İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu vatandaşları ilgilendiren meselelerde merkezi hükümetin engellemelerini kabul edemeyeceğini belirterek Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bakanlara iş birliği çağrısında bulundu. İmamoğlu, "Anladık bazen sadece seçimleri düşünüyorsunuz ama biraz da kendinizi düşünün. Bu milletin gözünden iyice düşmek istemiyorsanız bizimle iş birliği yapın, o imzaları atın." dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, "İstanbul'a Hizmette Yeni Dönem Programı"nda konuştu.
Yerel seçimlerde kendisine karşı kampanya yürüten Cumhurbaşkanı, 17 bakan ve medyayı hatırlatan İmamoğlu, "Bizlerin vergisiyle yaşamını sürdüren kamuya ait kamu kuruluşlarıyla kampanya yürüten, seçimi kazanmak için her yolu mübah gören, para dağıtmak, seçmen kaydırmak gibi birçok anlamsız siyaset anlayışı bu seçimle millet nezdinde geri dönülmez bir biçimde mahkum olmuştur." dedi.
Vatandaşı ilgilendiren tüm meselelerde iktidara ve bakanlara iş birliği öneren İmamoğlu, "İstanbul halkı belediyelerin önündeki engellemelerin aşılmasını bekliyor." ifadesini kullandı.
Projesi tamamlanan, bütçesi bulunan ihaleye çıkmak üzere uzun zamandır imza bekleyen projeleri hatırlatan İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve bakanlara çağrıda bulunarak, "Anladık bazen sadece seçimleri düşünüyorsunuz ama biraz da kendinizi düşünün. Bu milletin gözünden iyice düşmek istemiyorsanız bizimle iş birliği yapın, o imzaları atın." diye konuştu.
İmamoğlu'nun konuşmasından satır başları şu şekilde:
Bu seçim Türkiye siyasi tarihinin en önemli kırılmalarından birisidir. Ve artık geriye dönüş olmaz. Demokrasi bir kere uyandı mı, özgürlük bir kere hayat buldu mu ondan kimse kaçamaz. Geri dönüş çabaları nafile çabalar olur. Hatırlayın 31 Mart 2019 gecesi AA’nın veri akışını kesmesiyle başlayan süreçte ne yazık ki bir anlayışla mücadelemiz vardı. O anlayış makamları ya da bir seçim bölgesini, İstanbul’u kendi mülkü gibi gören bir anlayış. Tabi bu anlayışın neler yaptığını birlikte gördük.
'5 YIL BİZİ ENGELLEMEK İÇİN ELLERİNDEN GELENİ YAPTILAR'
Millet iradesini hiçe sayan o anlayış 23 Haziran 2019’da aslında esaslı bir demokrasi dersi aldı. Ama maalesef buradan yeterince ders çıkartmadı. 2019’da başlayan o süreç bugüne kadar farklı boyutlarıyla birlikte aralıksız bir şekilde devam etti. 5 yıl boyunca bizleri engellemek, başarısız kılmak için ellerinden geleni yaptılar. Dönem dönem fazlasıyla gerçek dışı suçlamalar ve iftiralarla bizi halkın gözünde küçük düşürmeye çalıştılar. Siyasi maksatlı mesnetsiz davalarla her gün ayrı bir teftiş ve soruşturmayla bizi yıldırmaya uğraştılar. Tabi 5 yıl boyunca onlar bizimle uğraşırken biz ise gerçek hayata, milletin bize yüklediği sorumluluğa yani İstanbul’un sorunlarıyla mücadele ettik.
Pazar günü yapılan seçimde yalnızca bizim 5 yıllık performansımız oylanmadı. Aynı zamanda hukuk ve demokrasi dışı yöntemlerle siyaseti dizayn etmeye çalışan, kendini milletin üzerinde gören anlayışın meşruiyeti de oylandı. Oylamanın sonucu ortadadır. Milletin iradesini beğenmeyip kendi isteklerini dayatanların halkın seçilmiş temsilcilerini yok sayıp engellemeye çalışanların, devletin, hukukun, yargının ve demokrasinin ayarlarıyla oynayanların milletin vicdanında yeri olmadığını milletimizin asil tavrı sandıkta tescil etmiştir.
