Karar Gazetesi yazarı Ekonomist Prof. Dr. Uğur Emek, Elif Çakır ve Yıldıray Oğur'un konuğu oldu. Eser siyasetinin kime hizmet ettiğini ve yap-işlet-devret modelinin nelere mal olduğunu değerlendirdi.
BİRGÜL TEKÇE | KARAR
KARAR TV'de Elif Çakır ve Yıldıray Oğur'un sorularını yanıtlayanı Ekonomist Prof. Dr. Uğur Emek, Projecilikte temel önceliğin ihtiyaç analizinin yapılması olduğunu belirtirken ''Eser siyaseti değil ihtiyaç, hizmet siyaseti yapılmalı, kaynakların optimal kullanılıp önceliklendirilmesi lazım'' dedi. Emek Türkiye'de kanal İstanbul'u yapacak paranın olmadığını ve yurt dışından da kimsenin bu projeye para vermeyeceğini sözlerine ekledi.
TÜİK perakende satış endeksine göre vatandaşın gıdayı azalttığı haberlerini değerlendiren Emek, ''Son 10 yılda nüfusu artıyor, göçmen aldık. Hem Suriye'den hem değişik ülkelerden, üretimin artmadığını biliyoruz, tarım ürünlerinin azaldığını biliyoruz, üretimi arttırmazsak azaltırsak bir de üzerine talebi arttırırsak ithalata bağlı bir üretim yapısı oluşturduk ithalat yapa yapa fiyatların artık düşmeyeceğini öğrendik. Bu şartlarda gıda enflasyonun yüksek olması kaçınılmaz. TÜİK'in açıklamasını vatandaş zaten cebinde hissediyor bunu eğip bükmeye gerek yok'' dedi.
PROJECİLİKTE TEMEL ÖNCELİK İHTİYAÇ ANALİZİNİN YAPILMASIDIR
Projelikte önceliğin ihtiyaç olduğunun altını çizen Emek, ''Köprülerin yolların bedelini biz vergi mükellefi olarak veriyoruz. Bir şey yaptığımız zaman başka bir şeyden vazgeçiyoruz projecilikte temel öncelik ihtiyaç analizinin yapılmasıdır. Sınırsız ihtiyaçlarımızı sınırlı kaynaklarımızla karşılıyor olmamız gerekiyor. bir sürü şirketin yıllık cirosu Türkiye ekonomisinden daha fazla. Böyle bir ekonomide kaynaklarımızı harcarken daha kılı kırk yarmamız olmamız gerekiyor. Çanakkale Köprüsü'nde bedava olduğu gün 30.000 kişi geçmiş araç garantisi 45.000. Normalde Çanakkale'den geçen araç sayısı 12 bin bunu biliyoruz. Sadece Bayram dönemlerinde bir darboğaz oluyor. Bu darboğazı mı çözmek daha önemli insanların gıda sorunu mu?'' diye sordu. Emek sözlerine şöyle devam etti:
''Dünya ülkeleri içerisinde ortalama proje büyüklüğünde Türkiye 1. sözleşme sayısı açısından bakarsak 7. yatırım büyüklüğü açısından bakarsak 4. sıradayız. Yatırım büyüklüğü bölü sözleşme sayısı dersek ortalama proje büyüklüğünü buluruz. Bu da 640 milyar doları buluyor. Avrupa Birliği'nde bu 300 milyon dolar, Çin'de bile 250 milyon dolar civarı.
Mega projeler literatüründe her 10 projeden 9'u başarısızdır. 18 tane Şehir Hastanesi yapıldı, ihaleleri yapılmış olduğu halde 5 tanesi hala bitmedi.''
ESER SİYASETİ DEĞİL İHTİYAÇ HİZMET SİYASETİ YAPILMALI
Memlekette beton tiryakiliği diye bir türün geliştiğini belirten Emek, ''Projelerin küçültülmesi lazım, projeleri uzattığınız zaman sözleşmenin dışına çıkmış oluyorsunuz. 4-5 tane otoyolda sözleşme revizyonu yapılmış projeyi büyüttüğünüz ölçüde fizibilite yapamıyorsunuz. Güzergah değişikliği yapılıyor, yaptığınız yolun güzergahını önceden bilmiyor musunuz? Şeritlerde değişiklik yapılmış bu soruları soruyoruz, bunları bilmiyor musunuz diyoruz. Teknoloji bu projeleri yapmaya imkan veriyor. Ben bunlara eser siyaseti diyorum ihtiyaç, hizmet siyaseti yapılmalı bu kaynakların optimal kullanılıp önceliklendirilmesi lazım. Bu projeler ne kadar büyürse iş insanları o kadar çok para kazanıyor. İlginçtir tüm dünyada halk bu tarz büyük projeleri seviyor. Memlekette beton tiryakiliği diye bir tür çıktı'' dedi.
Emek sözlerine şöyle devam etti:
''Yapılan projelerin sözleşmeleri neden bu kadar sık değişiyor, süreler neden sürekli değişiyor, garantiler kamuoyundan neden saklanıyor, neyin ne kadara mal olduğu neden saklanıyor, bu meşru sorulara cevap gelmemesi insanı endişeye sürüklüyor. Bunların maliyeti nedir sorusu mahkeme sebebi midir? Ulaştırma Bakanı Karar Gazetesi dahil 4 gazeteyi yatırım düşmanı ilan etti Bunların hepsi endişe sebebi mevzuata göre bu garantilerin bilançolarda gösterilmesi gerekiyor. 2015 yılından beri yani 7 yıldır Sayıştay raporlarında söylenmesine rağmen Sağlık Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı bürokratları bunu inatla saklıyorlar, suç işliyorlar.''
''Ben projeye karşı değilim, öncelikleri yapın diyoruz önceliğiniz belli olsun, projelere takla attırmayın diyoruz. Projecilikte ihtiyaçtan projeye gidilir, ihtiyaç analizi yapılır, teknoloji belirlenir, bütçenin nereden yapılacağı karar verilir, bizde siyasetçi diyor ki ben bu projeyi istiyorum, projeyi belirliyor, ihtiyaç analizi olmadan daha sonra bürokratlar bizi bunu haldır nasıl yapılması gerektiğine ikna etmeye çalışıyor. Bunlar kaynak israfı benim derdim isyanım buna, ben yapmayın demiyorum, yanlış yapıyorsunuz diyorum.''
TÜRKİYE'DE KANAL İSTANBUL'U YAPACAK PARA YOK
Kanal İstanbul projesi için de açıklamalarda bulunan Emek şunları söyledi:
''2011 yılında Kanal İstanbul hayalim demiş bir Cumhurbaşkanı var. Siz şu andaki mevcut yapı içerisinde Kanal İstanbul'un çevreye vereceği tahribatı, Montrö anlaşmasına verecek tahribatı, 60 milyar dolarlık yatırım maliyetini, Türkiye'nin bir sürü önceliğinden vazgeçmek anlamına geldiğini, sağlık eğitim gibi bunları anlatacak bir bürokrat tanıyor musunuz? İstanbul Boğazı'nda risk var, daha fazla kaza olsun İstemiyoruz diye yola çıkıldı. Bunu yapmak için bu kadar zorlamayın.''
''Ben Kanal İstanbul'un yapılacağına inanmıyorum, bunu uzunca bir dönemdir söylüyorum. Türkiye'de kanal İstanbul'u yapacak para yok, yurt dışında da kimse bu projeye para vermez. Siz Paris İklim Anlaşması imzalamış bir ülke olarak bunu düşünmeyi, bunu yapmayı aklınızdan geçirmelisiniz. İstanbul Havalimanı'ndan daha fazla bir tarım alanı kaybedeceksiniz, ormanlar emisyonu tutarlar, tarım alanlarını kaybederseniz emisyon hızlanmasına katkı sağlarsınız, içme sularını kaybedersiniz, kendi içerisinde bir zıtlık içeriyor. Bu Dünyada Buna para verecek kimse yok bir ihtimal Çin verebilir. Birleşmiş Milletler'in sorumlu bankacılık ilkelerini imzalayan 16 tane Çin Bankası var bu anlaşmaya imza attıktan sonra Kanal İstanbul'a Kredi veremezler. Bu siyasi bir söylem biliyorsunuz sayın cumhurbaşkanı da geri vites yok bunu söyledikten sonra vazgeçmeyecektir ama ben yapılacağını zannetmiyorum.''