Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, PKK terörü ve HDP'nin tavrına ilişkin dikkat çeken mesajlar verdi, çözüm sürecinin devam etme şartını açıkladı. Kalın, DAEŞ konusunda da önemli açıkmalarda bulundu.
[Karar]
Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, Daily Sabah gazetesine yazdığı "DAEŞ ve PKK terörünü reddetmek" başlıklı yazıda, Batı'nın Türkiye tarafından Irak ve Suriye'deki terör hedeflerine yönelik operasyonlarına karşı çifte standart içeren tavrını eleştirdi. Kalın, Türkiye'nin DAEŞ'e karşı mücadele etmediği iddialarna cevap verirken, Batılı medya kuruluşları ve siyasetçilerin PKK operasyonlarına yaptığı eleştirilere de yanıt verdi.
Türkiye, koalisyonun zaten bir parçasıydı
Eleştirilere rağmen Türkiye'nin DAEŞ'e karşı uluslararası koalisyonun zaten bir parçası olduğunu belirten Kalın, İncirlik Üssü koalisyon güçlerine açılmadan önce Suriye'deki DAEŞ hedeflerinin Türk uçakları tarafından vurulduğuna dikkat çekti. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, Türkiye'nin IŞİD'i 2013'ün Ekim ayında terör örgütü olarak ilan ettiğini, son yedi ayda 100'den fazla kişinin IŞİD'le ilişkileri gerekçesiyle tutuklandığını, 1600 yabancı uyruklu kişinin sınırdışı edildiğini ve 15 bin yabancının Türkiye'ye girişinin yasaklandığını hatırlattı.
"Esad düşseydi DAEŞ'i konuşuyor olmazdık"
Bu verilerin Türkiye'nin DAEŞ'e karşı mücadele etmediği şeklindeki eleştirilerin yanlış olduğunu ortaya koyduğunu ifade eden Kalın, DAEŞ'in bölgedeki varlığının ve yükselişinin nedenlerini görmezden gelenlerin, Türkiye'yi günah keçisi ilan ettiklerini söyledi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü "Irak'ın daha farklı bir güvenlik ve siyasi yapısı olsaydı ve zalim Esad rejimi iktidardan devrilseydi, muhtemelen şu anda DAEŞ'i konuşuyor olmayacaktık" diye yazdı.
Yabancı savaşçılar, uluslararası toplumun kolektif sorumluluğunda
İbrahim Kalın, yazısında Türkiye üzerinden Irak ve Suriye'ye geçerek DAEŞ'e katılan yabancı savaşçılar konusunda da değindi. Suriye'ye yabancı terörist akışını durdurmanın sadece Türkiye'nin değil, uluslararası toplumun kolektif sorumluluğunda olduğunu vurgulayan Kalın, Türkiye'nin 911 kilometrelik Suriye sınırı boyunca yaşanan kanlı ve zalim bir savaşın sonuçlarıyla uğraştığını ve 1,7 milyon mültecinin yükünü omuzladığını hatırlattı.
Buna karşın Avrupa ülkelerinin DAEŞ'e yabancı savaşçı akışını engellemek için yeterli çabayı göstermediğini belirten Kalın, şu ifadeleri kullandı:
"Avrupa'da yetişen bir genç neden DAEŞ'e katılır!"
"İnsan yabancı savaşçıların geldiği ülkelerin, bu teröristleri Türkiye, Ürdün, Lübnan veya Irak'a ulaşmadan önce durdurmak için ne yaptığını sormadan edemiyor. Ayrıca Avrupa'da yetişen bir gencin neden DAEŞ gibi bir terör örgütüne katıldığını sormak gerekiyor. Avrupa ülkeleri bu anlamsız radikalleşmeyi durdurmak için ne yapıyor?"
Türkiye'yi körü körüne eleştirmenin sorunları çözmeyeceğini vurgulayan İbrahim Kalın, Avrupa ülkelerinin yabancı savaşçılara yönelik istihbarat konusunda işbirliğinde bulunmadığını, bu durumun Türkiye'nin potansiyel teröristleri belirlemesini ve durdurmasın zorlaştırdığını ifade etti.
