İstanbul'da yaşayan, başta Rumlar olmak üzere azınlıklara yönelik saldırı, tahrip ve yağma hareketinin üzerinden 66 yıl geçti. Bu yağma ve talan İstanbul'un da çehresini, yerel dinamiklerini, sosyo-kültürel yapısını da değiştirdi. İstanbul'un son güzel yılları 6-7 Eylül 1955 Olayları'nın yaşandığı günlere kadardı. Bundan sonra şehrin kimliği günbegün değişecek, İstanbul kültürü kaybolmaya yüz tutacaktı. İşte, 6-7 Eylül 1955'te yaşananlar...
İstanbul'da özellikle Beyoğlu ve Büyükada'da yaşayan azınlıklara yönelik katliam ve yağma hareketi olan 6-7 Eylül Olayları, o dönemde ülkedeki toplumsal çeşitliliği belirtmek için yaygın olarak yapılan 'mozaik' benzetmesine atıfta bulunarak, 'mozaik çatladı' betimlemesiyle tarihimizde kara leke olarak yerini aldı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün Yunanistan'ın Selanik kentindeki evinin bombalandığı haberi üzerine akşam saatlerine doğru Taksim Meydanı'nda toplanan kalabalık, slogan ve afişlerle İstiklal Caddesi'ne doğru ilerleyerek Rum dükkanlarını tahrip etmeye başladı. Olaylar İstanbul'un her yanına yayılırken, saldırılar kısa süre sonra yerini dükkanların yağmalanmasına bıraktı.
Saldırıya uğrayan ve yağmalanan işyerlerinin yüzde 59'u Rumlar'a, yüzde 17'si Ermeniler'e, yüzde 12'si ise Yahudilere aitti. Resmi kaynaklara göre, 6-7 Eylül Olaylarında 4 bin 214 ev, 1000 işyeri, 73 kilise ve 26 okul tahrip edildi. İnsan hakları örgütü Helsinki Watch'a göre olaylarda 15 kişi hayatını kaybetti.
6-7 EYLÜL OLAYLARI NEDİR?
1950'li yıllarda Georgios Grivas önderliğindeki Ethniki Organosis Kiprion Agoniston (Kıbrıslı Rum Savaşçıların Milli Örgütü) kısaca EOKA örgütü, Kıbrıs'ta yaşayan İngiliz ve Türklere karşı terör saldırılarına başlamış, saldırılar kamuoyunda büyük bir öfkeye neden olmuştu. Bu sırada İngiltere; Türkiye ve Yunanistan'ı konuyu görüşmek üzere 29 Ağustos 1955 tarihinde Londra'da toplanacak üçlü bir konferansa davet etmiş, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, Türkiye'yi temsilen yerini almıştı.
6-7 EYLÜL OLAYLARI NE ZAMAN OLDU?
Dışişleri Bakanlığı yetkilileri Londra'da Kıbrıs temaslarına devam ederken 6 Eylül 1955 Salı günü saat 13.00'te radyodan, Selanik'te Mustafa Kemal Atatürk'ün evine Yunanlılar tarafından bomba atıldığı haberinin yayılması üzerine ellerinde kazma, balta ve sopalarla sokaklara dökülen on binlerce kişi gayrimüslimlere ait ev ve iş yerlerine saldırmaya başladı.
İstanbul Ekspres gazetesi, "Atamızın evi bombalandı" manşetiyle yıldırım baskı yaptı. Günlük tirajı 20 bin civarında olan gazete, 6 Eylül 1955 günü 290 bin basıldı.
Kıbrıs Türktür Cemiyeti'nin önayak olmasıyla diğer gençlik örgütleri, meslek kuruluşları, Demokrat Parti teşkilatı, bazı resmi ve gayri resmi makamların telkin ve teşvikiyle yerel kalabalıklar ve şehre dışarıdan getirilen kitlelerce 6 Eylül 1955 günü Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir yağma ve yıkım eylemi gerçekleştirildi.
İlk saldırı saat 19.00 sıralarında Şişli'deki Haylayf Pastanesi'ne yapıldı. Ardından büyüyen kalabalık Kumkapı, Samatya, Yedikule, Beyoğlu'na geçerek gayrimüslimlerin toplu olarak yaşadığı birçok semtte önce Rumlar'ın, ardından da Ermeni, Yahudi ve hatta yanlışlıkla bazı Türkler'in dükkanlarına saldırarak yağmaya başladı. İstanbul'daki Rum azınlığın ev, işyeri ve ibadet yerlerine yönelik bu saldırılarda emniyet pasif bir tutum sergiledi.
Rum vatandaşların adresleri hakkında önceden bilgi sahibi olan, 20-30 kişilik organize birliklerin kent içindeki ulaşımı özel arabalar, taksi ve kamyonların yanı sıra otobüs, vapur gibi araçlar yardımıyla sağlandı. 7 Eylül 1955 sabahına kadar süren saldırılarda aralarında kilise ve havraların da bulunduğu 5 binden fazla taşınmaz tahrip edildi ve milyonlarca liralık mal sokaklara saçılıp yağmalandı.
MEZARLIKLAR VE DİNİ YAPILAR TAHRİP EDİLDİ
Kiliselerin içindeki kutsal resimler, haçlar, ikonalar ve diğer kutsal eşyalar tahrip edildiği gibi, İstanbul'da bulunan 73 Rum Ortodoks kilisesinin tamamı ateşe verildi.
