İYİ Partili Buğra Kavuncu, Karar TV'ye konuk olurken, geçtiğimiz hafta il başkanlık binasına gerçekleştirilen silahlı saldırıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Kavuncu, konuyla ilgili cevaplanması gereken birçok soru olduğuna dikkat çekip, "Kamera kayıtları yok, detay yok, olay yeri inceleme raporları bizde henüz yok. Bir balistik inceleme ya da o kovanla ilgili silahın çeşidi vs. herhangi bir bilgi yok. Bunlar açıklanmaya muhtaç" dedi.
İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı Buğra Kavuncu, Karar TV'de 'Bi' Karar Ver' programında Elif Çakır ve Yıldıray Oğur'un sorularını yanıtladı. Kavuncu, gündemi değerlendirirken aynı zamanda 30 Mart'ta İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı'na yönelik gerçekleşen silahlı saldırı hakkında da açıklamalarda bulundu.
Kavuncu, cevaplanması gereken birçok soru olduğuna dikkat çekerek, silahın çıktığı bina ve İYİ Parti binası arasındaki uzak mesafeye vurgu yaptı.
"Normal bir ülkede 'siyasi saldırı' düşüncesi kimsenin aklına gelmez" şeklinde konuşan Kavuncu, Sinan Ateş suikastını hatırlattı. "Bir vatan evladı öldürüldü Ankara'nın göbeğinde; Sinan Ateş... Tetikçi bulundu ama arkasındaki sorular bir türlü açıklığa kavuşmuyor. Bunlar mafyaya, suç örgütlerine cesaret verir" diyen Kavuncu'nun cümlelerinin satırbaşları şu şekilde:
"Önce olayın ne kadar karışık, açık olmadığını ortaya koyalım. Ondan sonra da neden bunların yaşandığını konuşalım.. Şantiye çok uzak bizim il başkanlığımıza. Bizim il başkanlığı E-5 üzerinde bir istinat duvarı var ve alçakta yani yolun altında bir konumlamada yani yol seviyesinin altında giriş katı ondan sonra 2-3 katlı bir bina. E-5'in karşısında yani 5 şerit gidiş 5 şerit geliş olan koca bir yol var arada sonra ufak bir tepe var o tepenin üzerinde şantiye var. Şimdi bir hırsız bir şantiyeye geliyor bir bekçi bu hırsızı görür görmez silahına sarılıyor ve hırsızın üstüne kurşun sıkıyor. Ve o kurşunlar hırsıza değil bizim il başkanlığımıza isabet ediyor. Niye şimdi hırsıza bekçi ateş açar yani ne çalabilir? Bir hırsız çimento çalar, demir çalar... Kaçta olduğunu da net bilmiyoruz.
Ve yani bilmiyorum ben hiç bekçilik yapmadım, güvenlikçi de değilim ama hırsızlık hadiseleri olduğunda en fazla silaha sarıldığında canınıza bir kast vardır, kendinizi savunmak için yaparsınız ve de caydırmak için havaya ateş açarsınız. Yani havaya ateş açılmamış, ikincisi emniyete bilgi verilmemiş. Yani evinize, buraya bir hırsız girdiğinde herhalde bekçinin ilk yapacağı şey polis karakolunu aramaktır. Burada emniyete ihbar yok.
'BUNLAR AÇIKLANMAYA MUHTAÇ'
İhbar yok, havaya sıkılan kurşun yok, o şahsa sıkılması da ayrı bir fecaat çünkü Allah esirgesin yoldan geçen arabalardan birisine girebilir. Havaya açılırsa bize niye gelsin iki kurşun ikisi de sadece bizim il başkanlığımıza geliyor. Kamera kayıtları yok, detay yok, olay yeri inceleme raporları bizde henüz yok. Bir balistik inceleme ya da o kovanla ilgili silahın çeşidi vs. herhangi bir bilgi yok. Bunlar açıklanmaya muhtaç.
'ANKARA'NIN GÖBEĞİNDE BİR VATAN EVLADI ÖLDÜRÜLDÜ'
Velev ki bunların hepsi doğru olsun; ya biz niye bu korkuyu yaşıyoruz? Niye bizim aklımıza hemen 'Acaba bir siyasi saldırı mı?' sorusu geliyor. Normal bir ülkede bunlar da aklınıza gelmez. Olur 17 milyonluk bir metropolde hırsız olur, bekçi olur, birbirlerini kovalarken sivil vatandaşın arabasına çarpılır, kurşunlar bir yere isabet eder ama Türkiye öyle bir ülke değil yani Türkiye'nin cumhurbaşkanı bir siyasi partinin genel başkanını aleni, açık tehdit edebiliyor. Ve bu cesaret veriyor. Ya bir vatan evladı öldürüldü Ankara'nın göbeğinde; Sinan Ateş... Tetikçi bulundu ama arkasındaki sorular bir türlü açıklığa kavuşmuyor. Bunlar mafyaya, suç örgütlerine cesaret verir."