"PKK'ya saldırmayın, onlar DAEŞ'le savaşıyor!"
İbrahim Kalın, yazısında PKK operasyonlarına gelen eleştirilere de yanıt verdi. Bazı siyasetçilerin PKK'nın DAEŞ'le savaştığı gerekçesiyle operasyonları eleştirdiğini, bazı medya kuruluşlarının ise Türkiye'nin "Kürtleri" hedef aldığını iddia edecek kadar ileri gittiğini belirten Kalın, bu tür tepkilerin en hafif tabirle tuhaf olduğunu ifade etti.
"Uluslararası toplumdan tam destek aldık"
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, bu iddiaların birkaç yönden yanlış olduğunu belirtti. Ilk olarak, Türkiye'nin PKK'ya karşı özsavunma yaptığını dile getiren Kalın, bunun 28 Temmuz'da gerçekleştirilen NATO acil toplantısında da kabul edildiğini ifade etti. Kalın ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, pek çok ülkenin liderleriyle yürüttükleri telefon diplomasisinde, Türkiye'nin PKK'ya karşı kendini savunması konusunda uluslararası toplumun tam desteğini aldığına değinirken, PKK'nın DAEŞ'le savaşmasının terör eylemlerini aklamayacağı konusunda bütün liderlerin hemfikir olduğunu ifade etti.
"Anaakım medya, PKK propagandasına alet oldu"
İbrahim Kalın, Türkiye'nin Kürtleri hedef aldığı iddiasının katıksız bir yalan olduğunu, buna karşın bazı anaakım medya kuruluşlarının, PKK'nın yürüttüğü bu iftira kampanyasına alet olduğunu söyledi. Kalın, Türkiye'nin saldırılarının PKK kamplarına yönelik olduğunu, bunu Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani'nin de kabul ettiğini ve PKK'ya Kuzey Irak'tan çıkma çağrısı yaptığını ifade etti.
"PKK, çözüm sürecine rağmen durmuyor"
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, PKK'nın sadece 7 Haziran seçimlerinden bu yana 300'den fazla terör saldırısı düzenlediğini hatırlatarak, böyle bir durumda PKK ve KCK'nın hala Türk hükümetini suçlamasının akılsızca olduğunu söyledi. Kalın ayrıca, Öcalan'ın 2013 yılının Mart ayında PKK'ya yönelik ilk silahsızlanma çağrısından sonra, KCK'nın silahsızlanma sürecini defalarca reddettiğini ve sokak şiddeti ve saldırılara yönelik çağrılarda bulunduğunu anımsattı. Kalın bu tür olayların en kötüsünün, Selahattin Demirtaş'ın çağrısıyla başlayan ve 50'ye yakın sivilin öldüğü 6-8 Ekim eylemleri olduğunu belirtti.
"HDP'nin meşruiyetini yitirmesine neden olacaktır"
Bu aşamada HDP'nin, kendisini PKK'nın yakın müttefiki olarak gördüğünün iyice açık hale geldiğini vurgulayan Kalın, şu ifadeleri kullandı:
"Kendisini PKK'nın yakın müttefiki olarak gören HDP'nin, PKK'dan bağımsız bir siyaset izleyemeyeceği artık açıkça oratadır. Bu nedenle HDP, PKK'nın saldırılarını kınayamamakta ve PKK'ya silahsızlanma çağrısında bulunamamaktadır. Bu sadece HDP'nin meşruiyetini yitirmesine neden olacaktır"
"Çözüm süreci silahsızlanmaya bağlı"
İbrahim Kalın, çözüm sürecinin geleceğinin PKK'nın silahsızlanmasına bağlı olduğunu, hiçbir demokraside terör saldırıları devam ederken barış müzakerelerinin kabul eidlemeyeceğini belirtti.
Kalın, yazısını Türkiye'nin DAEŞ ve PKK'ya karşı yürüttüğü operasyonların haklı ve meşru olduğunu, teröröün her türlüsüne karşı olan ve çifte standartla düşünmeyen herkesin Türkiye'yi desteklemesi gerektiğini söyleyerek bitirdi.