'BU SEÇİM KANAL İSTANBUL İÇİN HAYATİ BİR REFERANDUMDU'
İstanbullular iktidarın bu şehrin iradesine yönelik politika ve uygulamalarını kesin olarak mahkum etmiştir. Bu seçim aynı zamanda Kanal İstanbul için hayati bir referandumdu. Halkımız toplu bir şekilde İstanbul diye haykırdı. Beton kanal projesini tarihin tozlu raflarında hayata geçmeyen bir ibret projesi olarak kalmasını milletimizle birlikte sağlayacağız.
'HER YOLU MÜBAH GÖREN ANLAYIŞ MAHKUM OLDU'
Bir cumhurbaşkanı, 17 bakan ve müesses medyanın yüzde 95’i ve her türlü devlet imkanıyla hatta bizlerin vergisiyle yaşamını sürdüren kamuya ait kamu kuruluşlarıyla kampanya yürüten, seçimi kazanmak için her yolu mübah gören, para dağıtmak, seçmen kaydırmak gibi birçok anlamsız siyaset anlayışı bu seçimle millet nezdinde geri dönülmez bir biçimde mahkum olmuştur. Kendisini desteklemeyen siyasi partileri ve siyasetçileri rakip değil de sanki düşmanmış gibi gören ve göstermek isteyen o anlayış açıkça mağlup olmuştur. Milletimiz derin vicdanını ve ferasetini göstermiştir. Halkın yaşamakta olmuş olduğu ekonomik zorlukları önemsemeyen, bu zorluklarla başa çıkması için vatandaşa verilen sosyal desteklerle kendi çıkarları adına alay eden o kibirli anlayış mahkum olmuştur.
Metro ve diğer büyük yatırımlarımızın hayata geçmesi için gereken imzayı atmaktan kaçınan, sahip olduğu yetkiyi halkın zararına sonuna kadar istismar eden o yönetim anlayışı mahkum olmuştur. 31 Mart’ta İstanbullular bu şehirde ve bu ülkede hukuk, demokrasi ve sosyal adalet istediklerini açıkça ve haykırarak ortaya koymuştur. Bence bu yönüyle tarihe geçecektir.
'EREN ALİ BİNGÖL'E NEDEN MAZBATA VERİLMİYOR'
Açık farkla kazandığımız Tuzla’da benim genç yol arkadaşım Eren Ali Bingöl’e neden mazbata verilmiyor? Yüzde 11 farkla kazanmış arkadaşımız mazbatayı ne zaman alacak belli değil.
Öğreniyoruz ki Tuzla Belediye Başkanı'nın görevi bitmişken, hem de 2 Nisan günü hemen 62 milyonluk ihale yapıp birilerine veriyor. Çok ayıp. Böyle bir kamu ahlakı olamaz. İBB müfettişlerimizi görevlendirdi. İhaleyi veren de alan da rahat olmasın. Birebir ucu ucuna takip edeceğimi buradan söyleyeyim.
'SANDIKLARI YENİDEN SAYMA KONUSUNDAKİ TELAŞINIZ NE?'
Beykoz ve Gaziosmanpaşa’da tüm sandıkları yeniden sayma konusundaki telaşınız ne? Bunu yapmayın. Haksızlık yapıyorsunuz ama haksızlığın ötesinde başka kötülüklere fırsat veriyorsunuz.
Gözümün nuru gibi Beykoz’daki seçim sonucuna, gözümün nuru gibi Gaziosmanpaşa’taki seçim sonucuna buradaki her zaman adaleti önde tutan parti yöneticilerimle birlikte, takip edeceğimizden kimse şüphe duymasın. Yaptığınız adaletsizlikler işinize yaramıyor.
Bu tür politikalar nedeniyle sadece siz ve partiniz güç kaybetmiyor aynı zamanda ülkeye ve millete de zarar veriyorsunuz. İçi boş gerekçelerle neler yaptınız neler.
'HUKUKÇULAR VE BÜROKRATLAR KAPI KULU DEĞİLDİR'
Buradan tüm kurumları kayıtsız şartsız, milli iradeye saygılı, demokrasiye ve hukuka bağlı olmaya davet ediyorum. Saygıdeğer tüm yargıçları, bürokratları, kimden gelirse gelsin yanlışa, hukuk dışı kararlara, sonuna kadar milletimiz adına direnmeye davet ediyorum. Hukukçular ve bürokratlar kapı kulu değildir, olamaz. Ben burada çalıştığım bütün devletimizin yöneticilerine, bürokrasisine bu çatı altında onları gördüğümde önümü ilikleyerek saygı duymayı bilen bir belediye başkanıyım. Bu böyle olmalıdır. Bu anlayış olmazsa devlet büyümez. Devleti büyüt ki insanın yaşasın.
