bir tanesini daha idam etti. Cemaati İslami partisi lideri Mutiurrahman Nizami hakkında idam kararı veren mahkeme, Türkiye’deki İstiklal Mahkemeleri’ne benzetildi.

[Karar]
SAMİ BAYRAKTAR

Bengladeş’te muhalefetteki Cemaat-i İslami partisinin lider kadrosuna yönelik idamlara yenisi eklendi. Cemaat-i İslami lideri Mutiurrahman Nizami hakkındaki idam kararı 10 Mayıs gecesi infaz edildi. 

Bengladeş’te Cemaat-i İslami liderlerine yönelik suçlamalar, 1971’deki iç savaşa dayanıyor. Hindistan’dan 1947 yılında ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Pakistan’ın doğusu ile batısı arasında 1971’de başlayan iç savaş, bağımsız Bangladeş’in kurulmasıyla son bulmuş, 16 Aralık 1971’de Doğu Pakistan yeni adıyla Bangladeş olarak bağımsızlığını ilan etmişti. Yaklaşık 9 ay süren bağımsızlık savaşı sırasında 3 milyondan fazla kişi yaşamını yitirmiş, milyonlarcası yaralanmıştı.

38 YIL SONRA ‘İHANET’

Başbakan Şeyh Hasina, iç  savaştan 38 yıl sonra, 2009 yılında ‘Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’ adı altında bir mahkeme kurarak Cemaat-i İslami lider kadrosuna yönelik yargı süreci başlattı. Cemaat-i İslami liderlerine yöneltilen suçlama, bağımsızlık savaşında vatana ihanet ve insanlığa karşı suç işlemek.

Mahkeme şimdiye kadar büyük bir kısmı Cemaat-i İslami liderlerinden oluşan 19 kişi hakkında idam kararı verdi. İdam cezasına mahkum edilen ilk kişi, Cemaat-i İslami Partisi’nden Abdülkelam Azad oldu. Ülkeden ayrıldığı için gıyabında yargılanan Azad, Ocak 2013’te idam cezasına çarptırıldı. Partinin Genel Sekreter Yardımcısı Abdülkadir Molla, Şubat 2013’te ömür boyu hapse mahkum edildi, 17 Eylül’de cezası Temyiz Mahkemesi tarafından idama çevrildi. Molla, 12 Aralık 2013’te cezası infaz edilen ilk Cemaat-i İslami lideri oldu. 90 yıl hapse mahkum edilen 92 yaşındaki Gulam Azzam da 23 Ekim’de hapishanede vefat etti. İdam edilen son isim, partinin yeni lideri Nizami oldu.

‘PKK MESELESİ GİBİ’

Peki, vatana ihanet ve savaş suçu iddialarının dayanağı ne? Bengladeşli akademisyen Dr. Neamat Ullah, (Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi) suçlamaların iftira olduğunu belirtiyor. Ullah, 1971’de olanları bugün Türkiye’de yaşanan PKK meselesine benzetiyor. Cemaatin ‘Ümmet parçalanmasın’ dediği için hedef tahtasına konduğunu söylüyor:

Bugün Türkiye’den ayrılmak isteyen Kürtler var. Ama Kürtler’in içinde ‘Biz kardeşiz, ayrılamayız’ diyen Kürtler de var. Cemaat-i İslami de ‘Kardeşlerimizle ayrılmayalım, ümmeti bölmeyelim’ dediği için iftiraya uğruyor.

Dış politika uzmanı Mustafa Özcan’ın değerlendirmesi Neamat Ullah ile benzer.  ‘Cemaat-i İslami partisi, bölünme halinde Müslümanların başta Hindistan olmak üzere emperyalistlere yem olacağını savunuyordu. Bu nedenle savaşı reddetmişti’ diyen Özcan, buna rağmen yöneltilen suçamaları İslam düşmanlığına bağlıyor:

Vatana ihanet onların vatandan anladıklarıyla alakalı. Tarihi değiştirmek istiyorlar. Devletin dini İslam ibaresini kaldırmak istiyorlar. Devletin yazılımından İslam’ı kaldırınca geriye yalnızca Bengal milliyetçiliği kaldı.

‘YARGILAMADAN ÇOK MÜSAMERE GİBİYDİ’

Eski AK Parti Milletvekili Av. Hüsnü Tuna, 2012’de Uluslararası Hukukçular Birliği üyeleri ile birlikte Bengladeş’e giderek Cemaat-i İslami davalarını izledi. ‘İstiklal Mahkemeleri’ benzetmesi yapan Tuna, izlenimlerini Karar’a anlattı:  Hükümet tarafından özel olarak kurulmuş bir mahkeme. Üyeleri, iktidar partisinin gençlik kollarında yetişmiş ya da iktidar partisinde görev almış isimler. Yargılamadan çok müsamere gibiydi. Bizdeki İstiklal Mahkemeleri’ni hatırladım. Kel Alileri, Kılıç Alileleri karşımda görür gibi oldum. Hukuk aranmıyordu. İktidardaki partinin düşüncesi yerine getirsin gerisi önemli değil anlayışı vardı. Yargılama sırasında hukuk skandallı ayyuka çıktı. Mahkeme başkanının Brüksel’de yaşayan Ahmet Ziyaüddin adlı bir kişiyle yazışmaları ortaya cıktı. Ziyaüddin, mahkeme başkanına, ‘Şu saate kadar karara ne yazacağını bildirmezsen kararı ben yazacağım’ diyor. Yazışmaların ortaya  çıkması üzerine mahkeme başkanı görevden ayrıldı ama yeni başkan onun bıraktığı yerden devam etti.

SON MEKTUP: BEN GİDİYORUM

İdama mahkum edilen Cemaat-i İslami lideri Mutiurrahman Nizami’nin devlet başkanından af talep etme hakkı vardı. Ancak Nizami, af dilemeyi reddetti. İdam sephasına giderken arkasında şu mektubu bıraktı:

Ben gidiyorum Hiçbir suç işlemedim, hiçkimseden af dilemedim.

Ardımda bir fikir kalsın istiyorum. Zorla karşılaşınca ölüm korkusundan istikametini şaşıranlarla biz ölümden aynı şeyi anlamıyoruz. Bu bir imtihandı. Kolay olacağını söylemedi kimse. Sancısız olacağını, bedelsiz olacağını. Bu yola baş koymak, sonunda gerekirse bu uğurda o baştan vazgeçmek demekti. Bizim için karar aldıklarını zanneden ahmaklar var. Bu karar ancak göklerde alınmış olabilir. Siz kimsiniz ki..!

Hayatınızın sonuna kadar Allah yolunda görevinizi sürdüreceksiniz. Batılın tüm tuzaklarına ilim yoluyla cevap vereceksiniz. Kadınlarımızın yetiştirilmesine ve ahlak yoluna önem vereceksiniz. Cemaat-i İslami’de asla bir lider problemi yaşanmayacaktır. Dünyada bir daha görüşemezsek, cennette görüşeceğmizi ümit ediyorum inşallah.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN