Enflasyonun %36’ya düşme ihtimali %3,6 bile değil
Ocakta %6,70 olan enflasyon oranı Şubat ayında %4,53 odu.
Böylece Ocak-Şubat enflasyonu %11,53’e yükseldi.
Veriler bize 2024’ün ilk altı ayında, enflasyon oranının %25’leri aşabileceğini ima ediyor.
Doğrusu başka türlü olması da mümkün değildi.
Peki, enflasyonla mücadelede yılın birinci yarısını kaybettik, yılın ikinci yarısı için umutlu olabilir miyiz?
Bugün 17.000 TL’ye geçinemeyen asgari ücretlinin ‘Satınalma Gücü’, Haziran sonunda enflasyon %25 olursa, Temmuz ayı başında 13.600 TL’ye düşecek.
Eğer Temmuz ayında asgari ücrete bir düzeltme gelmezse, bu 13.600 TL’lik Satınalma Gücü her ay biraz daha azalarak Aralık ayında 11.000 TL’ler seviyesine düşecek ve hoşnutsuzluklar artacak.
Acaba Hükümet, “Nasılsa dört yıl seçim yok. Biz üç yıl enflasyonla mücadele edelim. Son seçim yılında yine kesenin ağzını açarız” diye düşünüp, ücretlere zam yapmayabilir mi?
Hatta 2025 yılı için geçmiş yıl enflasyona endeksli ücret artışları yapmaktan vazgeçip gelecek dönemde, beklenen enflasyona (şimdilik bu oran %14) endeksli zam yapma metoduna geçebilir mi?
Bunların yanı sıra bütçe disiplinini de sürdürmeye devam edebilir mi?
Eğer Hükümet yürek yemiş kadar cesaret gerektiren böyle kararlar alırsa, o zaman dünyadaki herkes Türkiye’nin enflasyonu düşürebileceğine inanır.
Fakat bu tip kararlar alınırsa sadece hükümet yetkilileri ve Ak Parti üst düzey yöneticileri değil hiçbir Ak Partili sokağa çıkamaz.
Yani korkacak bir şey yok. Mevcut düzen küçük düzeltmelerle devam edecek gibi görünüyor.
Mevcut düzenin aynen devam ettiğini ithalat rakamları üzerinden de takip edebiliriz.
Sayın Mehmet Şimşek sosyal medyada Ocak ve Şubat aylarında 13,2 Milyar dolar ithalat azalışı olduğunu belirten bir mesaj attı ve bu azalışı “program çalışıyor” diye tarif etti.
Tabloya göre gerçekten de ithalatta ciddi bir azalış var.
Enerjide ithalat azalışı var çünkü tüm dünyada enerji fiyatları düştü.
Altın ithalatı azaldığı için altın ithalatında da düşüş var.
Geçen sene havalar iyi gittiği için bol mahsul hasadı yapıldı, bu yüzden hububat ithalatı azalmış.
Plastik, bakır ve alüminyumun da fiyatları düştüğü için ithalat değerleri düşük olmuş.
Muhtemelen altın hariç ithal ürünler miktar olarak azalmamış hatta artmıştır.
İTHALAT ARTMAYA DEVAM EDİYOR
Yukarıda ithalat değeri düşen bazı ürünlere baktık. Şimdi de ithalatı artmış bazı ürünlere bakalım.
Mesela, Şubat ayında otomotiv ithalatı geçen yıla göre %28,4 artmış.
Bazı otomotiv firmalarının (Doğuş, Tofaş, Ford) bilançosunu analiz ettiğimizde, bu firmaların çok yüksek kâr oranlarıyla mal sattıklarını görürüz. Firmalar da, bilhassa son iki yılda, “ganimet” bulmuş kadar çok para kazandıklarını biliyorlar. Onlar da bu dönemin “istisnai” olduğunu ve sona erdiğini düşünüp birbirleriyle rekabet etmeye hazırlanıyorlardı.
Fakat o kadar kuvvetli bir iç talep var ki, indirim yerine zam yaptılar.
Ocak - Şubat döneminde 185.691 otomobil ve hafif ticari araç satılmış. Son on yılın ortalaması 84.302 adet.
Yani 2024’te, son on yılın ortalamasından 101.389 adet daha fazla otomobil satılmış.
Siz otomotiv şirketinin yetkilisi olsanız fiyat indirir misiniz?
Tüketiciler taleplerini iki ay erteleyip paralarını başka bir alanda değerlendirse, yapılacak indirimler ve paralarının getirisiyle %15 ve üzeri kârlı olabilirlerdi fakat ne hikmetse sabredemediler.
İçinde televizyon, telefon ve optik ürünlerin yer aldığı ürünler %5, makine ve teçhizat da %9 artmış.
Yem ithalatı bile %33 artmış.
Yani batı cephesinde yeni bir şey yok. Talep çok güçlü ve fiyatlardaki yükselişler devam ediyor ve edecek.
Çünkü hiç ama hiç kimse enflasyonun %36’ya düşeceğine inanmıyor.
TCMB %45 faiz oranının, enflasyonu aşağı çekmeye yetmediğini ve artırılması gerektiğini biliyor; belki de birkaç ay sonra bu oranı artıracaklar.
Sonuç almak amacıyla acaba TCMB Para Kurulu, Nisan’ın ilk haftasında “erken” toplanıp, şok bir kararla faizleri %55’e yükseltir mi bilinmez.
Fakat %51 ihtimalle bu yıl enflasyon %51 ve üzerinde olacaktır.