Erdoğan’ın yargıda reform mesajlarını değerlendiren Babacan, “Bir samimiyet testi gerekiyor. Lafta kalmasın kolay işlerden başlayın. Düşünce suçu nedeniyle hapiste bulunan kim varsa hemen bırakın” dedi.
TARAFSIZ CUMHURBAŞKANI İHTİYAÇ
Tarafsızlıkla ilgili yemin metni duruyor. Siyaset bazen karışabilir o dönemde tarafsız Cumhurbaşkanı gibi davranabilecek bir pozisyon önemli. Ama bizde öyle bir pozisyon kalmadı.
YA SİYASİ SERMAYEYİ YER YA TABLO BOZULUR
Tayyip Bey’in faiz konusunda inatla tekrar ettiği tezden geri dönmesi çok zor. Ya geri dönüp siyasi sermayeden yiyecek ya da dönmeyecek ve finansal tablo bozulmaya devam edecek.
HASAR BÜYÜK HERKES BEDEL ÖDEYECEK
Hazine’nin borcu iki katına çıkmış, MB’nin içi boşalmış. Hasar çok büyük. İkiye katlanan bir borç üç beş ayda inmez. Millet borcu ödeye ödeye azaltacak. Herkes bedel ödeyecek.
İKİ KÖTÜ TERCİHTEN BİRİNİ SEÇECEKLER
Hükümet ya faizi artırmayacak kur artık nereye giderse gidecek ve yüksek enflasyon, hayat pahalılığı oluşacak. Ya da faizi artıracaklar kur duracak ama artan faiz ekonomiyi boğacak.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, KARAR yazarı Elif Çakır’ın sorularını yanıtladı ekonomi politikaları, yönetim sistemi ve ‘yeni dönem’ mesajları üzerinden iktidara yüklendi.
Savcılar ve hakimler için performans ölçmek şart. Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvurularda hak ihlaline hükmettiği davaların oranı yüzde 92. Bugün Osman Kavala’nın 1111’inci günü. Yazık günah. Bağımsız yargı, farklı mahkemeler bu kadar ‘koordineli’ çalışamaz.
Bir yerden koordine edildikleri belli. İki yıl üç ay oldu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçeli. Memleketin kazandığı hiçbir şey olmadı. Her yerde kayıp kayıp kayıp. Sistemi düzeltmek lazım ama bu zihniyetin de değişmesi lazım. Başka türlü ülke toparlanamayacak.”
Çıkış yolu olarak sadece Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi mi görüyorsunuz?
“Güçlendirilmiş parlamenter sistemin ideali sıfırdan yeni bir anayasa ile yapılmalı. Meclis’te çoğunluk da olsa siyasi meşruiyetini kuvvetlendirmek için referandum lazım. Daha da önemlisi bir geçiş sürecini çalışmak lazım. Yarın Tayyip Bey ‘Hadi parlamenter sistemi konuşalım’ diyebilir.
Öyle bir ihtimal de görüyorum. Kamuoyu yoklamalarında parlamenter sisteme halk desteği gittikçe çoğalıyor. Bunlara bakıp ‘Hadi gelin çalışalım’ der. Bir şey çıkmaz, memleketi de bir yıl oyalar.
Şu andaki hükümetin işin başında olduğu, yönlendirdiği sürece onların başlattığı bir Parlamenter Sisteme geçiş çalışmasından sonuç çıkmaz. Çünkü onlarda güçler ayrılığı, hukukun üstünlüğü gibi zihniyet yok. Demokrat duruşun içselleştirilmesi lazım.”
‘YATIRIM YAPARKEN BANA MI SORDUNUZ?’ DİYOR
Demokrasiye dönüp gerekliliklerini içselleştirecek bir niyet görüyor musunuz?
“Hayır, öyle bir şey yok. Biz bunu çok erken zamanda fark ettiğimiz için çalışmalara başladık.”
Albayrak’ın istifası… Geride nasıl bir enkaz bıraktı da gitti?
“Sadece Hazine’nin borcu iki katına çıkmış. Merkez Bankası’nın içi boşalmış. Sadece yedek akçe değil, döviz rezervi de boşalmış. Daha önceki dönemde de enerji sektöründeki firmaların hemen hemen tamamında mali bütçe bozuklukları ortaya çıktı. Enerji Bakanlığı döneminde...
Üç beş enerji yatırımı yapmış insanla bir konuşun. ‘Off the record’ deyin bakın neler neler diyorlar. Kolay değil milyarlarca dolarlık yatırım yapıyorlar, bir anda kurallar değişiyor. ‘Bana sorarak mı bu yatırımı yaptınız’ diyor. İyi de kuralı değiştiren sensin. Hasar çok büyük.
Bütün millet bunun bedelini ödedi ve ödeyecektir. İkiye katlanan bir borcu tekrar normal seviyeye indirmek üç beş ayda mümkün değil. Bu borcu ödeye ödeye azaltacak millet. Herkes bedel ödeyecek.”
Yeni yönetim başarabilir mi?
“Hepsi bizim çalışma arkadaşlarımızdı. Olayların akışını değiştirebilecek kadar kendi iddialarını ortaya koyabilirler mi? Bu bir soru işareti.”
Albayrak’ın istifasının ardından şöyle bir senaryo dillendirilmeye başlandı. Merkez Bankası’nın rezervlerinin eksiye düştüğünden Erdoğan’ın haberi yoktu... Naci Ağbal gitti, durumu anlattı... Erdoğan rezervlerin eksiye düştüğünü bilmiyor olabilir mi?
“Bilemiyorum doğrusu. Ya gerçekten farkında değil ya da durumu biliyor ama samimi konuşmuyor. İki ayrı senaryo var.”
Vanlı vatandaşlarımızla birlikteyim. Sorunlarına kulak verdik, dinledik.
— Ali Babacan (@alibabacan) November 16, 2020
Birlikte Van'ın DEVA'sını konuştuk.#EkonomininDEVAsı #VanınDEVAsı pic.twitter.com/tnmiOilvnj
MERKEZ’İN BİLANÇOSUNU OKUYAMAZ
Daha önceki deneyimlerinizden soruyorum. Cumhurbaşkanı Merkez Bankası’nın bilançosunu okuyabilir mi?
“Mümkün değil, birinin anlatması lazım. Albayrak’ı çok destekledi. Muhtemelen kendisinden sonrası için de bir hazırlık içindeydi. Kendisinden sonrasıyla ilgili partide olabilir mi? Test etti. Ama artık işler öyle bir noktaya geldi ki, memleket dibe doğru batmaya, Tayyip Bey’i de dibe doğru çekmeye başladı.”
ALBAYRAK ONUN BEKA MESELESİ
Ekonominin kötüye gittiğini okuyamadı mı?
“2018’deki ilk gelen dalgada şu oldu. Albayrak Haziran ayında göreve geldikten sonra parti içerisinde “Asıl hedef Erdoğan, Albayrak üzerinden Erdoğan yıpratılmaya çalışılıyor. Berat’a yapılan saldırı Albayrak’a değil, onun üzerinden Erdoğan’adır” havası oluşturuldu... Tayyip Bey de ilk dönem bu refleksle hareket etti, kendisini ve en yakın akrabasını koruma refleksi vardı. Sonuna kadar şansını denedi, tuttu, tuttu ama baktı ki artık bu kendinin beka meselesi haline geldi.”
KARAR yazarı Elif Çakır, Babacan’ın Elazığ, Bingöl ve Van programlarını takip etti.
AZ KALSIN ‘AK PARTİ’ DİYECEKTİM
12 yıl AK Parti’de bulundunuz ama şimdi yeni bir partiyi inşa etmeye çalışıyorsunuz. Bir alışkanlıkla ‘AK Parti’ diyeceğiniz oluyor mu?
“Bugün oldu. Tam söyleyecektim... AK Parti kurulduğunda ilk başlarda Tayyip Bey’de de
olmuştu bu. Birkaç kere yapmıştı. Kolay değil tabii uzun bir süre var. Bir de yorgunluk var üç
dört saatlik uykularla çalışınca bu tür şeyler olabiliyor. İlk defa oldu bugün.”
SAMİMİYET TESTİ GEREK
‘REFORM’A HAPİSTEKİ DÜŞÜNCE SUÇLULARINI BIRAKARAK BAŞLAYIN
Erdoğan’ın yeni dönem mesajlarını nasıl değerlendiriyorsunuz. Reform dönemine dönüş olabilir mi?
“Sadece lafta kalmasın, kolay işler var. Düşünce suçu nedeniyle hapiste bulunan kim var kim yok hemen serbest bırakılır. Meclisteki ilk yasanın içine bir madde konulur ve hemen yapılabilir. “Ben artık karışmıyorum” diyebilir. TRT muhalefet partilerinin haberlerini yapabilir. Osman Kavala, Ahmet Altan dosyalarını arkadaşlarımız inceledi. Bir şey yok. Hemen bırakmaları gerek. Burada samimiyet testi gerekiyor.
Ekonomideki samimiyetlerini de 19 Kasım’da göreceğiz. En önemli problem şu: Anayasa ve yasalar bağlayıcı mı değil mi? Uzun yıllar işin içinde olan kişiler olarak ümitli olamıyoruz. Kalıcı bir şey göremiyorum. Anayasa’da partili olmasının önü açıldı ama tarafsızlıkla ilgili yemin metni duruyor.
Genel Başkan olabilir, taraf olabilir, diğer siyasi partileri karşısına alabilir. Krizlerle uğraşıp duruyoruz. Siyaset bazen karışabilir, çözüm üretemez. O dönemlerde gerçekten tarafsız Cumhurbaşkanı gibi davranabilecek bir pozisyon önemli. Bizde öyle bir pozisyon kalmadı.”