İstiklal Caddesi'ndeki olaylarda 11 kişinin hayatını kaybettiği açıklanırken, Helsinki Watch örgütünün bir raporuna göre ise ölenlerin sayısı 15 olarak kayıtlara geçti.
6-7 Eylül 1955 günlerinde ellerinde kazma, balta ve sopalarla sokaklara dökülen binlerce kişi resmi kaynaklara göre 4 bin 214 ev, 1004 iş yeri, 73 kilise, 1 sinagog, 2 manastır, 26 okul ile aralarında fabrika, otel vb. 5 bin 317 yeri tahrip etti.
İzmit ve Adapazarı'ndan gelen yağmacılar geri dönmek üzere Haydarpaşa Garı'na geldiklerinde, üzerlerinde yağmaladıkları mallarla yakalandılar. Bunların büyük bir bölümünün başka şehirlerden getirildiği ortaya çıktı. (Örneğin; Sivas'tan 145, Trabzon'dan 117, Kastamonu'dan 116, Erzincan'dan 111 kişinin İstanbul'a geldiği tespit edildi)
SALDIRI DİĞER SEMTLERE DE SIÇRADI
Saldırılar eş zamanlı olarak İstanbul'da Rumlar'ın yoğun olarak yaşadığı diğer semtlerde; Beyoğlu, Kurtuluş, Şişli, Nişantaşı, Eminönü, Fatih, Balat, Eyüp, Bakırköy, Yeşilköy, Ortaköy, Arnavutköy, Bebek'e kadar uzanmış hatta Moda, Kadıköy, Kuzguncuk, Çengelköy'de de meydana geldi.
Olayların ardından, Türkiye'de yaşayan binlerce Rum, Türkiye'den göç etti. Nüfus mübadelesi sonucunda 1925 yılında yaklaşık 100 bine düşen İstanbul'daki Rum nüfus, 2006 yılında 2 bin 500 kişiye kadar düştü.
TAKSİM'DE BÜYÜK MİTİNG DÜZENLENDİ
7 Eylül 1955 günü Kıbrıs Türktür Cemiyeti (KTC) adına yayınlanan deklarasyonun yanı sıra çeşitli öğrenci birliklerinin yayınladığı bildiriler doğrultusunda da Taksim Meydanı'nda bir protesto mitingi düzenlendi. Bu mitingin ardından, bazı gruplar İstiklal Caddesi'ne yönelerek buradaki gayrimüslimlere ait iş yerlerinin camlarını kırdı.
Olayların kontrolden çıkması üzerine dönemin Başbakanı Adnan Menderes, bulunduğu Sakarya Sapanca'dan çağrıldı ve sıkıyönetim ilan edildi. Olaylarla ilgili olarak önce 3 bin 151 kişi tutuklandı, sonradan bu sayı 5 bin 104'e yükseldi.
Maddi hasarın, o günün değerine göre 150 milyon ile 1 milyar Türk lirası arasında olduğu tahmin ediliyor. Demokrat Parti hükümeti zarara uğrayıp tescil ettirenlere toplam 60 milyon Türk lirası civarında tazminat ödedi.
SİYASİ CEPHEDE SARSINTI
Bu süreçte İçişleri Bakanı Namık Gedik istifa etti ve yerine geçici olarak Savunma Bakanı Ethem Menderes atandı, Devlet Bakanı Fuat Köprülü vekaleten Savunma Bakanlığı görevini üstlendi. Milli Emniyet Hizmetleri Şefi (bugünkü MİT Başkanı), İzmir Valisi, İzmir'de bulunan birliklerin komutanları, İstanbul Emniyet Müdürü ve üç general, hükümet tarafından görevden alındı. Bir dizi memurun, olayların engellenememesinden sorumlu oldukları gerekçesiyle görev yerleri değiştirildi.
Londra'daki konferans ise kesilmiş, Kıbrıs sorunu artık Türk-Yunan anlaşmazlığı olarak tüm dünya kamuoyuna farklı bir çerçeve içinde sunulmaya başlanmıştı.
Lefter Küçükandonyadis / 1925-2012
"EN KÖTÜSÜ, HARÇLIK VERDİĞİM ÇOCUKLARIN EVİMİ TAŞLAMASIYDI"
Milli futbolcu Lefter Küçükandonyadis, usta oyuncu Toto Karaca, fotoğraf sanatçısı Ara Güler gibi isimler de çıkan olaylardan olumsuz etkilendi, hakaretlere maruz kaldı. Fenerbahçe ve Türkiye A Milli Takımı'nda forma giyen futbolcu Lefter Küçükandonyadis, ülkede 'Futbolun Ordinaryüsü' denilecek kadar sevilirken 6-7 Eylül Olayları'ndan zarar gören isimlerden biri oldu.
Yıllarca alkışlanan ve 13 Ocak 2012 yılında vefat eden Lefter Küçükandonyadis, 6-7 Eylül olaylarında yaşadığı zorbalığı şu sözlerle anlatmıştı: "15 gün önce gol attığımda omuzlardaydım. O gün ise kayalar ve boya tenekeleri ile karşılaştım. En kötüsü harçlık verdiğim çocuklar evime saldırdı. Kızlarım küçüktü, onları öldürmeye kalktılar. (...) Çok sordular kim yaptı diye, ama o gün de söylemedim, bugün de söylemeyeceğim."