Meclis 15 Temmuz raporunda, jandarmanın kalkışmaya katılmaması darbe girişimini başarısız kılan en önemli unsur olarak gösterildi. Birliklerin ülke genelinde ihanete iştirak etmesi durumunda ise iç savaşın çıkmasının kaçınılmaz olduğu vurgulandı.
Meclis Darbe Komisyonunca hazırlanan raporda, cuntacıların başarısız olmasını sağlayan etkenler sıralandı. Genelkurmay Başkanı başta olmak üzere TSK’nın üst komuta kademesinin kalkışmada yanında yer alamaması ve direnmesi, darbecilerin eline ordunun vurucu gücüne sahip birliklerin geçmesini engellendiği anlatıldı. Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda FETÖ’cü cuntacıların başarısız kılınması ile 1. Ordu Komutanı’nın derdest edilememsinin de kalkışmacıları paniklettiği ve onlara strateji kaybı yaşattığı belirtildi.
Raporda, Jandarma Genel Komutanlığı ve bağlı birliklerinde erbaş ve erler dışında 85 bin personelin bulunduğu, kalkışmaya bu rakamın sadece yüzde birinin iştirak ettiğinin tespit edildiği aktarıldı. Geçmişte yapılan askeri müdahalelerin tamamında jandarma teşkilatının kullanılmaya çalışıldığı, bunun nedeninin ise ülkenin coğrafi genişliği açısından yüzde 90’nına yakınının jandarmanın kontrolünde olmasından kaynaklandığı anlatıldı.
En ücra yerlerde bile jandarmanın bulunduğu hatırlatılan raporda, şunlar kaydedildi: “15 Temmuz’da jandarma karargahı darbeciler tarafından ele geçirilmiştir. Bu sayede ülkenin her köşesine darbe mesajlarını ulaştırmayı ve kendi planları doğrultusunda jandarma güçlerini yönlendirmeyi amaçladılar. Eğer bu planları başarılı olsaydı büyük şehirlerdeki darbe girişiminin bastırılmasıyla iş bitmeyecek, ülkenin diğer bölgelerinde kontrol belki geç sağlanacak, dolayısıyla karşıt gruplar arasında sıcak çatışmalar başlayacak ve aylar süren bir kaos ortamının oluşmasına neden olacaktı. PKK ve diğer terör örgütleri de bu fırsattan yararlanarak ülkede korku ve kaos yaratacak, aynı zamanda dış güçlerin de yardımıyla ülkemizin iç savaşa sürüklenmesine neden olunabilecekti.” Öte yandan Raporda örgüt lideri Fetullah Gülen’in yurt dışı ile ilgili ilk temaslarını 1962’de Erzurum’da gerçekleştiği açıklandı.
CASUSLUK FAALİYETLERİ YÜRÜTTÜLER
Taslak raporda FETÖ’nün casusluk faaliyetleri de yürüttüğü belirtilerek şöyle denildi: Örgüt, Türkiye’nin dış politika, güvenlik ve istihbarat alanlarındaki plan ve faaliyetlerini ifşa etmek, devlet sırlarını ortaya dökmek, bu yolla Türkiye’yi uluslararası kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırmak ve zor duruma düşürmek maksadıyla yargı ve emniyet birimlerine yerleştirdiği örgüt militanları aracılığıyla casusluk faaliyetleri yürütmüştür.”
EĞİTİMDEKİ ZAAFİYETLERDEN YARARLANDILAR
Meclis Darbe Komisyonu raporunda FETÖ’nün eğitimde yoğun ve kapsamlı bir şekilde örgütlenebilmesinin, eğitim sistemindeki zafiyet alanlarını sonuna kadar sömürmesiyle mümkün olduğu anlatıldı. Raporda, eğitimde yer alan zafiyet alanları arasında, toplumun tüm kesimlerine standart ve kaliteli bir eğitim sunulmaması, özellikle çok zeki ama fakir çocuklara yönelik devletin özel bir eğitim programının bulunmaması, öğrencilerin tamamına yönelik yeterli barınma imkanlarının sunulamaması gösterildi.
DERSHANE KAPATILINCA HAZIRLIK BAŞLADI
Meclis 15 Temmuz taslağında darbe hazırlıklarının nasıl başladığına da değinildi. Raporda: “Örgüt 17-25 Aralık yargı darbesi teşebbüsüne kadar mücadelesini gün yüzüne çıkarmamıştır. Ancak dershanelerin kapatılması konusunda geri dönüşün mümkün olmadığını anladığında, iktidarı devirmeye yönelik saldırı operasyonları için hazırlıklara başlamıştır” denildi.
CHP VE MHP’Yİ DİNLEDİLER
“Raporda örgütün siyasete müdaheleye CHP ve MHP genel merkezlerini dinleyerek başladı” dnilerek şöyle devam edildi: “CHP ve MHP genel merkez santralleri dinlenilerek partilerin sırlarına vakıf oldular. Partilerin teşkilat ve yöneticileri usulsüz bir şekilde takip edildi, ses ve görüntü kaydı yapıldı. Bu kayıtlar dikkat çekici bir zamanlama ile (Genel Seçim öncesinde) kamuoyuyla paylaşıldı. Bunu örgütün siyasi imamları planladı, dinlemeleri ise emniyetteki iamamları yaptı.