Sizler bir partinin değil, gerçekten bu asil devletin, bu asil milletin yargıçları ve bürokratlarısınız. Yaptığımız açılışlarda, temel atma törenlerimizde, üzülerek ifade ediyorum. Devletin valisinin, kaymakamının, emniyet müdürünün veya her seviyeden bürokrasinin katılmaya bile cesaret edemiyor olması bu ülkeye yakışıyor mu? Biz istiyoruz ki her kurum ve kademedeki devlet görevlileri, birbirleriyle görüşsünler, çalışsınlar milletin huzurunda. Ortak akıl ve bilimsel yollarla sırt sırta verelim.
'İSTANBUL'UN MUHAFIZI OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Hukuk, herkese eşit olarak uygulanmazsa hukuk olmaktan çıkar. Demokrasi herkesi kapsamazsa demokrasi olmaktan çıkar. Bu anlayıştan bir milim bile geri adım atmadık, atmayacağız.
Dün olduğu gibi bundan sonra da bu ülkede nerede olursa olsun, kime karşı olursa olsun adaletsizliğe karşı İmamoğlu söz veriyor; bir nefer gibi olacağız.
Hak ve özgürlükleri sadece kendisi için bilenlerden değiliz. Kendimizi şehrin sahibi asla değil, tam olarak şehrimizin muhafızı olarak gördük. Muhafızı olmaya da devam edeceğiz.
2019'da kazandığımızda bizim geçici ve tesadüfen bu makamlara geldiğimizi düşünenler olmuştur. Ama 31 Mart 2024 akşamı tüm dünya gördü ki bizim anlayışımız kalıcıdır. Kalıcı olmaya devam edecek. Partimiz sadece bu ülkenin kurucu partisi değil, aynı zamanda bugün itibarıyla lider, sorumlulukları olan ve birinci partisidir. Bizim derdimiz geride bıraktığımız değil, önümüzdeki 25 yıldır. Biz İstanbul'u 2050 vizyonuyla yönettik, yönetmeye devam edeceğiz.
'DEPREME KARŞI GERÇEKÇİ AMA RADİKAL PROJELERLE ÇALIŞACAĞIZ'
İstanbul'un su sorununu kalıcı olacak çözeceğiz. Ulaşım ve trafik meselelerini çözmek için kalıcı projeleri tek tek hayata geçireceğiz. Hükümetin bu konudaki blokajını aşacağız. Şehrimizi aynı zamanda bir tarım şehri olarak görüyoruz. Tarım ve şehir arasında beton duvarları reddediyoruz. Sürdürülebilir projeleri, bostanları, tarlaları, mandıraları ile İstanbul iklim krizi ile güçlü bir şekilde mücadele eden bir şehir olacak.
En önemlisi bizi bekleyen deprem tehlikesi karşısında daha hızlanacağız. Gerçekçi ama radikal projelerle depreme hazırlık konusunda sistematik bir çalışmaya, çevre belediyeleri ve merkezi hükümetle birlikte en üst düzeyde iş birliğine devam edeceğiz.
İstanbul sosyal, hukuki ve siyasal adaletin şehri olacak. Başta yol arkadaşım Tayfun Kahraman olmak üzere son yıllarda adaletsizliğe uğramış, haksız yere cezaevinde tutulan tüm yurttaşlarımızla dayanışma içinde olacağız.
'İSTANBUL KENTSEL DEVRİM GERÇEKLEŞTİRECEK'
Geçtiğimiz 5 yılda İstanbul'u bütün bu hedeflere taşıyacak yolculuğun fiziki ve kültürel alt yapısını oluşturduk. Şimdi "Tam yol ileri" şiarıyla çalışacak ve önümüzdeki dönemde çok daha fazlasını hep birlikte başaracağız. İstanbul bu anlamda tam bir kentsel devrim gerçekleştirecek.
'2023'TE VAHŞİ SEÇİM EKONOMİSİ TÜRKİYE'NİN YILLARINI ÇALDI'
31 Mart seçimlerinde İstanbul ve Türkiye çapındaki başarımıza rağmen şunu söylememiz lazım. Türkiye zor bir dönemden geçiyor. Ekonomik kriz, kontrol edilemeyen enflasyon, yaygın ve derin yoksulluk kendini her geçen gün daha fazla hissettiriyor. Hükümet 2023 Mayıs seçimleri öncesi ne yazık ki ülkenin kaynaklarını seçimi kazanmak için harcamaktan geri durmadı. Bunun sayesinde seçimi az bir farkla kazandılar ama ülkemize büyük bir kötülük yaptılar.
