Soykırım Trump’a yarayabilir
İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırımın ABD seçimlerini etkilemesini isterdim.
Ama nasıl etkilesin?
Kamala Harris’ten ABD’nin Ortadoğu politikasında herhangi bir değişikliğe teşebbüs edecek bir cüreti kimse beklemez.
Benim bu cümlem bile ABD politikalarının istikametine bakılınca uçuk kalıyor.
Ayrıca, kocası da bir Yahudi.
Hemen adamın günahını almayalım. Her Yahudi Siyonist olmayabilir. Ama bir Yahudi’nin Siyonist olma ihtimali Yahudi olmayanlara göre daha yüksektir.
Harris’ten beklenebilecek şey, Biden’ın politikalarını devam ettirmesi veya en iyi ama zayıf ihtimalle İsrail’in yaptığı soykırımı destekleme konusunda Biden’a göre biraz isteksiz davranmasıdır.
Trump ise tam aksi istikamette alabildiğine cüretkâr. ABD’nin 1967’den beri devam eden politik duruşunu bile ihlal ederek ABD’nin İsrail büyükelçiliğini Kudüs’e taşıdı.
Daha fenasını yapmaya her zaman hazır. Netanyahu’yu Filistinlilere nazik davranmakla bile suçlayabilir.
Her halükârda, vicdanlı Amerikalıların, hani o sokakları dolduran, kampüsleri ayaklandıran iyi insanların iki adaydan birini ya da ötekini destekleyerek Filistin için faydalı olabilecek bir sonuç istihsal etmeleri mümkün değil.
Amerikalılar için başka seçenek yok mu?
Var ama yok.
Nasıl yani?
Tabii ki ABD seçimlerine Harris ve Trump’tan başka adaylar katılıyor.
Ama hiç kimse bu adaylardan herhangi birinin Harris ve Trump’a rakip olabileceğini düşünmüyor.
Haklılar. Hiçbirinin şansı yok.
Öyleyse konuyu kapatalım mı?
Kapatmayalım.
Başkanlığı iki adaydan biri kazanıyor ama diğer partilerin adayları bazen seçimlerin sonucunu etkileyebiliyor.
En dikkat çekici örneklerden biri Ralph Nader.
‘Nadir’ şeklinde mi okumalıyız?
Çünkü adam Lübnan kökenli. Ataları Lübnan’dan ABD’ye göçmüşler.
1996’dan itibaren dört kez ABD Başkan adayı olmuş.
2000 seçimlerinde Yeşil Parti’nin adayı olarak 3 milyona yakın oy almış. Tamı tamına 2 milyon 883 bin 105.
Hangi seçim bu?
George W Bush’un Al Gore’a karşı kazandığı seçim.
Bu yüzde 2,7’ye tekabül eden oy Al Gore’un ABD seçimlerini kaybetmesine yol açmış.
Bunu teyit eden birkaç bilimsel araştırma yayımlanmış.
Nadir’in Al Gore’u devirdiği seçim Florida seçimi. Burada Al Gore 537 oyla Bush’a kaybetmiş.
Sonrasını biliyoruz. George W Bush kazandı, ikiz kuleler yıkıldı, ABD Irak’ı ve Afganistan’ı işgal etti.
Nader, şimdi bile Nader’i “Irak senin yüzünden işgal edildi’ diye eleştiriliyor.
Yeşiller’in bu seçimde de bir başkan adayı var.
Jill Stein.
Peki Yeşiller’in Filistin konusundaki tutumu ne?
ABD’nin alışılmış politikasına göre daha medeni, daha insani.
En azından hemen ateşkes istiyorlar.
Al Jazeera’da gördüm. Stein, Filistinli üç aday göstermiş.
Biri Arap-Amerikan Ayrımcılık Karşıtı Komite’nin direktörü Abed Ayoub, biri Filistinli Amerikan aktivist Amer Zahr, biri gazeteci ve aktivist Jacqueline Luqman.
Aljazeera, Stein’in kampanyasının çok yüksek oy alamasa da Michigan gibi ‘salıncak eyaletler’de çok etkili olabileceği yorumunu yapmış.
“Kritik bir zaman” diyor Ayoub, “Soykırım herkesin gözü önünde yapılıyor. Saklanacak yer yok. Dünyanın çoğu ve pek çok Amerikalı iki partinin de soykırımda nasıl iş birliği yaptıklarını görecek. Bu kampanya üçüncü parti adaylarının daha çok destekleneceği bir sürecin inşasına yarayabilir.”
Yani uzak geleceğe bir yatırım.
Demokratlar, üçüncü partilerin oyları israf ettiğini mevcut sistemin devam etmesi gerektiğini savunuyor. Zahr “Bu sistem sağcı bir başkanla bile değil, bir liberal demokratın başkanlığında ABD tarafından fonlanan bir soykırım getirdi” diyor.
Yani?
Hiçbir seçeneğin bize bir faydası yok; her iki durumda da soykırım devam edecek.
Yeşillerin salıncak eyaletlerde yüksek oy alması Trump’a yarayacak.
Trump seçilirse ABD için kötü mü olur?
Bize ne, onu Amerikalılar döşünsün.
Ama dünyayı da etkiliyor?
Evet etkiliyor. Soykırım oldu işte, etkiledi. Daha ne olacak?
Hala taraf tutmamızı gerektirecek bir şey bulamadım.