Londra’da düzenlenen cami saldırısı, İngiltere’de son yıllarda İslamofobinin yükselişinin ardından geldi. Anaakım medyada İslamofobik söylemlerin geniş biçimde yer bulduğu ülkede Müslümanlara saldırılar yüzde 300 arttı. Eleştiri okları hükümete yöneldi.
İngiltere’nin başkenti Londra’da, pazar gününü pazartesiye bağlayan gece, teravih namazından çıkan Müslümanlara düzenlenen terör saldırısı, ülkede yükselen İslamofobiyi tartışma konusu haline getirdi. Batı dünyasında, özellikle son iki yılda Suriye’deki iç savaşlardan kaçanların oluşturduğu göçmen dalgası ve artan terör saldırıları, İslamofobinin yükselişini de beraberinde getirdi. Bu eğilimden nasibini alan İngiltere’de İslamofobiye yakından bir bakış, Finsbury Park Camisi saldırısının bireysel ve tek seferlik bir eylem olmadığını, adeta ‘Geliyorum’ dediğini gösteriyor.
Londra emniyetinin verilerine göre 2015 yılında Müslümanlara yönelik nefret suçlarında yüzde 70 oranında artış meydana geldi. 816 saldırının büyük çoğunluğu, peçe takan kadınlara yapıldı. İnsan hakları grubu Tell MAMA’ya göre ise aynı zaman dilimi içinde ülke genelindeki İslamofobik saldırılardaki artış oranı ise yüzde 326 oldu. İnternet ortamındaki nefret söylemlerinden fiziksel saldırılara kadar birçok şekilde işlenen İslamofobik suçlardan en çok mağdur olanlar, yine kadınlardı. Geçen yıl Milton Keynes’teki saldırıda aşırı sağcıların tekmelediği hamile bir Müslüman kadın, bebeğini kaybetmişti. İngiltere’nin Machester kentinde geçen ay bir konser sırasında düzenlenen ve aralarında çocukların da bulunduğu 23 kişinin öldüğü canlı bomba saldırısının ardından, kentteki Oldham Camisi’ne kundaklama saldırısı düzenlenmişti. Bir başka caminin duvarına ise İslamofobik saloganlar yazılmıştı.
İngiliz New Statesman dergisinde konuya ilişkin bir yazı kaleme alan Myriam Francois-Cerrah, İslamofobik saldırıların artışında medyanın rolünü ve hükümetin bu konudaki eylemsizliğini inceledi. Anaakım medyanın, İslamofobik söylemler için bir platform oluşturduğunu dile getiren Francois-Cerrah, bazı örnekler de verdi. Bunlardan birinde, ülkenin önde gelen siyasi yorumcularından Douglas Murray’nin ‘John Lennon şarkıları söylemeyi bırakın, daha az İslam’a ihtiyacımız var’ başlıklı yazısına Sun gazetesinde tam sayfa yer verildiği görülüyor. Murray’in Standpoint dergisindeki bir yazısı ise ‘İslamofobi’yi unutun, İslamcılıkla mücadele edelim’ başlığını taşıyor. Francois-Cerrah ayrıca, ülkenin en saygın gazetelerinden Telegraph’tan Allison Pearson’ın, Manchester saldırısının ardından binlerce Müslümanın gözaltı kamplarında alınması gerektiğini savunan bir sosyal medya mesajına yer veriyor. Yazar, aşırı sağcı English Defense League (EDL) adlı örgütün, Müslümanlara karşı milis güçler oluşturulmasına yönelik teklifinin de medyada yer bulduğuna dikkat çekiyor.
Buna karşın İngiliz hükümetinin yükselen İslamofobiye karşı yeterli önlemleri almaması da Francois-Cerrah’ın vurguladığı bir başka konu. Francois-Cerrah, 2012’de artan İslamofobiyle mücadele için akademisyenlerin de yer aldığı bir komisyon kurulduğunu, ancak bu komisyonun birçok üyesinin, 2015’te ayrıldığını belirtiyor. Yazar, bu sürede İngiltere’deki İslamofobiyle ilgili akademik bir araştırma yapılmadığına da dikkat çekiyor.
İngiltere’nin başkenti Londra’daki Finsbury Park Camii’nde, pazartesi gününün ilk dakikalarında teravih namazından çıkan cemaatin üzerine arabasını süren bir saldırgan 10 kişiyi yaralamış, bir kişiyi ise öldürmüştü.
TERÖRİSTLİ LİNÇTEN İMAM KURTARDI
Londra’daki Finsbury Camisi’nde teravih namazından çıkan Müslümanlara gerçekleştirilen saldırının ardından, saldırganın linç edilmesini caminin imamının engellediği ortaya çıktı. İngiliz basını tarafından “kahraman imam” olarak adlandırılan İmam Muhammed Mahmud ise yaptığı açıklamada tek başına hareket etmediğini belirtti ve “Başka sakin olan ve insanları sakinleştirmeye çalışan kardeşlerim de vardı. Bir öfke dalgası olmasını engellemeye çalıştık” ifadelerini kullandı.
İNGİLİZ BASINI SINAVI GEÇEMEDİ
İngiliz gazeteleri, Finsbury Park Camisi’nde gerçekleşen terör saldırısını manşetlerine taşıdı. Bazı gazeteler saldırı için ‘terör’ ifadesini kullanırken, bazılarının olayı siyasi boyutundan soyutlayarak ‘psikolojik sorunları olan bir kişinin gerçekleştirdiği eylem’ biçiminde sunduğu görüldü. Muhafazakar kesimin saygın gazetelerinden Times, “İşsiz ‘yalnız kurt’ cami saldırısından yakalandı” başlığını kullandı, saldırıya ‘terör’ demedi. Daily Mail gazetesi, saldırganın ‘Yine yaparım’ ifadesine yer verirken, yine olayı ‘terör’ diye nitelemedi. Sun, ‘Cami manyağını imam kurtardı’ manşetiyle okuyucularının karşısına çıktı. Guardian ‘Londra’da yeni terör’, Telegraph ise ‘Terör şüphelisi Londra saldırısından sonra Müslümanlara karşı oldu’ başlıklarını kullandı.
SALDIRININ KAZANANI IŞİD
Cami saldısırını gerçekleştiren 48 yaşındaki Darren Osborne’un, terör örgütü IŞİD’in daha önce Londra’da nisan ve haziran aylarında iki kez uyguladığı arabayla insanların arasına dalma yöntemini kullanması dikkat çekti. Bu terör eyleminin ardından, sosyal medyadaki IŞİD yanlısı hesaplarda, saldırının örgütün haklı olduğunu gösterdiği, Hristiyanların hepsinin Müslüman düşmanı olduğu yönünde mesajlar atıldı. IŞİD, geçen yıl da Fransa ve Almanya’da benzer eylemler düzenleyerek onlarca kişinin ölümüne neden olmuştu.