‘YENİ DÖNEM’ AÇIKLAMASINDA METNİN DIŞINA ÇIKTI
Erdoğan bir hafta öncesine kadar ekonominin pik yaptığını söylüyordu... Ne oldu da bir anda acı reçeteye dönüldü?
“O hazırlanmış bir konuşma metni. Hatta metnin bir bölümü çok enteresan. Metinde “Tabii ki faizin enflasyonun altında olmaması gerekiyor” deniliyor. Cumhurbaşkanı metnin dışına çıkıyor ve “Hep söylüyorum faiz sebeptir enflasyon sonuçtur” diyor. Acı reçete onun terminolojisi değil. Bir daha o ifadeyi kullanmaz. Önemli olan uygulama. İlk test ayın 19’unda, Merkez’i göreceğiz.”
YATIRIMCI ALGI OPERASYONU MU DEĞİL Mİ BAKACAK
“Söylediklerinin gereğini yaptıklarını gösterirlerse sermaye gelir. Hukukla kendisini bağlamayan bir yönetim söz konusu olduğu müddetçe uzun vadeli yatırım gelmez. Ama ne olur kısa vadeli kaynak girer. Türkiye’de ufacık bir ışık görülse finansman hemen gelir.
Finansman gelince de kuru düşürür. Ama şuna bakılacaktır Türkiye kalıcı olarak rasyonaliteye dönüyor mu yoksa durum çok kötü, daha da kötüsü olmasın diye hükümet böyle bir algı operasyonu içerisinde mi? Yani bunu piyasanın bir test etmesi gerekecek açıkçası.”
Ali Babacan, Van’da vatandaşlarla sohbet etti.
İKİ KÖTÜ TERCİH VAR BİRİNİ SEÇMEK ZORUNDA
Faizi yükseltmeme sebebi gerçekten de dini nedenlerden dolayı mı? Yoksa başka bir inat noktası mı var?
“Bunun dini bir yönü var Tayyip Bey açısından, öyle bir inanca sahip. Ama sorun şu “Bütün iktisatçılar bir tarafa, ben böyle düşünüyorum” diyor.
Şimdi ısrarla, inatla, sürekli tekrar ettiği tezden geri adım atması çok zor. Ya siyasi sermayeden yiyecek ve bu tezinden geri dönecek ya da dönmeyecek ve ülkedeki finansal tablo bozulmaya devam edecek. İki tane kötü tercih var, ya faizi artırmayacaklar kur nereye giderse gidecek oradan yüksek enflasyon, hayat pahalılığı, yüksek kurun getirdiği travma ya da faizi artıracaklar kur duracak ama artan faizin ekonomiyi iyice boğması gibi bir sonuçla karşı karşıya kalacağız.
İki kötü tercihten birini seçmek zorunda. Bir iki tane tepe noktasındaki değişikliklerle olmaz. Yönetimde o kadar yanlış kişiler var ki, komple değişiklik gerekiyor. Başka türlü olmaz, düzeltemezler.”
ŞİRKETLERİN İTİBARI GERİ DÖNMÜYOR
“Şirketlere atanan kayyumlar konusunda şirketten şirkete durum değişiyor. Pek çok şirkette ciddi sıkıntı olduğunu biliyoruz. Kayyumun sermayedara karşı bir sorumluluğu yok. Sadece kendini atayana karşı var. O şirket kar etmiş mi etmemiş mi bünyesi bozulmuş mu bozulmamış mı öyle bir kaygı duymuyorlar. Davalar uzun sürüyor. Dava uzadığında itibar kaybı oluyorsa kötü oluyor. Kaybettiği itibarı geri döndürmek mümkün değil.”
KAYYUM CEZALANDIRMA MEKANİZMASI
“Kayyum işinin siyasi meşruiyetinin olmadığını biliyorlar. Hiçbir bakanlığın seçilmiş partilerin üzerinde böyle yetkileri olamaz. Kazanamadığınız şehirlerde vatandaşları cezalandırma mekanizması haline geldi. Bir sorun çıkarsa yargı belirler. Başka bir siyasi partinin kurduğu hükümetten bir bakan değil. Kayyum çok yanlış.”
OTOBÜSÜN ÖNÜNE ATLADI ‘KURTARIN BİZİ BUNLARDAN’ DEDİ
Esnaf ziyaretinde “Kurtar bizi” diyenler oldu. Bu durum size ne hissettiriyor? Her ilde yaşıyoruz bu durumu. Bazen üç kişi bazen beş kişi kalabalıkların arasından sıyrılıyor, geliyor “kurtarın bizi” diyorlar. Mardin’de süremiz kısıtlıydı, içimden “kimse çıkmadı” dedim ki, kaldırımdan birisi otobüsün önüne atladı ve “kurtarın bizi bunlardan” dedi ve yürüdü gitti. Bu durum çalışmalarımızı teyit ediyor.