Duanın kabulü samimiyete bağlı

Duanın kabulü samimiyete bağlı

Dua edenin duasına icabet edeceğini vaad etmekle Yüce Allah, duanın kabul edilip edilmeyeceği istifhamını ortadan kaldırmaktadır. Kişinin konumunun da duanın kabulünü etkileyeceği bir gerçektir. Diğer taraftan duanın sadece Allah’a yapılması da bir zorunluluktur.

[Karar]
PROF.DR. BAYRAKTAR BAYRAKLI

Bu kadar önemli bir ibadet olan oruç ayında yapılacak olan dualar da öne çıkmaktadır. Onun için bu makalemizde dua konusunu ele almak istiyoruz. A‘râf 55’te Yüce Allah bu hususta şöyle buyurmaktadır: “Kullarım sana, beni sorduklarında (de ki) ben çok yakınım; bana dua ettiğinde, dua edenin isteğine karşılık veririm. O halde, benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki doğru yolu bulabilsinler.” (Bakara, 186). Diğer taraftan A’raf suresinin 55. Ayetinde şöyle buyurmaktadır: “Rabbinize alçak gönüllülükle ve gizlice yalvarınız”. Bu âyette duada bulunması gereken iki hususiyete dikkat çekilmektedir: Alçak gönüllülük ve gizlilik. Diğer bir âyette ise “En güzel isimler, Allah’ındır. O halde Allah’a o güzel isimlerle dua edin” (A‘râf 7/180) buyurulmaktadır. Demek ki, duanın Allah’ın isimleriyle yapılması gerekir. Allah’ın isimlerinden hangisi istenirse o seçilebilir ama, onlarsız dua edilemez. Kısaca duanın Allah’ın isimleriyle yapılması zorunludur. Yüce Allah: “De ki: İster Allah deyin, ister Rahmân deyin. Hangisini deseniz olur. Çünkü en güzel isimler O’na aittir. Namazda yüksek sesle okuma; sesini fazla da kısma, ikisi arası bir yol tut” (İsrâ 17/110) buyurmaktadır.

SADECE ALLAH’ A DUA

Diğer taraftan duanın sadece Allah’a yapılması da bir zorunluluktur. Yüce Allah En‘âm 41’de: “Hayır, sadece Allah’a dua edersiniz” buyurmaktadır. Duanın sadece Allah’a edilmesinin zikredilmesi, duada şirk koşma ihtimalinin olduğuna işaret etmektedir.

Secde 16’da ise gece vakti yataktan kalkarak, korku ve ümit içinde Allah’a dua etmekten bahsedilmektedir. Gece vakti yapılacak olan duanın insan ruhunda meydana getireceği ferahlık, insanın korku ve ümit arasında, dengeli bir ruh hali içinde olmasını sağlar.

Dua konusunda en önemli konulardan biri de duanın Allah tarafından kabul edilmesidir. Yukarıda verdiğimiz ayetteki şu ifade buna işaret etmektedir. “Bana dua ettiği vakit dua edenin dilediğine karşılık veririm” (Bakara 2/186).

Yukarıda zikredildiği şekilde dua edenin duasına icabet edeceğini vaadetmekle Yüce Allah, duanın kabul edilip edilmeyeceği istifhamını ortadan kaldırmaktadır. Duanın kabulü, kişinin samimiyetine, alçak gönüllülüğüne, gizlilik içinde yapılmasına ve şirkten uzak olmasına bağlıdır. Ayrıca kişinin konumunun da duanın kabulünü etkileyeceği bir gerçektir. Nitekim Hz. Nûh ile Hz. İbrâhim’in bazı duaları kabul edilmemiştir: “Nûh Rabbine dua edip dedi ki: Ey Rabbim! Şüphesiz oğlum da ailemdendir. Senin vaadin ise elbette haktır. Sen hakimler hakimisin” (Hûd 11/45).

Bu duaya karşılık Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Ey Nûh! O, asla senin ailenden değildir. Çünkü onun yaptığı kötü bir iştir. O halde hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden isteme! Ben sana câhillerden olmamanı tavsiye ederim” (Hûd 11/46).

Görüldüğü gibi bilinmeyen bir konuda Allah’a dua edip bir şey istemek, duanın kabul edilmemesine sebep olmaktadır. Bilgi ile duanın kabulü arasında bir bağ vardır. Çünkü İsrâ 11. âyetine göre insan hayır için dua ediyor gibi şer için dua edebilir. Bu yanılgıyı ortadan kaldıracak olan şey bilgidir. Hz. İbrâhim, Hz. Lût’un kavminin helak edilmemesi için dua ile mücadele verdi (Hûd 11/74). Onun bu yalvarışına karşılık Yüce Allah şöyle buyurdu: “Ey İbrâhim bundan vazgeç. Çünkü Rabbinin emri gelmiştir. Ve onlara geri çevrilmesi mümkün olmayan bir azap mutlaka gelecektir” (Hûd 11/76).

KABUL OLMAYACAK DUA

Demek ki, Allah’ın emrinin geldiği bir konuda yapılacak dua kabul olmayacaktır. Adabına riâyet edilmişse, Allah’ın takdirine aykırı değilse ve o konuda kesin bir bilgi varsa, Yüce Allah, dualara icabet edeceğini bildirmektedir: “Hayır sadece Allah’a dua edersiniz, O da dilerse, dua ettiğiniz şeyi, yani belayı giderir” (En‘âm 6/41);  “Darda kalan kendine dua ettiği zaman karşılık veren ve sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün hakimleri kılan mı? Allah’tan başka bir tanrı mı var? Ne kadar da kıt düşünüyorsunuz” (Neml 27/62). Bu âyetlerde, şirk karışmayan duanın kabul edileceği bildirilmekte ve zaten Allah’tan başka duaya icabet edecek birinin olmadığı vurgulanmaktadır.

SEFERİLİK,  HAYATİ TEHLİKE VE BÜYÜK MEŞAKKATLA ALÂKALIDIR

Yolculukta orucun hükmü nedir?

Yolculukta hayati tehlike ve büyük meşakkat varsa orucunu tutmayabilir. Mesela, Hakkari’den  Diyarbakır’a gidecekseniz tutmayabilirsiniz. Ama İstanbul’dan Edirne’ye veya İzmir’e gidecekseniz  tutabilirsiniz. Burada seferi değilsiniz. Çünkü seferilik büyük meşakkat ve hayat tehlikesiyle alakalıdır. Sürücü, uzun yolculuklarda yorulurum derse tutmayabilir ama arabadaki eşi ve çocukları için seferilik yoktur, tutmaları gerekir. Zamanımızda yolculuk şartları çok değişti. Burada önemli olan, niyet orucu tutmak mı tutmamak mı? Tutabilecek durumdaysa tutulması gerekir. 

Her gün hap kullanmak zorunda olanların oruç tutmaları gerekir mi?

Her gün hap kullanmak  zorunda olanlar hasta oldukları için oruç tutmazlar. Kazaya bırakırlar, tedavilerinin tamamlanmasından sonra oruçlarını kaza ederler. Ancak tedavi olamayacak durumdaysa yani hastalığı devamli ise o zaman fitrelerini verirler.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN