Yeni ekonomi modeli kapsamında hayat geçirilen Dövize Çevrilebilir Mevduat (DÇM) modeli, Türkiye'nin karşılaştığı yoğun döviz darboğazı karşısında ülkenin uluslararası mali piyasalardan kısa vadeli borçlanmasına olanak vermesidir. 'Mevduata kur farkı' olarak adlandırılan ekonomi modeli ülkemizde ilk kez 1967 yılında uygulandı. İşte, Dövize Çevrilebilir Mevduat (DÇM) kısaca tanımı...
Merkez Bankası'nın kasım ve aralık aylarında politika faizini yüzde 19'dan yüzde 14'e kadar indirmesinin ardından döviz kurunda tarihi rekor kuruldu. 18.4 TL'ye kadar yükselen dolar, 20 Aralık 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Dövize Çevrilebilir Mevduat (DÇM) modeline geçildiğini açıklamasının ardından 11.3 TL'ye kadar geriledi. Fakat uzmanlar 'mevduata kur farkı' modelinin orta ve uzun vadede zararları olacağını dile getiriyor.
DÖVİZE ÇEVRİLEBİLİR MEVDUAT (DÇM) NE DEMEK?
Döviz darboğazı karşısında ülkenin uluslararası mali piyasalardan kısa vadeli borçlanmasına olanak vermesine Dövize Çevrilebilir Mevduat (DÇM) modeli deniyor.
DÇM'ye göre, kur korumalı TL vadeli mevduat hesabı olan bir kişiye minimum Merkez Bankası'nın uyguladığı politika faizi verilecek. Mevcut durumda bu faiz yüzde 14 seviyesinde. Örneğin; kişi parasını vadeli hesap açtırdığı gün dolara yatırsaydı, vadenin bittiği tarihte getirisi yüzde 50 olacaktı. İşte aradaki bu yüzde 36'lık farkı devlet, vatandaşa ödeyecek. Sistemde 3, 6, 9, 12 aylık vadeler ile hesap açtırılabiliyor.
DÖVİZE ÇEVRİLEBİLİR MEVDUAT (DÇM) İLK NE ZAMAN UYGULANDI?
Türkiye'nin yakın geçmişinde, ekonomik dengeler üzerindeki olumsuz etkisi olabileceği gerekçesi ile önce vazgeçildi ancak sonra 1967 yılında ilk kez uygulandı. O tarihlerde yurt dışındaki işçiler ve ihracatçılar ilk hesapları açtı ve toplamda 3,5 milyar doları bulan döviz Türkiye'ye geldi.
DÇM'lerin para arzı artışına ve enflasyonun hızlanmasına neden olmaya başladıkları değerlendirilerek kullanımına sınırlandırmalar getirildi. DÇM'lerin anapara ve kur farkı ödemeleri, Hazine'ye aşırı yük olmaya başlayınca kaldırıldı.
Ardından 1974'te döviz talebi basıncıyla Demirel Hükümeti, Petrol Krizi'nin etkilerini iç piyasaya yansıtmamak amacıyla DÇM'yi yeniden gündeme aldı. 8 banka bunun için yetkilendirildi. Yine amaç yabancı ülkelerde yaşayan Türklerin dövizlerini ve yabancı bankaları ülkeye çekmekti.
1977'ye kadar devam eden bu sistem süresince, bugün doğalgazda olduğu gibi, Demirel Hükümeti de petrol türevlerinin fiyat artışlarını fiyatlara yansıtmadı.
Ancak 1977 yılının ilk aylarından sonra yeni hesap açılması yavaşlamaya başlayınca TCMB ve bankalar, eski DÇM'lerin vadesi gelenlerinin paralarını geri ödemede zorlanmaya başladı. Türkiye DÇM ödemelerini yapamaz duruma geldi.
Sonunda sistem 1978 yılında bitirildi. Bu borçlar, 1981 yılından sonra devlet tarafından üstlenildi.
DÖVİZE ÇEVRİLEBİLİR MEVDUAT (DÇM) HESABI HANGİ BANKALARDA OLACAK?
Sistemden banka hesabında vadeli mevduat tasarrufu olan gerçek kişiler faydalanabilecek. Bu mevduat yabancı para cinsinden de olabilir.
Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar’ın verdiği bilgilere göre; kamu bankaları sisteme dahil, özel bankalar da ürünleri yavaş yavaş devreye alacak. Çakar, "Bir çok özel banka genel müdürü arkadaşımla konuştum onlar da girecek" değerlendirmesinde bulundu.
Farkı Hazine’nin karşılayacağı açıklandı. Yani vergi ve bütçe gelirlerinden vatandaşın kur zararı oluşursa tanzim edilecek.
DÖVİZE ÇEVRİLEBİLİR MEVDUAT (DÇM) MODELİNİN AMACI NEDİR?
Dövize Çevrilebilir Mevduat ile hem mevcut zarar eden vatandaşın zararının tanzim edilmesi hem de dövize oluşabilecek yeni kaymaların engellenmesi hedefleniyor. Şu an Türkiye’de gerçek kişilerin mevduatlarının yüzde 64’ü döviz yüzde 36’sı TL’de. Milli para yerine oluşan bu dengesiz durumun giderilmesi de hedefleniyor. Ayrıca dövize olan talebin de azalacağı düşünülerek kurlardaki aşırı hareketin dengelenmesi umuluyor.
DÖVİZE ÇEVRİLEBİLİR MEVDUAT (DÇM) DİNEN CAİZ Mİ, GÜNAH MI?
Diyanet İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı, vadeli mevduat hesaplarına para yatırmanın caiz olmadığını açıkladı.
Sorulan bir soruyu yanıtlayan Diyanet, "Faizli mevduat hesaplarına bilerek ve isteyerek para yatırmamalı. Bu tür mevduat hesaplarına tahakkuk ettirilen fazlalıklar faiz olup dinen haramdır. Söz konusu faiz oranlarının enflasyonun altında ya da üstünde olması, bu işlemi faiz olmaktan çıkarmaz. Bu itibarla bankaların vadeli mevduat hesaplarına para yatırmak caiz değildir" diye yanıt verdi.
Diyanet, hesaptaki fazlalığın herhangi bir şekilde edilip kullanılması durumunun caiz olmadığını ifade ederken hesap sahibinin ihtiyacı olan yurttaşlara vermesi gerektiğini vurguladı.