Hazreti Peygamber’i övmek amacıyla kullandığı ifadeleri çarpıtılan, ölüm tehditleri alınca yurt dışına gitmek zorunda kalan Prof. Dr. Mehmet Azimli’ye bu kez yargı şoku... Savcılık, 150’ye yakın ölüm tehdidine takipsizlik verdi. Tartışmalı kararın gerekçesi de açıklanmadı. Anlaşılmaz hüküm ‘Bundan daha ciddi dosya mı olur. Yargı ölüm tehdidini takip etmeyecekse neyi takip edecek’ tepkilerine yol açtı.
BUSE YILMAZ
İlahiyat profesörü Mehmet Azimli, 2008 tarihli “Siyeri Farklı Okumak” kitabının ilk baskısındaki ifadeler nedeniyle hedefe konuldu. Yanlış anlaşılmalara karşı sonraki baskılarda kaldırılan ifadeler 10 yıl sonra çarpıtılıp geçen yıl yine gündeme taşındı. Azimli’ye dönük linç kampanyası başlatıldı. Yaşananlara ‘Tehdit kabul edilemez. Herkesi yaftalayan güruhlara önlem alınmalı’ tepkisi geldi. Yurt dışına çıkan Azimli ise tehditler için suç duyurusunda bulundu.
150 ‘SENİ ÖLDÜRÜRÜZ’ DOSYASINA BİRDEN TAKİPSİZLİK
Savcılığa bildirilen yaklaşık 150 tehdit hakkında savcılık takipsizlik kararı verdi. Tartışmalı hükme ilişkin bir gerekçe belirtilmemesi soru işaretlerine yol açarken Prof. Dr. Azimli, hukuk mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğini belirtti. Azimli, ölüm tehditlerinin bir yıl geçmesine rağmen hâlâ devam ettiğini kaydetti. “Ölüm tehdidi çok sarsıcı bir şey. Takipsizlik çıkması bizi şaşırttı. Bu konuyu Anayasa Mahkemesi’ne kadar taşıyacağız” dedi.
İlahiyat profesörü Mehmet Azimli, geçtiğimiz yılın şubat ayında, 2008 yılında yayımladığı ‘Siyeri Farklı Okumak’ kitabında geçen bazı ifadelerin bağlamından koparılıp tehditkâr bir dille servis edilmesinin ardından sosyal medyada linç kampanyasıyla karşılaştı. Prof. Dr. Azimli, 2011 yılındaki 5. baskıdan itibaren kitapta yer almayan ifadelerin çarpıtılıp, övmek niyetinde olduğu Hz. Peygamber’e hakaret ettiği gibi bir yöne çekilmek istenmesine inanamadığını söyledi.
Prof. Dr. Azimli, söz konusu eserinde belirttiği kaynaklarda aktarılan “Onun insanoğulları içinden seçilerek en asil soydan olduğu ve Hz. Peygamber’in beş yüzüncü nenesinin bile tespit edildiği ve hiçbirinde kötü işlerden bir şeye rastlanmadığı” şeklindeki rivayetlerin uydurma olduğunu, bu tür şeylerin İslam açısından önemli olmadığını söylemek istediğini vurguladı. İslam’ın asil nesep ve ırk üstünlüğüne değer vermediğini ifade eden Azimli, Hz. Peygamber’in öz amcası Ebu Leheb’i, Hz. İbrahim’in put yapıcısı babasını, Hz. Nuh’un isyan eden oğlunu örnek verdi. Hz. Peygamber’e övgüde bulunan, onu İslam’a aykırı şekilde soyu ile öven kişileri eleştiren Prof. Dr. Azimli’nin ifadeleri çarpıtılınca, Azimli çok sayıda ölüm tehdidi aldı. Ardından kendisi hakkında, İlahiyat Fakültesi’nde öğretim üyeliği yaptığı Hitit Üniversitesi tarafından soruşturma açıldı. Yaşananların ardından can güvenliğinden giderek endişe duymaya başlayan Azimli, Çorum’u terk ederek, yurt dışına gitmek zorunda kaldı.
Aradan bir yıldan uzun zaman geçmesine rağmen hâlâ ölüm tehditleri aldığını vurgulayan Azimli, savcılığa bildirdiği yaklaşık 150 ölüm tehdidinin tamamına savcılıktan takipsizlik kararı verildiğini açıkladı. Verilen kararda, savcılığın, Azimli’yi tehdit eden şahısların IP adresleri ve kimlik bilgilerinin tespit edilmesi amacıyla Emniyet’e yazdığı müzekkerenin cevabının gelip gelmediği dahi belirtilmedi. Karara dair hiçbir gerekçe sunulmamasındaki usule aykırılık dikkat çekti. Sistematik olarak ölüm tehdidi almanın çok sarsıcı olduğunu ifade eden Azimli ise, hakkında verilen bu karara tepki göstererek, hukuki hakları çerçevesinde mücadelesine devam edip, en üst mahkemeye kadar gideceğinin altını çizdi.
Prof. Dr. Azimli, yaşanan süreci şu sözlerle anlattı: “7 Şubat 2022’de sosyal medyada bir linç kampanyasıyla karşılaştım. Ardından yurt dışına çıktım, o süreçte ölüm tehditleri aldım. Ölüm tehditleri azalsa da hala devam ediyor. Savcılığa şu ana kadar tespit ettiğimiz yaklaşık 150 ölüm tehdidini bildirdik. Onların tamamına savcılık takipsizlik kararı verdi. Bu kararı bozmak için bir üst mahkemeye vermeye çabalıyoruz şu anda. Çünkü ölüm tehdidi sarsıcı bir şey, böyle bir karar verilmesi bizi çok şaşırttı. Bizim artık üst mahkemeye vermek dışında yapabileceğimiz bir şey yok. Olmadı onun da üstü Anayasa Mahkemesi ve gittiği yere kadar böyle gidecek.”