İngiltere’de Yargıtay Parlamento onayı olmadan Brexit müzakerelerinin başlamayacağına hükmetti.
İngiltere’de Yargıtay, ülkenin Avrupa Birliği’nden (AB) Brexit sürecinin Parlamento onayı olmadan müzakerelere başlanamayacağını ilan etti.
Yargıtay tarafından verilen karara göre, İngiltere Başbakanı Theresa May’in parlamento onayı olamadan Avrupa Birliği ile Brexit müzakerelerine başlayamayacak. Mahkeme, İngiliz hükümetinin Brexit sürecine başlaması için İskoçya parlamentosu, Galler ve Kuzey İrlanda’nın onayına ihtiyaç duyulmadığını hükmetti.
HAYAL KIRIKLIĞI
Yargıtay Başkanı Lorg Neuberger, “Yargıtay, hükümetin parlamentonun onayı olmadan 50. maddeyi yürürlüğe sokamaz. AB ile ilişkiler, İngiltere hükümeti için önemli” dedi.
Mahkeme dışında açıklama yapan Savcı Jeremy Wright hükümetin “hayal kırıklığına” uğradığını belirtti.
İNGİLTERE KULAK VERMİYOR
İskoçya Bölgesel Hükümeti Başbakanı Nicola Sturgeon, İngitere Anayasaya Mahkemesinin Avrupa Birliğinden (AB) ayrılmayla (Brexit) ilgili kararınının, ülkesinin sesine İngiltere’de kulak verilmediğini gösterdiğini söyledi.
Yazılı bir açıklama yapan Sturgeon, Anayasa Mahkemesinin, Yüksek Mahkemenin verdiği "Brexit müzakerelerine parlamento onayı olmadan başlanamayacağı" kararını onadığı ancak İskoçya bölgesel parlamentosunun onayının gerekmediğine hükmettiği kararını eleştirdi.
Mahkemenin Brexit sürecini başlatacak 50. maddenin işletilmesini İngiltere merkez parlamentosunun onaylaması gerektiği yönündeki kararını memnuniyetle karşıladığını belirten Sturgeon, liderliğini yaptığı İskoç Ulusal Partisine mensup merkezi parlamento milletvekillerinin "sert Brexit"in önlenmesi için gayret edeceğini bildirdi.
ANLAŞMALARA AYKIRI
Sturgeon, Anayasaya Mahkemesinin Brexit sürecinin İskoçya bölgesel parlamentosunun onayına ihtiyacı olmadığı şeklindeki kararının ise ülkesine verilen özerk yetkilerle ilgili anlaşmalara aykırı olduğunu kaydetti.
"İskoçya'nın sesine İngiltere'de kulak verilmediği her gün daha net görülüyor." ifadesini kullanan Sturgeon, kendilerine yetki devreden anlaşmaların "yazıldıkları kağıt kadar değer taşımadığının ortaya çıktığını" değerlendirmesinde bulundu.
İngiliz merkezi hükümetinin İskoçya bölgesel hükümetini “eşit ortak” olarak gördüğü yönündeki sözlerinin havada kaldığını vurgulayan Sturgeon, şu ifadeleri kullandı:
"Bu, AB üyeliğinin ötesinde ve üzerinde soruları gündeme getiriyor. İskoçya giderek sağa kayan bir merkezi hükümetin, kaderini tayin etmesine razı mı? Yoksa kaderimizi kendi ellerimize almamız daha mı iyi olur? Bunun, İskoçya’nın yapması gereken bir tercih olduğu git gide daha açık hale geliyor."
REFERANDUM GÜNDEMDE
İskoçya’da 2014’de bağımsızlık için referandum yapılmış ancak merkezi hükümetin "Birleşik Krallık’tan ayrılmak AB’den de ayrılmak anlamına gelir." şeklindeki tehdidinin de etkisiyle halkın yüzde 55'i Birleşik Krallık'ta kalmaktan yana oy vermişti.
Nicola Sturgeon, Brexit referandumunun ardından Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılması halinde İskoçya’da ikinci kez bağımsızlık referandumu yapılmasını bölgesel parlamentoda tartışmaya açmıştı.
Anayasa Mahkemesi, ülkedeki Brexit sürecini hükümetin mi yoksa parlamentonun mu başlatması gerektiği tartışmasına son veren kararını bu sabah açıklamıştı. Karara göre, Brexit sürecini resmen başlatacak 50. maddeyi işletme hakkı Westminister’daki merkezi parlamentoya verilmişti.
İngiltere’deki en üst düzey temyiz mahkemesi niteliğindeki Anayasa Mahkemesi, İskoçya ve Kuzey İrlanda bölgesel yönetimlerinin Brexit kararını kendi parlamentolarında oylanması talebini ise reddetmişti. İskoçya ve Kuzey İrlanda’da halk Brexit referandumunda büyük çoğunlukla AB’de kalınmasından yana oy kullanmıştı.
HÜKÜMETİ DAVA ETTİ
İngiltere Başbakanı Theresa May, AB ile ayrılık müzakerelerini başlatacak Lizbon Anlaşması'nın 50. maddesinin devreye alınmasının kendi inisiyatifiyle olacağını ileri sürerken, Gina Miller adlı İngiliz iş kadını ile Dier Dos Santos adlı bir berber, 50. maddenin devreye alınabilmesi için bir parlamento kararı gerektiği iddiasıyla hükümeti dava etmişti.
İngiltere'de Yüksek Mahkeme, 3 Kasım'da Miller ve Santos'un tezleri lehinde karar vererek, AB'den ayrılma süreci başlatılmadan konunun milletvekillerinin oyuna sunulması gerektiğine hükmetmişti. Hükümet ise kararı Anayasa Mahkemesine taşımıştı.
İngiliz hükümetinin, Avrupa Birliğinden çıkış sürecini resmen başlatacak 50. maddeyi mart ayı sonunda işletmesi bekleniyordu. Müzakere sürecinin en az 2 yıl sürmesi öngörülüyor.
Brexit'in ortak pazar ve gümrük birliği dahil AB'nin bütün kurumlarından çıkmayla sonuçlanmasını isteyen "sert" çevrelerin karşısında, ortak pazara erişimin sürmesi karşılığında AB ile arada belirli ölçüde bir serbest dolaşımın yürürlükte kalmasına izin verilmesini isteyen "yumuşak Brexitçiler" bulunuyor.
İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda'dan oluşan Birleşik Krallık'ta geçen yıl yapılan AB referandumunda halkın yüzde 52'si Brexit'ten yana oy kullanmıştı.
LONDRA/AA