Üsküdar’daki Sabri Artam Vakfı İlkokulu’ndaki bir sınıf öğretmeni eğitim dünyasına örnek bir çalışmaya imza attı. Öğrencilerini Türkçe sevgisiyle yetiştiren 4D sınıfı öğretmeni Hüseyin Ataklı, yazdıkları şiirleri ise ‘Bizim Sınıf’ adıyla kitaplaştırdı. KARAR’a konuşan Ataklı: “Sadece matematik problemi çözmeyi eğitim zannetmemiz bizi mahvediyor, Türkçeyi öğretemediğinizde o soruyu da anlayamıyor çocuklar. Dil olmadan hiçbir şey olmaz. Kültürümüzü kaybedersek benliğimizi de kaybederiz.”
SALİHA SULTAN
Sosyal medyanın özellikle yetişme çağındaki çocuklarda Türkçe konuşma ve yazmayı bozduğu sıklıkla tartışılırken, Üsküdar’daki Sabri Artam Vakfı İlkokulu’ndaki bir sınıf öğretmeni eğitim dünyasına örnek bir çalışmaya imza attı. Öğrencilerini Türkçe düşünmek, konuşmak ve yazmak ilkesi ile yetiştiren 4D sınıfı öğretmeni Hüseyin Ataklı, dört yıl boyunca derslerinde edebiyata da özel bir pencere açtı. Ataklı, Türkçe sevgisiyle yetiştirdiği öğrencilerinin yazdığı şiirleri ise ‘Bizim Sınıf’ adıyla kitaplaştırdı. Kitapta, Ataklı’nın 31 öğrencisinin sınıf arkadaşları hakkındaki düşüncelerinden doğaya, hayatın zorluklarından Filistin’de yaşanan drama uzanan şiirlerine ayrıca kendi çizdikleri resimler de eşlik ediyor.
Öğrencilerini geleceğe hazırlarken, onlara Türkçe sevgisini de edebiyat üzerinden aşılayan Ataklı’ya telefonla ulaştım. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunu bir öğretmen olduğunu öğrendiğim Ataklı, okumaya büyük ilgi duyduğunu, günümüz dergilerini ve kültür sanat sayfalarını ilgiyle takip ettiğini aktardı. Ataklı, öğrencilerine Türkçe öğretimi konusunda özel ilgi göstermeye çalıştığını vurgulayarak, şunları söyledi: “Öğrencilerim okuma yazma öğrendikten sonra ikinci sınıfta kelime haznelerinin gelişmesi için sözlük çalışmasına ağırlık veriyorum. Anahtar kelimeler oluşturuyoruz, küçük küçük metinler oluşturmaya başlıyorlar onlar bir süre sonra hikayelere evriliyor. Aileleri ile kitap okuma programları yapıyorum. Öğretmenlik yapan editör arkadaşlardan da destek alıyorum. Sınıfıma gelip sunumlar yapıyorlar. Böyle böyle iki yıl boyunca devam ettik. Çocuklara Yunus Emre’den, Cahit Sıtkı Tarancı, Arif Nihat Asya, Mehmet Akif Ersoy, Cahit Zarifoğlu gibi şairlerden şiirler, Mevlana’dan hikayeler okudum. Sonra meyvelerini toplamaya başladık.” Şiirin daha zor bir edebiyat türü olduğunun altını çizen Ataklı, ardından öğrencilerine yazdıkları şiirleri ‘Haftanın Şiirleri Köşesi’ne asacağını söylediğini, şiirleri astıkça onların da birbirlerine özenerek yazmaya başladığını belirtti.
Kitap adını 4D sınıfı öğrencisi Zümra Tiryaki’nin sınıf arkadaşlarını ironik bir dille anlattığı ‘Bizim Sınıf’ şiirinden aldı. (FOTOĞRAFLAR:KARAR)
Öğretmen Ataklı, kitaptaki şiirlerin öğrencilerinin tamamen kendi ürünleri olduğunu vurgulayarak, onlarla gurur duyduğunu ifade etti. Bazı öğrencilerinin ise şiire özel bir yeteneği olduğu görüşünü aktaran Ataklı, ileride bu öğrencilerin şiirlerini de basmak istediğini sözlerine ekledi. Ataklı, okul müdürü Ahmet Doğanay’ın da çalışmaya büyük destek verdiğini ifade ederek, kitabın basılma amacının ise satmak değil, kendi öğrencilerinin çabasını takdir etmenin yanı sıra, diğer öğrencileri ve meslektaşlarını da teşvik etmek olduğunu dile getirdi.
‘DİL OLMADAN HİÇBİR ŞEY OLMAZ’
Öğretmen Ataklı’ya, dijital çağa doğan gençlerin bozuk Türkçe kullanımına dair görüşlerini de sordum. Gençlerin bu konuda suçlanmasını yanlış bulduğunu dile getiren Ataklı, ilk olarak bu konuda eğitim sisteminin, ardından veli öğretmen ilişkisinin önemini vurgulayarak, en son sorumlunun gençler olduğu görüşünü aktardı. Günümüzde eğitim sisteminde yaygın testlerin Türkçe öğretmeyi bozduğunu savunan Ataklı, “Sadece matematik problemi çözmeyi eğitim zannetmemiz bizi mahvediyor, Türkçeyi öğretemediğinizde o soruyu da anlayamıyor çocuklar. Çocuklar yazmamaya alışıyor. Halbuki küçükken alışkanlık kazanmaları lazım” diye konuştu. Öğretmen Ataklı’nın şu sözleri ise, Türkçe öğrenmelerinin önemine ışık tutuyor: “Dil olmadan hiçbir şey olmaz. Çünkü, kültürümüzü kaybedersek benliğimizi de kaybederiz.”
KÜÇÜK ŞAİR ZÜMRA: ‘ÖĞRETMENİMİ ÇOK SEVİYORUM’
Kitaba adını veren ‘Bizim Sınıf’ şiirini yazan öğrenci Zümra Tiryaki ile de görüştüm. Kitabı görünce çok mutlu olduğunu dile getiren 12 yaşındaki Zümra, sevincini şu sözlerle dile getirdi: “Şiir yazmayı çok seviyorum. Öğretmenim yazdığımız şiirleri panolara asacağını söylemişti. Yazdığım bir şiiri çok beğendi. Sonra yedi tane şiir yazdım. Kitap basılınca çok sevindim. Kapağında da benim şiirimin olduğunu görünce daha da çok sevindim.” Yazdığı şiirleri artık bir defterde topladığını söyleyen Zümra, “Öğretmenimi çok seviyorum. Yazdığım şiirleri ilk ona gösteriyorum. Bir şey söylediğinde ise dikkat ediyorum. Kendi şiirlerimi basmak istiyorum” ifadeleriyle bir öğretmenin yeteneğini desteklediği bir çocuğun geleceğe bakışının nasıl şekillendiğinin ipucunu veriyor.