İnsani Tanrılar-3: Tevhid inancına şirk bombası

İnsani Tanrılar-3: Tevhid inancına şirk bombası

Ölülerden yardım bekleyenler, manen ölüdürler. Artık İlahiyat Fakültelerinin öğretim üyeleri, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tüm görevlileri türbelerin birer şirk mabedi olmasını engellemek için seferber olmalıdır.

[Karar]
PROF. DR. BAYRAKTAR BAYRAKLI

İnsan pespayeliğin içine düşünce, değil güçlü insana kul olmak, ölülerde bile güç, yani tasarruf vehmederek, mezarının başına gidip yardım istemektedir. Bir türbe görmeyedursun, hemen oracıkta ölüden yardım dilemeğe başlar, o türbedeki ölünün ona yardım edeceğine, sorunlarını çözeceğine inanarak ona tanrılık payesi verir. Kimi de namazlarında Fatiha sûresinin: “Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz.” ayetini okuduğu halde bunu yapar.

Yalnız Allah’a kulluk etmenin en önemli göstergesi, yalnız ondan yardım dilemektir. Ölülerden menfaat edinme vehmi ile onlara yalvarmak, tevhid inancına şirk bombasını atmaktan başka bir şey değildir. Rab sıfatı gereği yaratan, doğru yolu gösteren, rızıklandıran, terbiye edip sahip çıkan; Rahman sıfatı gereği rahmete kaynaklık eden; Rahim sıfatı gereği merhamete kaynaklık eden; Mâlik sıfatı gereği ceza ve mükâfat gününe egemen olan Allah’a kulluk edilir ve yalnız O’ndan yardım dilenir.

İnsani tanrılar ve onların ölüleri bunları yapacak güçte midir ki onlardan yardım bekleniyor ve onların tasarruf edeceği şeklindeki sahte umut besleniyor? İşte, menfaat beklentisi, insanı ölülere bile kul yapmakta, şirkin batağına çekmektedir.

ÖLÜLER İŞİTMEZ

Artık İlahiyat Fakültelerinin öğretim üyeleri, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tüm görevlileri türbelerin birer şirk mabedi olmasını engellemek için seferber olmalıdırlar. İnsanlar din büyüklerini, din adamlarını, ilim adamlarını hayatta iken tanrı edindikleri gibi, onların ölülerini de tanrı edinmektedirler. Buna dur demenin zamanı gelmedi mi? 21. asırda İslam İlahiyat Fakülteleri ne işe yaramaktadır? Tevhid inancı bayrağını ayakta tutmak, şirkle mücadele vermek, bu okul ve kuruluşların görevi değil midir?

Yüzlerce öğretim üyesinin, binlerce talebenin bulunduğu bu okulların olduğu yerde, hâlâ ölülerden yardım almak için dua edilmesi, gayretullah’a dokunmaz mı? Ölülere saygı duyulacak diye tapınmanın affı var mıdır? Ölülerden yardım bekleyenler, manen ölüdürler.

Yüce Allah çeşitli âyetlerinde “ölüye duyuramazsın, işittiremezsin” derken, bizim ölülerden yardım beklememizin adı, şirkten başka bir kelime ile ifade edilebilir mi?

“Sen kabirdekilere işittiremezsin.” (Fâtır, 22)

“Elbette sen manen ölülere duyuramazsın.” (Rûm, 52; Neml, 80)

Yüce Allah böyle söylerken, bizimkiler bir taraftan mezarın başında ölüye kopya vermekte, diğer taraftan ölüye dua ederek yardım istemektedirler. Manen büyük şahsiyet kabul edilenlerin türbelerine gidilip onları vesile veya aracı kılarak dua etmeler, onlardan yardım beklemeler, onların bu dünyada tasarrufta bulunduklarına inanmalar, bu şirkin uzantısından başka bir şey değildir. Birincisi hurafe, ikincisi şirk olmaktadır. Çünkü sözde din büyükleri, müritlerine öyle öğrettiler: “Evladım, biz ölünce kınımızdan çıkarız ve tasarrufta bulunuruz” Yani kılıç nasıl ki kınından çıkınca iş görürse, bu da, ölünce kınından çıkıyor ve böylece iş görüyor.

Ölülerden yardım dileyenler, kendilerini manen ölü haline getirmekte ve şirkin mezarlığında yerlerini almaktadırlar. Kur’an yani İslam,”hayy”/diri olan Yüce Allah’tan yardım dilemeyi şart koşmakta, beş vakit namazında Fatiha sûresinin 5. âyetini okutmaktadır. Yardımı ölülerden bekleyen bir Müslümana ne demeli? Şirk bile bunu ifade etmekte yetersiz kalmaktadır.

İşte, İslam âleminin üstündeki mezarlar toprağın ağırlığından dolayı, ayağa kalkıp yürüyememektedir. Yardımı ölülerden dilersen, Yüce Allah seni yürütür mü? Yüce Allah’ın mülkünde yiyeceksin-içeceksin, ama tapınmayı ölülere yapacak, onlardan yardım dileyeceksin. Müslüman, Kasas sûresinin 88. âyetini ilke edinmeli; zihnine, gönlüne sindirilmeli ve böylece onu içselleştirmelidir.

Ölülerden menfaat edinme vehmi ile onlara yalvarmak, tevhid inancına şirk bombasını atmaktan başka bir şey değildir.

Âyet şöyledir:

“Allah ile birlikte başka bir tanrıya yalvarıp tapınma! O’ndan başka tanrı yoktur. O’nun zatından başka her şey yok olacaktır. Hüküm O’nundur ve siz ancak O’na döndürüleceksiniz.” (Kasas, 88)

Yüce Allah’tan başka bir tanrıya yalvarıp tapınmama emrini verdikten sonra, Furkan 68’de Müslümanın bunu yerine getireceğini de ilan etmektedir: “Onlar, Allah ile birlikte başka bir tanrıya yalvarmazlar/tapınmazlar.” (Furkan, 68)

Kasas 88’de önce şirki yasaklıyor, ardından tevhid inancını getiriyor. Yok olacak olanlar, hüküm veremeyenler, kendine dönülmeyecek olanlar tanrı edinilemez. Bu imanda, bu bilinçte olmayanlar, gidip türbedeki yatırlardan yardım dilemekte ve böylece insanın insanı tanrı edinmesi şeklindeki büyük günaha girmektedirler.

ZEKAT DOĞRUDAN FAKİRE VERİLMELİ

Zekat ve fitre hayır kurumlarına verilebilir mi?

Zekat ve fitre fakire verilir. Doğrudan doğruya fakire ulaştırmak gerekir. Hayır kurumlarına zekat verilmez, infak yapılır. Hayır kurumlarına herkes bağış yaptığı için zengin hükmündedir. Dolayısıyla bu tür kurumlara verilen para zekat yerine geçmez.

Unutarak yiyen kişiye oruçlu olduğu hatırlatılmalı mı?

Unutarak yemek içmek orucu bozmaz. Ancak bir kimsenin unutarak yediğini içtiğini gören ona oruçlu olduğunu hatırlatmalıdır. Oruçlu olduğunu unutan kişinin yaşlı, hasta veya zayıf olması fark etmez, oruçlu olduğunu hatırlatmak gerekir.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN