Fotoğraf sanatçısı Ömer Saruhanlıoğlu, KARAR okurlarına özel, yeni bir fotoğraf paylaştı.
Fotoğraf sanatçısı Ömer Saruhanlıoğlu, çektiği bir fotoğrafı ve hikayesini KARAR okurları için paylaştı.
Saruhanlıoğlu'nun açıklamaları şöyle:
“Mekân bir nesnenin etrafına sınır çekilip, onun sonsuz boşluktan, “üst-mekândan” ayrılmasından mı ibarettir? Daha büyük bir mekânla, içinde kendisi de bir mekânı sınırlandırıp orayı işgal eden özne birbirinden ayrı şeyler midir yoksa her ikisi de birbirinin tamamlayıcısı mıdır? Bu soruların cevabı felsefi ve ideolojik duruşa göre değişebilir.
Mekân, içinde varlıkların ve olayların yerli yerinde, uyum içinde ve bir arada bulunduğu devasa bir muhafaza olarak kabul edilince kavram uzlaştırıcı bir biçimde tanımlanmış görünüyor. Varlığın varlık olabilmesi için – tanım gereği – mekânda kendisine tahsis edilmiş bir sınırla mukayyet olması gerekiyor. Her varlık mekân içinde ancak kendisine mahsus biricik bir yer kaplıyor.
Varlıklardan insana geçince mekânla ilgili draması yerini trajik bir varoluşsal probleme bırakıyor: İnsan kendisine ait bir alan elde etmek ve orada güven içinde, rahatsız edilmeden hareket etmek istiyor. Üstelik “içi için sığmıyor,” düşünüp “taşınıyor” ve elde ettiği bu alanı pratik anlamda bir engelle karşılaşmadan mümkün olduğunca genişletmek istiyor.
Üstelik sınırlandırılmış alanlar insanın özgürlük probleminin köklerine uzanan bir problem.
Güvenlik ve özgürlük için genişlemek ve dışa taşmak isteyen özne kaçınılmaz olarak diğerlerinin (mekânlarının) daralmasına sebep oluyor. İşte kadim varlık trajedisi: Mekânın paylaşıl(ama)ması.
O halde soru şu: İnsanlar arasındaki mekânın paylaşılması için girişilen itiş-kakış ve mücadeleler insanın insan olması bakımından asli bir durum mudur?
Bu sorunun cevabı her ne olursa olsun uçsuz bucaksız boşluk – büyük ümit ve beklentilerle (!) – renkli duvarlarla, elektrik telleriyle hatta gölgeler ve gökyüzündeki masum bulutlarla sınırlanıyor (ve sahipleniliyor). Sokaklar böyle oluşuyor. Şehirler ve ülkeler de böyle. Ve mekâna sahip olma ve onu genişletme mücadeleleri sayısız trajedilerin yanı sıra bir çocuğun Etiyopya ülkesinde bir sokakta, güneşin altında, başı öne eğik fotoğraftaki gibi yürümesine sebep oluyor.
