İliç'teki maden faciası sonrası şirket, faaliyetlerini köylerin merasında sürdürüyor. Madenin 500 metre ilerisindeki Bahçecik Köyü'nde yaşayanlar meralarının tel örgülerle çevrilmesi nedeniyle hayvancılığın yok edildiğini belirterek, "Hayvancılık öldü, otlak yok, alan yok. Tarlalarımız gitti" ifadelerini kullandı. Bağıştaş köyünden Çetin Özmen ise çalışma başladığında iş makinalarını durdurmaya çalıştıklarını ve tehdit edildiklerini kaydederek "Sözümüz para etmedi. İktidar hep arkalarında" dedi.
Erzincan’ın İliç ilçesindeki Çöpler Altın Madeni’nde 13 Şubat'ta liç yığınının kaymasıyla beraber 9 işçi göçük altında kalırken, arama kurtarma çalışmaları ise toprak kayması riskiyle durduruldu.
İliç'in geçmişte en önemli geçim kaynaklarından hayvancılık. Bölgeye maden geldikten sonra hayvancılığa göre daha iyi ücretler kazandırdığı gerekçesiyle bölgede cazip bir meslek haline gelmiş durumda. Maden şirketi bugüne kadar tam 4 defa kapasite artışına giderek sahasını genişletti.
7 KÖY MADEN SAHASI İÇİNDE
Maden sahasının her kapasite artışıyla köylerin meraları yok olmaya başladı. Sabırlı köyü, Yakuplu, Ortatepe, Dostal, Doğanköy, Çaltı köyü ve mezrası Yeşilyurt... Çöpler, Bağıştaş ve mezrası Bahçeçik köylerinin meraları maden alanının içerisinde kaldı. Kiminde sondaj çalışmaları devam ederken Çöpler köyü ise tamamen Fırat'ın kenarına taşındı.
Bahçecik köylülerinin mera alanları 6 ay önce maden şirketi tarafından tel örgülerle çevrildi. Maden alanına 500 metre uzaklığındaki Bahçecik köylüleri başından geçenleri ANKA Haber Ajansı'na anlattı.
'TARLALARIMIZ İÇİN MAHKEMEYE GİTTİK, BİR ŞEY ÇIKMADI'
Doğan Yıldırım, maden alanın harfiyat yeri olan meralarını göstererek, şunları söyledi:
"Bizim burada tarlalarımız vardı, etrafı da meraydı. 150 dönüm arazimiz vardı burada. Köyümüz de 500 metre aşağıda çevirdiler tel örgüyle, girişleri yasakladılar. Biz tarlalarımız için mahkemeye gittik hiçbir şey çıkmadı. Biz bir defa geldik buaraya tel örgü çekiyorlardı 5-6 kişi geldik kepçeleri durdurduk, bırakmadık. Özel güvenlik geldi, jandarma geldi. Bize 'sizin yaptığınız uygunsuz' geçin gidin dediler. Biz de geçtik gittik, bir şey yapamadık.
'OTLAK ALANLAR HEP DELİK DEŞİK OLDU'
Hayvancılık öldü, otlak yok, alan yok. Tarlalarımız gitti. Herkesin tarlası vardı hala mahkeme süreci devam ediyor. Ben bu yaştan sonra bir şey yaptığım yok da gelecek nesiller için çok kötü. Benim için siyanür ha olmuş ha olmamış ama gelecekte torunlarımıza kötü bir itibar bırakacağız. Bize diyecekler ki 'dede ne biçim toprak bıraktın gittin...' Bu sözüm bütün çevre köyler için geçerlidir. Alan kalmadı. Buralar hep otlaktı hep delik deşik oldu. 10 kuruş getirdiyse 20 kuruş götürdü. Mahvoldu..."
'MAKİNALARI DURDURDUK DİYE BİZİ TEHDİT ETTİLER'
Hayvancılıkla geçimini sağlayan Bağıştaş köyünden 73 yaşındaki Çetin Özmen de meralarında çalışma başladığında iş makinalarını durdurmaya çalıştıklarını söylüyor. Özmen, "Durdurduktan sonra madendeki yetkili telefon etti. OHAL üstü var 'makinaları niye durdurdunuz diye bizi tehdit etti. İkinci kez muhtarla gittik yine makinaları durdurduk. Yetkili muhtara, 'Unutma sen buranın elemanısın' dedi. Fakat sözümüz para etmedi. İktidar kuvvetli, iktidar hep arkalarında... Bizimki gevezelik oldu" dedi.
'HAYVANLARIMIZI SATMA AŞAMASINA GELDİK'
Özmen, madenden çıkan toz nedeniyle hayvanlarda düşük riskinin arttığını belirterek, ANKA'ya şöyle konuştu:
"Bütün meramızı mahvettiler, hayvanlarımızın otlaklarını bitirdiler. Tozdan, topraktan hayvanlarımız yayılamaz oldu. Otlara elinizi vurduğunuz zaman toz kalkıyor... Hayvancılığı da bitirdiler. Şimdi bir de maden işçilere yüksek para veriyor. Biz de çoban bulamıyoruz, hayvanlarımızı satma aşamasına geldik. Hayvanlarımızın en fazla merasının olduğu yer hafriyat döktükleri alandı. Orayı da bitirdiler, tellediler hayvanlarımız oraya gittiği zaman 'Bizim sahamıza girmeyin' diye geri çeviriyorlar. Hayvanların mahsulünü bu yöreye satamıyoruz 'siyanür var' diye. Dışarıdan kimse almıyor. Kesime yetiştirdiğimiz hayvanın etini bile almıyorlar..."