2023 seçimlerine giderken vahşi seçim ekonomisi Türkiye'nin belki de yıllarını çaldı. Pazar günü ise yurttaşlarımız bu sorumsuzluğa "Artık son verin. Ülkeyi doğru dürüst yönetin." dedi. Bu çöküşün sorumlusu olanlar onun çözüm adresi olması konusunda da ne kadar çaba gösterirler onu zamanla göreceğiz. Bu anlamda İstanbul ve Türkiye'de özellikle CHP'yi birinci parti haline getirerek bize yerel iktidarı teslim etti. Omuzumuza da çok büyük bir sorumluluk yükledi.
'DÜNDEN DAHA GÜÇLÜYÜZ'
Önümüzdeki 5 yıl boyunca ülke nüfusumuzun yüzde 70'ine yakınını CHP'li belediyeler tarafından yönetileceği bilinciyle, Türkiye ekonomisinin yüzde 85'inin bizim şehirlerimizde var olduğu bilinciyle bugün Türkiye'de önemli bir sorumluluğun üzerimizde olduğunu tekrar hatırlatmak isterim. Bizim iktidarımız yerelden ulusala doğru giderken hep beraber çok güçlü ve doğru işleri yerel yönetimlerde yapmak zorundayız. Biz İstanbul olarak bu işin lokomotifi olmak, bu işin örnek uygulamalarını yapmak zorunda olduğumuzu da biliyoruz.
Geçen 5 yılda şahit olduğunuz gibi ne yaptıysak, bir yandan pandemiyle bir yandan hükümetin yol açtığı krizlerle, siyasi yasak davalarıyla uğraşarak yaptık. İşin doğrusu bunların her biri bize yoğun tecrübe kattı, bizi güçlendirdi. Dünden daha güçlüyüz.
'MİLLETİN GÖZÜNDEN İYİCE DÜŞMEK İSTEMİYORSANIZ O İMZALARI ATIN'
Buradan hükümete, yerel ve ulusal görevler konusunda iş bölümü, vatandaşımızı ilgilendiren tüm meselelerde iş birliği, dürüst ve adil rekabet öneriyorum. Birlikte çalışalım. Artık merkezi hükümetin engellemelerini ne ben ne halkımız kabul edemeyiz. İstanbul halkı başta sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan önünde bekleyen onlarda dosyayı bir an önce imzalamasını ve belediyelerin önündeki engellemelerin aşılmasını bekliyor.
Buradan sayın Cumhurbaşkanına açık çağrıda bulunuyorum. Projesini tamamladığımız, bütçesini bulduğumuz, ihaleye çıkmak üzere uzun zamandır sizden imza beklediğimiz Sefaköy-Beylikdüzü-TÜYAP raylı sistem hattına, metrobüs aracı alımı talebimize, Kömürcüoda Atık Yakma ve Enerji Üretim Tesisi'ne, bir an önce onay verin. Bu size puan kazandırır, kaybettirmez.
Keza, Hazine ve Maliye Bakanlığımızdan Ümraniye-Ataşehir-Göztepe, Çekmeköy-Sancaktepe-Sultanbeyli, Kaynarca-Pendik-Tuzla ve 34 tramvay aracıyla ilgili onaylarımızı, yine metro aracı alım onayımızı vakit kaybetmeden vermesini bekliyoruz. Bu da size puan kazandırır.
Çok işimiz var lütfen artık bizi yavaşlatmaya çalışmayın. Görüyorsunuz biz yavaşlamıyoruz. Daha fazla hızlanıyoruz, ters tepiyor. Biz bu engellemeleri görünce hizmet için daha da hırslanıyoruz.
Anladık bazen sadece seçimleri düşünüyorsunuz. Ama biraz da kendinizi düşünün. Bu milletin gözünden iyice düşmek istemiyorsanız bizimle iş birliği yapın, o imzaları atın.
Ne zaman diler ve arzu ederseniz, sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'un geleceğini sizinle konuşmaya hazır bir Ekrem İmamoğlu var.
31 Mart 2024 seçimleri, Türkiye'deki demokratik erozyonun bittiği, demokrasinin tekrar şahlanmaya başladığı tarihtir. Bugün artık demokrasinin kalbi dünyada nerede atıyor diye sorarlarsa İstanbul'da atıyor.